Ligin dibine demir atan iki takımın yelken açma maçında, taraftardan yoksun son 90 dakika sessizce başladı.
Mehmet Özdilek ile ilk maçına çıkmanın hırs zırhını üzerine takan, temiz bir sayfa açmak isteyen Konyaspor, deplasmanda hiç galip gelememenin psikolojisini derinden yaşayan Osmanlıspor ile karşılaştı.
Mustafa Reşit Akçay ile Ali Çamdalı dışında benzer bir on bir sahaya süren Mehmet Hoca sistem olarak Aykut Kocaman’dan alışık olduğumuz ligimizde en çok tercih edilen 4-2-3-1 sitemi ile sahadaydı.
Topa sahip olma adına ezici bir üstünlük olsa da temsilcimiz ilk yarı golü bulamamış haliyle üzerlerindeki ölü toprağını atamamıştı. Osmanlı ise az gelip etkili olmaya çalıştı. Pas oyunlarında başarılı olan temsilcimiz %75-80’leri görünce orta alanda özellikle oyunu şekillendiren taraf oldu. Buna karşılık Osmanlı ise kendi bölgesinde Konyaspor’u hataya zorlayıp hızlı akınlarla çıkmak istedi.
Osmanlı ile oynadığımız maçlarda genel itibariyle beraberlik kokan maçlarımızın sayısı bir hayli fazlaydı. Bu maçta tam bir kör döğüşüne dönmüştü ki, Hakan Arıkan imdadımıza yetişti. Miloseviç’in takipçiliğini forvet oyuncularımıza da tavsiye ederim. Maç boyunca yaklaşık on şut girişiminin olması iyi gibi görünse de tek isabetli şutun olması can sıkıcı üstelik bu şutta bireysel hata ve fırsatçılık ile geldi.
Mehmet Özdilek Konyaspor’un aradığı hocaydı, uçuyoruz, kaçıyoruz demek için erken, ölçü olmayacak bir maçtı aslında bu. İşin klişesi yeni teknik direktör ile çıkılan maçın kazanılması durumu var benim çok da katılmadığım bir durum. Konyaspor maçı kazanması ilaç oldu ama ölçü değildir. Tıpkı kaybetseydi ölçü olmayacağı gibi.
Sonuç olarak; oyun olarak ve skor olarak devre arasına kadar Özdilek’e çok fazla söylenecek sözümüz olmamalı, kazandıkça şifa Mehmet oldu diyebilir, alkışlarız. Oyuncuların üzerinde bir panik olsa da saha içinde daha çok ne yaptığını bilen bir takım görüntüsü verdi diyebiliriz. Avrupa maçından sonra sert bir Sivas deplasmanı bizi bekliyor. Buradan da taraftar ile buluşulacak Antalya maçı ile bir ivme yakalayacak gibi. Salzburg deplasmanından gelebilecek bir puan, Marsilya maçında tıka basa dolu tribünler ve final havasında geçecek bir yöne gideriz. Tersini şimdi düşünmek istemiyorum, bence siz de düşünmeyin iyi olacağız, olmalıyız. Daha çok haftalar bile olsa kırmızı bölgede durmak can sıkıyor. O bölgeden çıktığımız için mutluyum, ama sadece 3 puan önünde olmakla da temkinli. Üzerimizdeki ölü toprağını attık, özgüven için son derece önemli bir 3 puan aldık. Ohh bee dedik hepimiz.
Maçın sözü; skor taraftarı ve yorumcusu olmadığımız için, ya içinizi temizleyin ya da tüm YÖNETİM İSTİFA EDİN!