Futbola başladığım günden bugüne 40 yılıma giriyorum. 40 yıl koskoca bir ömür geçmiş anlayacağınız. Bunun antrenörlükte geçen yılına baktığımda 29 yıla merdiven dayamışım. Futbol ailesinin arasında.
Zaman içinde anılarımı, yaşadıklarımı yazmış bir kenara not etmişim, her çalıştığım sezonun kadroları, planlamaları, notları var arşivimde. Kimler gelmiş, kimler geçmiş, yaşanmışların birçoğu hâla hafızamda canlılığını taptaze korumakta. Bir çoğunu yazdıklarıma bakınca fark ediyorum, kitap yazmak geçiyor içimden.
Öğrendim ki,
Olmak istediğim insan olabilmem çok zaman alıyor. Onu kaybetmeye bir dakika yetecek.
Yaşanmışlıklarımız içinden neler yaşamış, yaşatmışım. Sevinçler, keyifler, şampiyonluklar, zaferler var gururla sakladığım, üzüntüler, kahırlar, sitemler, kırgınlıklar var içimde beslediğim.
Zaman su gibi akıp gidiyor, yaşanan yaşandığı yerde kalıyor, unutulmayan yazıya dökülen ile iz bırakılanlar oluyor elbette. Zaman iyi ile kötüyü, emek veren ile çalışanı üreten ile tüketeni, boş duran ile laf üreteni, faydalı ile faydasızı aynı kefede öğütüp getirmiş bu günlere.
Öğrendim ki,
Hayatında nelere sahip olduğun kadar, kiminle olduğun önemli.
Yılanmış çınar misali kimler gelmiş kimler geçmiş elimizden. Yeni doğan çocuk gibi başlatmış, geliştirmiş, büyütmüşüz; emekletmiş, yürütmüş, koşturmuşuz doğal olarak kazandıklarımız, kaybettiklerimiz olmuş ama çok fazla insana yön vermiş, gelecek sunmuşuz.
Antrenörlük mesleğinin kutsiyetine ve önemine bir kez daha inanmışım nasıl inanmam ki! Sporcularımın arasında doktoru var hastalara şifa veriyor; avukatı var adalet arıyor; mühendisi, mimarı var ölçüp biçip şekil veriyor; esnafı, sanatkarı, tüccarı, sanayicisi var üretiyor; öğretmeni, antrenörü var gelecek nesilleri yetiştiriyor; gazetecisi, yöneticisi, masörü, malzemecisi var futbola hizmet veriyor; yani eline gelmiş, senle yoğrulmuş, hayat penceresini senle aralamışlar. Kısacası var da var dedirten koskoca 29 yılın yorgunluğu içinde keyif, gurur, burukluk bazen de hüzünleniyor insan.
Öğrendim ki,
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerekli. Hangisi ile son görüşme olacak bilemiyorsun.
Yönetici profilleri de zaman ile birlikte değişerek geldiğini fark ediyorsun, geçmişte gönülden seven, cebinden veren, kadir kıymet bilen, çalışana, üretene değer veren anlayıştan dün ne yaptığın, bugün ne yaşattığına ne kattığına değil kimin adamı olduğuna bakıyor ona göre değer buluyor bugün insan.
Bugüne dair bir şeyler katabilecek olanlar dündekini bu güne, bugünden yarınlara taşıyacak olanlardır aslında. Dünü yok bilen dünde yok olanlar dünü nerden bilecekler ki! Bugüne anlam katsın, bugünü layıkıyla yaşasınlar.
Öğrendim ki,
Güveni geliştirmek yıllar alıyor. Yıkmak bir dakika.
Öyle ya ne başkanlar, ne yöneticiler tanıdık. Kimileri geldi, geçti ve unutuldular. Şimdilerde kimlerdi bilinmezler, gelseler tanımazlar. Topluma dair, kadir, kıymet bilmediler sevgiye dostluğa dair hiçbir kaygı taşımadılar ki hatırlansınlar. Bir varlardı, birden kaybolup gittiler.
Kimileri de vardı geldiler, çalıştılar, hizmet verdiler, hak edene hakkını verip gönüller kazandılar, kalplere yerleştiler fiziken ayrılanlar ile hâla yaşayan değerlerimiz oldu. Saygıyı her daim hak ettiler, edecekler de, gönüllere kazındılar… Ruhen aramızdan ayrılıp ebediyete gidenlerimiz oldu gönüllerde kalacaklar her daim dualarımızdan nasipleneceklerdir. Halen aramızda olanlar saygınlıklarını koruyarak yaşayacaklardır içimizde.
Öğrendim ki,
Kahraman dediğimiz insanlar bir şey yapılması gerektiğinde, yapılması gerekeni şartlar ne olursa olsun yapan, kul hakkı gözetenlerdir.
HZ. MEVLANA’nın, “Sevdik sustuk. Yandık sustuk. Üzüldük sustuk. Yalnız kaldık yine sustuk. Tek bir şey konuşturdu bizi. O’na (c.c.) sığındık” sözüyle yazımı noktalayayım.