Dünya hayatının imtihan olduğunu aklımızın bir kenarında sürekli tutarsak hayata bakışımız o denli huzurlu olabilir.
İmtihan vesilesiyle ister her gün ibadetlerini tam yapan yalvaran yakaran bir Müslüman olalım istersek dini hassasiyetleri olmayan günübirlik yaşayan bir insan. Ya da orta yolcu fark etmez. Kimi zaman kendimizle kimi zaman sevdiklerimizle illa ki sınanacağız. Başımıza bela ve sıkıntılar gelecek. Bu sıkıntılar ile bizlere verilmek istenen mesajı ya da mesajları kavrayabilirsek ne mutlu bize…
Böyle yapmayıp isyan ediyorsak, kadere sövme yolunu seçiyorsak ya da ne bileyim kurnazlık yaptığımızı zannediyorsak işte o zaman işler biraz tersine işleyebilir. Geçici dünya hayatı bizler için sadece zorlu bir sınav süreci. Bir gün belki bununla ilgili de belleğimizdeki güzel hikâyelerden birini anlatırız. Ancak bugün Mesnevi’den gidelim istiyorum. İbret algılarımızı sonuna dek açarak gidelim…
Bir gün adamın biri Hz. Musa (a.s.)'ya geldi:
"Ya Musa ne olur dua et de ben hayvanların dilinden anlayayım ve bundan kendime hisseler çıkartarak daha iyi bir insan olayım." dedi.
Hz. Musa (a.s.): "Yürü işine git, kaldıramayacağın bir yükün altına girmeye çalışma, bu halin senin için daha hayırlıdır." dedi. Fakat adam dinlemedi ısrar etti:
"Ya Musa ne olur hiç değilse kapımda yatan köpekle horozun dilini anlayayım" dedi.
Hz. Musa (a.s.) her ne kadar bundan vazgeçmesi için çalıştıysa da adam ısrar etti. Bunun üzerine Musa (a.s.) ona dua etti. Adam sevinerek evine döndü. Ertesi sabah hizmetçisi sofrayı kurarken bir parça ekmek fırlayıp düştü. Horoz koşarak ekmeği kaptı. Köpek buna çok kızdı:
"Be horoz bu yaptığın doğru mu? Sen buğday da yiyebilirsin arpa da. Mısır da yiyebilirsin, küçük taneleri de. Bense ekmekten başka bir şey yiyemem, neden benim rızkımı kapıyorsun?" dedi. Horoz cevap verdi:
"Haklısın fakat hiç tasalanma yarın bizim efendinin eşeği ölecek, sen de böylece karnını iyice doyuracaksın." dedi. Bunu duyan adam hemen eşeği pazara götürerek sattı. Ertesi sabah da bakalım köpekle horoz ne konuşacaklar diye onların yanına geldi. Köpek horoza sitem ediyor:
"Yahu horoz hani eşek ölecekti, biz de karnımızı doyuracaktık." diyordun. Horoz:
"Eşek ölmeye öldü lakin başka yerde. Çünkü sahibim onu sattı. Fakat hiç merak etme yarın at ölecek, o zaman da daha büyük bir ziyafete konacaksın" dedi. Bunu duyan adam hemen ahıra koştu, atı aldığı gibi pazara götürüp sattı. Sevinerek evine döndü:
"Bu hayvanların dilini öğrenmem çok iyi oldu. Böylece zarardan kurtuldum" diye düşündü. Ertesi sabah yine acaba ne konuşacaklar diye köpekle horozun yanına gitti. Köpek yine horoza sitem ediyor, duruyordu:
"Yahu horoz bu sefer de dediğin olmadı, yoksa sen de mi yalana başladın" dedi. Horoz:
"Hayır, ben yalan söylemedim at ölecekti lakin sahibimiz onu da sattı. Fakat merak etme, yarın sahibimizin çok değerli bir kölesi ölecek o zaman onun hayrına yemekler, helvalar verilecek hepimiz doyacağız" dedi. Bunu duyan adam o gün hiç beklemeden, kölesini götürüp sattı:
"Bu horozla köpeğin dilini öğrenmem iyi oldu. Böylece birçok zarardan kurtuldum" diye düşünerek sevindi ve ertesi gün yine köpekle horozun yanına koştu. İkisi yine konuşuyorlardı. Köpek bu sefer çok kızgındı:
"Yalancı horoz, hani köle ölecek, bu sayede karnımız doyacaktı, günlerden beri yalanlarınla avutuyorsun, bu sana yakışır mı?" Horoz:
"Ben yalancı değilim ve yalan söylemem, diye başladı. Köle öldü fakat burada değil, başka yerde. Çünkü sahibimiz onu sattı. Fakat hiç iyi etmedi. Çünkü bu sefer sıra kendine geldi. Zira ilkin kaza, bela eşeğe gelecek, böylece sahibimiz beladan-kazadan kurtulmuş olacaktı. Eşeği satınca, onun yerine ata geldi, atı da satınca, köleye geldi. Köleyi de satınca bela ona gelecek. Sıra onda, yarın sahibimiz ölecek, o sayede hepimiz doyacağız" dedi. Bunu duyan adam ah vah etti, başına vurdu fakat iş işten geçmişti.
Tamahkârlık hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Bazen farkında olmadan elimiz kolumuz parmağımız bir yere değer kanar. O an canımız acır, sıkılır sakarlık olarak düşünür kendimize kızarız. Belki akan o birkaç damla kan daha büyük sıkıntıların önüne geçer. Hayırlı Cumalar…