Sevgili okuyucular, sataşmayı çok sevmem ama yazılarımıza gelen atıflara da cevap vermek herhalde yanlış olmaz. Hele bu atıflar tanıdığınız, merhaba dediğiniz, ortak dostunuz olan Rahmetli Seyit KOYUNCU yu araya koyan bir dosttan gelirse buna dayanamam.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki insanı özel yaşantısı, sosyal ve ekonomik yapısı, büyüklüğü, küçüklüğü, siyasi tercihlerinden dolayı tenkit veya teyit etmem. Bunu yaparken de kavgadan değil, kazanıcı olmadan yana tercihimi kullanırım. Dostum veya dava arkadaşım dediğim yanlış yaparsa yanlış, karşı taraftan biri de doğru yaparsa, doğru derim. Bu tavrımı en iyi öğrencilerim bilir ve fakülteyi bitirdiğinde dahi onların en iyi arkadaşı benim. Bunlar benim kişisel tercihim. Ama devlet-millet, helal-haram, insan-hak söz konusu olduğu zaman iş değişir. Bunlar benim kişisel tercihimi aşar, ortak değerler hitap eden konular toplumu ve değerlerini ilgilendirir.
Yazılarıma atıfta bulunan AVUKAT T ile (isterse ismini bir dahaki sefere yazarım) 20 yıla varan bir dostluğumuz var. Son yıllarda görüşmüyoruz ama oldukça derin bir CHP li olduğunu, bu saplantısının aileden geldiğini bilirim. Birinin CHP’li olmasının hiçbir mahsuru yok, aksine çok iyi CHP li dostlarım ve yakınlarım da var. Zaman zaman nezaketi bozmayan küçük atışmalarımız da olmuştur. Ha, bana değer verdiğini bilirim ve ayrıca yazılarımı okuduğu için de teşekkür ederim.
Sevgili Avukat T’nin 2 atfından birincisi 1 Kasımda ve şöyle: HOCAM SİZE ZOR BİR SORU? KONYA OVASINDA ŞEKERPANCARI VE BUNUN GİBİ DİGER ÇOK SU İSTEYEN BİTKİLER EKİLMEYE DEVAM EDERE İSE NE OLUR? SUYUN MALYETİ NE? SU SEVİYESİ TUZ GÖLÜNÜN ALTINA DÜŞER İSE NE OLUR?
Avukat dostum bu soruyu benim ŞEKER SANAYİ kökenli olduğumu bildiği için soruyor ve soruya zor bir soru diye başlıyor. Şeker pancarı çok su tüketen bitki ama onunla aynı alanda ekilen mısır, yonca ayçiçeği de pancar kadar su tüketir. Su tüketiminin temel nedeni çiftçimizin sulama tekniğinde ki yanlışlardır. Bu konu ile ilgili ovada dolaşarak tespitler yaptım, resimleyerek Kuraklık Kriz Merkezi, DSİ, sulama birlikleri ve belediyeleri sorguladığım yazılarımda da var.
Bu bölgede sulu alanlarda sulama tekniğini değiştirerek ve ölçüyü kaçırmamak şartıyla ihtiyaç duyulan ürünler yetiştirilmeli. SUYUN MALİYETİ VATAM ve ÖZGÜRLÜĞE EŞİTTİR. Su seviyesi Tuz Gölünün altına düşerse kirlenir ve temizlemek için en az 1000 yıl gerekebilir.
İkincisi, 24 Kasım’daki “Ermenekli Recep Amcadan Recep Reis’e” başlıklı yazıma atfen sorusu aynen şöyle: İYİ Kİ SEYİT KOYUNCU SAĞ DEĞİL. SİZİN YAZINIZI GÖRSEYDİ NE DERDİ. SİZİN HANGİ AHLAKI TEMSİL ETTİĞİNİZİ DE ANLAMIŞ DEĞİLİM. BU ÜLKEDE HARAM KURAL OLMUŞ. SİZ NE DİYORSUNUZ.
Sevgili T, bu işlere Rahmetli Seyit Koyuncu’yu karıştırma. Ama beni bilirsin ne lafımı esirgerim, ne de doğrudan şaşarım. Seyit Ağa söz konusu olunca da hassasiyetimi bilirsin. Rahmetlinin her insan gibi eksiği olsa da, benim gördüğüm gözü tok, en cömert, dürüst adam gibi adamdı. KONYA ŞEKER’İN BAŞINDA iken hiçbir lüksü olmayan, yediği yemeğin parasını cebinden ödeyen, maaşının tamamını burs veren, bilime ve insana çok değer veren gerçek bir ağa idi.
Rahmetli benim yazımı görse çok da memnun olurdu. Ben kalıpçı, şaşkın, mesnedi olmayan, gerici ve boş zihniyetlere karşıyım. Dahası da var. Dediğiniz gibi haramın kural olduğu bir ülke tanıyorum. Cumhuriyet adına sahte cumhuriyetçileri olan, Atatürk’e Kemalist kılıf giydirerek Atatürk düşmanlığı yapan; yalan tarihi doğru, geçmişine yoz kültür diyen; insanını ve inançlarını inkâr eden, öz evlatlarını okullardan kovan. Köylüyü fakir bırakan, cahil diye oyunu yarım sayan, Demokrasi adına seçimlerde milletten olur almayınca demokrasi dışı yollara başvuran bir zihniyete karşıyım. Daha sayayım mı?
Sevgili dostlar, beni sınamak istiyorsan işte buyum, kışkırtmak istiyorsan yazılarım yeter.
Diğer bir okuyucum da beni hükümet yandaşı görerek ulusal gazetelerde yazmaya layık görmüş, teşekkür ederim. Ben Cumhuriyet, Sözcü, Taraf, bazen de Zaman okurum ama buralarda çoğunlukla kayda değer bir şey bulamıyorum. Ben şu an ekibiyle, fikriyle, insanlığı ve dostluğu ile çok şey bulduğum Türkiye’nin en büyük gazetesinde yazıyorum. Beni okumaya ve yazmaya devam edin.
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.