Biz yerel gazetecilerin en büyük mutluluğu attığınız bir minik taşın toz kaldırması, haklı ise yerini bulması ve size inanan güvenen insanların tek kelime ile “Allah razı olsun” cümlesini duyabilmeleridir.
Aslında o kadar nankör ve bir geleceği olmayan bir mesleğin içerisindeyiz ki.
Türkiye’de her eğitim öğretim yılının sonunda İletişim Fakülteleri yüzlerce mezun verir. Ama bu mezunlardan 10 tanesinden 9’u bitirdiği üniversitenin gereğini yapmak için gazeteci olmayı düşünmez bile.
Çünkü bu işte asla para ve gelecek yoktur. Sadece bir ahır dolusu eşek için kuru kuru “aferin” vardır.
Neyse biz bugünkü köşemize dönelim.
Cumartesi günkü Taşkent yazımıza 10 tane yorum ve dönüş aldık ise 10’u da bizi destekleyenlerdi. Yani yanlış ya da yalan bir şey yazmamışız. Çok şükür.
İşte bu dönüşlerden sadece çok saygı duyduğum ve başarılı bir bürokratımızın yazdıklarını sizlerle paylaşırsak genel kanaatin ne olduğunu özetleyeceğini düşünüyorum.
“Selamünaleyküm saygıdeğer Uğur abi,
Köşe yazınızı okuyunca anladım ki, Taşkent eski Belediye Başkanı Şuhidi Dikici'ye gerçekten ayıp olmuş. Eşim Taşkentli o festivallere ben de çok katıldım.
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, Konya Valisi Ahmet Kayhan, protokol yaz aylarında Taşkent festivalinde buluşurdu.
Kirazını, üzümünü ve iri kuru fasulyesini unutamam. Bir de kaynak suyunu.
Taşkentliler birbirlerine tutkun insanlardır. Vefasızlık asla Taşkentliye yakışmaz.
Şuhidi Başkan’ın hakkını yememek lazım. Saygılarımla.”
………………
Ben bizim Taşkentlileri yine çok seviyorum ve Taşkentlilerin bizim Hadimlilerden çok daha zeki olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.
O AK PLAKALI ARAÇ SÜRÜCÜSÜ
Başta dedik ya biz yerel gazetecilerin en büyük mutluluğu yazdığınız bir konunu ya da haberin olumlu olarak dönüşüdür.
Hatırlayacaksınız geçen hafta içerisinde “EĞER BİR DE PLAKANIZ AK İSE...” başlıklı bir yazı yazmıştık. Böyle bir plakaya sahip jeep sürücüsünün eşi ve çocuğunun yanında bir bayan sürücüyü mübarek Ramazan ayı içerisinde ağlatacak kadar yaptığı taşkın davranışları dile getirmiştik.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Ahmet Sorgun Bey ve ekibi ısrarla bu konunu üzerine gitmiş.
Önce olayın yaşandığı Zindankale Otoparkı’nın içinde bulunan güvenlik kameralarından saniye saniye olayın yaşanışı izlemişler. Ardından Emniyet Müdürlüğüne başvurarak aracın plakasına dolayısıyla da sürücüsüne ulaşmışlar. Sürücünün kimliğinin tespit edilmesinin ardından yine Sayın Sorgun’un talimatı ile bu şahsın AK Parti’nin il, ilçe ya da gençlik kollarında kayıtlı olup olmadığının araştırılmasının talimatını vermişler.
Sonuçta bu şahsın AK Parti’ye kayıtlı olmadığı tespit edilmiş.
Peki ya AK Parti’ye kayıtlı olsa ne olacakmış?
Sayın Sorgun’un kesin ve net talimatı ile partiden ihracı istenecekmiş.
…………
Zaten o günde asla direkt AK Parti’ye yönelik bir suçlamada bulunmamıştık. Ama anlayan tabii ki anlamıştı.
Bu vesile ile bizlere yanı yazılarımıza hassasiyet gösteren başta Sayın Ahmet Sorgun ve ekibi olmak üzere tüm bürokratlarımıza siyasilerimize yöneticilerimize dost samimi okurlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor, saygılarımızı arz ediyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sadakat, eğer onu taşıyacak gücü yoksa insana çok ağır gelebilir
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Trafik ışıklarının kontrollü olduğu kavşaklarda ayağımızı gazdan çekmeyi becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.