Güzel, mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir hafta sonu dileklerimizle bugünkü yazımıza başlıyoruz. Önce yine sizlerden gelen iki ayrı konuyu yetkililere veya duyarlı insanlarımıza aktarmak istiyorum.
Bir dostumuz çekip bize göndermiş. Kabukları soyulmuş bir ağaç.
Kültür Parkımızın içinde imiş.
Kaç on yıllık bilmiyoruz.
Tek bildiğimiz bir şeylerin ağaç konusunda da iyi gitmediğinin fotoğrafı.
PES DEDİRTEN ÇOCUKLAR
Burası da türbe meydanından.
Hazreti Pir’in bölgesinden.
Bir arkadaşımız güpegündüz şehrin göbeğinde yaşanan bir acı olayı fotoğraflamış belgelemiş.
Maalesef bu çocuklar trafik lambalarının bazı parçalarını söküp dahası çalıp kaçıyorlar.
Ne diyelim 7’den 77’ye Cenab-ı Allah’ım bizi ıslah etsin inşallah.
VE MEDENİLEŞİYORUZ DERKEN
Bizim haftanın beş günü yanı hafta içinde PUSULA Web TV’deki canlı yayın programımızın dünkü konuğu Hasan Basri Sayı idi.
Konya’da benim aklım erdiği zaman tost diyebildiğim şeyin adresi Hayat Tostçusu idi.
Bugünde nerede nasıl yersek yiyelim hâlâ kokusu burnumda tüten ve aynı ilk günkü damak tadı ile ağzımın suyunu akıtan tost Hayat Tostçusu’ndadır.
60 küsur yıllık tarihi ile şehrin yaşayan bir markası olan Hayat Tostçusu’nun bugün sahibi Hasan Basri Sayı babadan bugüne bu markayı gururla taşımasının çok ötesinde bizim için farklı bir değerdir.
Şehri yaşayan, okuyan, yazan bir değerdir.
Sayın Sayı dün canlı yayın sırasında pek çok konuyu anlattı. İzlemeyenler için sadece bir konuyu bugün özellikle yazmak sizlerle de paylaşmak istedim.
Hani biz Sille’de 100 yıl önce bile Türkler ile Rumlar, Müslümanlar ile Hristiyanlar yan yana birlikte yaşıyorlarmış komşu imişler diye biliyorduk ya. Hasan abimiz konuya şöyle bir farklı pencere açıyordu. Dahası bunu yazdığı son kitabında da çok net ifade ediyordu.
Şöyle o gün için Rum diye bilinenler Anadolu’ya ilk gelen ve Müslüman olmayan Türklermiş.
Neyse o günkü kültür, bugünkü değerlerimiz modernleşmek filan derken Hasan abi şöyle bir anekdot paylaştı.
O yıllarda Müslümanlar gelin alırken gelin almaya damat gitmezmiş.
Ama Hristiyanlarda gelin almaya damat da gidermiş.
O gayrimüslimler gelin almaya giderken müzik çalarak, eğlenerek giderlermiş. Ama bir caminin önüne yaklaşırken müzik kesilir camii bölgesinden geçinceye kadar da müzik çalınmazmış.
Niye?
Camiye olan saygıdan dolayı. Müslüman olan komşularının dinlerine olan saygılarından dolayı.
Ama bir kilisenin önünden geçerken müziklerini çalmaya devam ederlermiş.
………….
Hasan abi bunu anlatırken hiddetlendi ses tonunu yükseltti ve “Bugün düğünlerde mahalle aralarına sokaklara dev amfiler yerleştiriyor. Gecenin yarısından günün ilk saatlerine kadar saatlerce bangır bangır müzik çalınıyor. O sakakta yaşlı mı var bebek mi var yoksa, yoksa hasta mı var? Kimsenin umurunda değil. Dahası bazen öyle bir şeye şahit oluyorum ki çıldırıyorum. Ezan okunurken bile müzik sesinin kesilmediği oluyor. Durup işaret ediyorum. Allah aşkına bari ezana saygı gösterelim….”
………..
Açık söyleyeyim bu benim ilk kez duyduğum bir şeydi.
Bunun gibi birkaç konu benim canlı yayında dahi dengemi bozdu.
Tarihimizi iyi öğrenmemiz gerekir. Kültürümüzü ananelerimizi bilmemiz ve yaşatmamız gerekir. Bugün geliştik. Büyüdük. Refah seviyemiz çok çok yüksek durumlara geldi. Ama saygı ve sevgide bize has özelliklerimizde değerlerimizde neredeyiz? Onu iyi görmemiz gerekir diye düşünüyorum.
……….
Hafta sonu yazısı bari insanlarımızın canını sıkmamalı değil mi?
Haklısınız.
Hadi o zaman pazartesi inşallah görüşmek ümidi ile hoşça kalın.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Aslanlar tarih yazmadıkça hayatı hep avcılar anlatacaktır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hacıkaymak kavşağında otomobilleri ile yan yana gelen iki bayan sürücü direksiyonda sohbete dalıp yeşil ışık yanmasına rağmen ve arkalarındaki araç sürücüleri ısrarla korna yapmalarına rağmen sohbetlerine devam etmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.