“Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını, fakat şunu da öğret ona: Her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya karşı kendini adamış bir lider vardır. Her düşmana karşı bir dost olduğunu da öğret ona. Zaman alacak biliyorum; fakat eğer öğretebilirsen, kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve kazanmaktan neşe duymayı. Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona. Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını… Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen; ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği zamanlar da tanı… Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi… Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmasını öğret ona. Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma. Tüm insanları dinlemesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret… Eğer yapabilirsen üzüldüğünde bile nasıl gülümseyebileceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini… Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat hiçbir zaman kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret. Ona nazik davran ama onu kucaklama. Çünkü, ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak sabırsız olacak kadar cesaretine sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun. Ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır… Bu, büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsen bir bakalım… O ne kadar iyi, küçük bir insan, oğlum…” Abraham Lincoln ABD başkanı olduğu dönemde böyle bir mektubu kaleme alacak kadar öğretmene ve öğretmenlik mesleğine saygı duyuyor ve saygısını gösteriyor… “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen Hz.Ali ile “Ben insanlara, muallim olarak gönderildim” diyen yeryüzüne gelmiş en büyük devrimci olan peygamberimiz Hz.Muhammed’in sözleri öğretmenlerin önemini ortaya koymaktadır. Yine, “Milletvekili maaşlarının öğretmen maaşlarını geçmemesini” isteyerek öğretmenlere verdiği değeri vurgulayan tarihimizin en büyük devrimcisi olan Atatürk’ümüz “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet adını almak istidadını kazanmamıştır. Ona alelade bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır.” diyerek öğretmenlerin bir toplumun gelişmesinde, büyümesinde, ulus bilincine erişmesinde taşıdığı önemi dile getirmiştir. Bugün ise öğretmenler adeta sistemin oyuncağı… Siyasal iktidarların oyuncağı haline gelmiş eğitim sisteminin oyuncağı… Çocuklarımızın neredeyse yemekleri bile seçeneklerle belirlediği sistemin oyuncağı… İşte bu yüzden öğretmenlerimizin çocuklarımıza bütün değerlerimizi eksiksiz olarak öğretmeleri gerekmektedir. Çocuklarımızın ufkunu ne kadar açıp onları dünyaya çağdaş bir pencereden baktırmak öğretmenlerimizin başlıca görevidir. Çünkü hepimiz gibi, öğretmenlerimizin de çok şey borçlu olduğu “cumhuriyet; öğretmenlerimizden fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller istemektedir” ve “gelecek nesiller onların eseri olacaktır.” Öğretmenlerimizin çocuklarımızı bu ülkeyi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkartacak şekilde ulusal ve manevi değerlerimizi öğretecek olmalarına duyduğum inançla tüm eğitim emekçilerinin, tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.