Bugün benim de yeni duyduğum ama aslı var yok ya da daha erken bazı bir duyumu önce sizlerle paylaşmak istedim.
Elbette biz bunu dillendirince ya yöneticilerimiz ya da yazımızda söz konusu yerlerin yetkilileri bizleri dolayısıyla sizleri bilgilendireceklerdir.
Bugün şehrin tam göbeğinde kalan bir dönem şehrin cazibe merkezlerinden olan üç güzel iş merkezinden söz etmek istiyoruz.
Nüve, Demirci ve Kemerli…
Buraları bilmeyenimiz duymayanımız, görmeyenimiz yoktur.
Çünkü burası öyle bir yerdir ki her kesimden vatandaş buraya direkt ya da en direkt uğramıştır. Uğramaktadır.
Bizim de kendi çapımızda buralarda dostlarımız var.
Geçenlerde bir büyüğüm bu durumu üstü kapalı dile getirdi. Abimizin dediklerini aklım sıra kafama yazdım ama o kafa eski kafa değil ki. Bu durumu bugün yazmak için bilgisayarın karşısına geçtiğim zaman dinlediklerimin yarısı çoktan silinmişti bile. Artık yazılanlardan çok silinenleri görmeye başladım(!)
Kulakları çınlasın patronum Harun Akgül bile artık ikide bir yüzüme “Özteke, sen yaşlandın artık. Kendini hâlâ genç mi sanıyorsun? Şu spor giyim tarzını filan bırak” diyor. Yani sizce de benim lastikli don giyme devrim mi geldi?
Neyse aklımda kalanları yazayım. Nasıl olsa siz değerli okurlarımız ile yetkililer durumu anlarlar.
Yanılmıyorsam Büyükşehir 2007’den sonraki binalarda haklı olarak dahası yasal olarak depreme dayanaklılık konusunda göz açtırmıyormuş. Bu binalar ise 2007’den önce yapılmış. Buna rağmen işte depreme dayanıklı hale gelmeleri için külfetli bir şekilde takviye için bu iş merkezlerinin yönetimlerini el altından sıkıştırmalar başlamış.
Bize ulaşan iddiada ise yeni açılan caddelerden gelen yoğun trafik akışını Nalçacı’ya bağlamada bu iş merkezleri bir vesile ile yıkılırsa şehrin trafiği özelliklede bölgenin trafik konusu kökten çözülmüş olur değil mi?
Yani bir vesile ile kentsel dönüşüm projesi burası için uygulanabilirmiş.
Dedik ya bu bir iddia. Ama Büyükşehir’in böyle bir çalışması olur mu olur. Kimse de buna vık diyemez.
Demedi demeyin. Bu işi en net ve kökünden öğrenebilmek için bizim PUSULA Yayın Grubunun Haber Merkezi’ndeki genç canavarlar işin üzerine gitmeye başlıyorlar.
Yakın zamanda işin aslını sizlere manşetten duyurmuş olacağız inşallah.
OTOGARDAKİ NEY MÜZİĞİ
Geçen gün bir abim şöyle bir not ulaştırdı bize;
“Sayın Özteke, can dostum, duayenim, kakiğim.
Sık sık otogara gider gelen misafirlerimi karşılar ya da misafirlerimi uğurlarım. Senden bir ricam olacak. Otobüsler hareket ederken çalan ney sesi inan milleti ben de dahil hepimizi salya sümük ağlatıyor. Adeta şu günlerdeki gönlümüze ateşe benzin döküyor. Bu müzik sadece Mevlana’yı anma törenleri günlerinde çalsa anlaşılabilir. Ama 365 gün böyle.
Gerçi siz hep havaalanına gittiğiniz için bu ney müziğini duymamış olabilirsiniz.”
……………
Abimiz önce üstü kapalı bize bir güzel giydiriyordu.
Oysa ben de sık sık aynı gerekçelerle otogara giderim. Bu müziği dinlerken de doğrusunu söylemek gerekirse hiç salya sümük durumuna düşmedim. Demek ki bizim yürekte bir sıkıntı var.
Hep deriz ya bir elçiyiz. Görevimizi yaptık. Haaaa yıllardır ney çalıyor bir yenilik yapılabilir mi? İyi olur derim.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sevmek sahip olmakla ilgili değildir. Sevmek değer vermekle olur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sisli, göz gözü görmeyen günlerde kavşaklarda kırmızı ışıkta geçeceğim diye ısrarcı olmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.