Bilinen bir kıssadır. Meramımızı anlatmada yardımcı olacağını düşündüğüm için, tekrarında fayda görüyorum.
Atlarla, eşeklerle seyahat edildiği zamanlarda adamın birisi çeşmenin başına gelmiş. Hem kendi susuzluğunu giderecek hem de atını sulayacak.
Çeşmenin yanına bir kazık çakmış. “Gelen insanlar buraya hayvanlarını bağlasınlar, ağacın altında da rahatça dinlensinler” diye düşünmüş. Düşündüğü gibi de yapmış.
Kendisinden sonra gelen bir başka kişi de bakmış yerde bir kazık çakılı.
“İnsanların ayağı bu kazığa takılır da düşerler” diyerek kazığı çakılı olduğu yerden çıkarıp atmış. Allah, her ikisine de aynı sevabı yazmış derler.
Kazığı çakmak da, kazığı sökmek de kişiye iyi niyetinden dolayı sevap getiriyor. Çünkü ameller niyetlere göredir.
Bir değerli ve hassas okuyucum Latif Cem Baran, Sayın Abdullah Gül ile ilgili makalemize yorum yazmış. Sayın Baran’ın yorumu aynen şöyle:
“Muzaffer Bey merhabalar;
Abdullah Gül'ü konu eden köşe yazınızı okudum. Son zamanlarda moda olduğu üzere, köşe yazıları artık ya güzelleme ya da külli kötüleme halinde neşredilmekte...
Zat-ı Alinizin yazısında da Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli'ye bu güzellemeler fazlasıyla yapılmış görülüyor. Elbette ki dünya görüşünüzü yazınıza serdetme hakkınız vardır.
Ancak Sayın Gül hususunda, adaletin de elden bırakılmaması gerektiği kanaatindeyim.
Sayın Gül, Ak Parti’nin kuruluşunda yer almadan önce bu hareketin ilk ateşini yakmış, daha ortada kimse yokken Fazilet Partisi’nde Genel Başkan adayı olmuş, partinin ilk Başbakanı, İlk Cumhurbaşkanı olan, Ak Parti’nin büyümesinde, ülkemizin inkişafında çok büyük katkıları olan birkaç kişiden biridir. Tüm görüş, düşünce ve eleştirilerini gerek görevdeyken gerekse sonrasında birçok ortamda en üst düzeyden iletmiştir.
Tavrı ikircikli değil bilakis “nettir”
Sayın Gül'ün 2013’ten beri ve de özellikle son dönem yaptığı konuşmalar yakından takip edildiğinde de birbiriyle bütünlük arz ettiği görülecektir...
Sevgi ve saygılarımla...”
Dikkat edilirse, Latif beyle ben, kazığı çakanla kazığı söken gibiyiz.
Bizim, Sayın Gül’e bir husumetimiz asla olamaz. Sitemimiz bir yığın spekülasyon karşısında sessiz kalmasınadır. Sayın Gül üzerinden kutlu davaya çelme atmak isteyenler var. Bahçeli ne kadar netse, Gül de o kadar net olmalıdır. İyi niyetinden şüphemiz yok. Ama niyetini göstermelidir. Çünkü buna ihtiyacımız var.
Ayrıca Sayın Devlet Bahçeli “güzellemeleri” fazlası ile hak etmektedir. Çünkü Bahçeli bir başka partinin genel başkanıdır. Öncelikle partisinin oylarını düşünmüş olsa onu kimse yadırgamaz. Ancak O, 15 Temmuz ihanetini gördükten sonra parti menfaatlerini düşünemeyecek kadar vatanını sevdiğini göstermiştir. Gerçek muhalefet de böyle yapılır. Gerçek vatanseverlik budur.
Geçmişte yapılanları unutmadan, bugün içinden geçtiğimiz nazik durum hatırına Sayın Gül’den Bahçeli gibi bir tavır beklememiz çok görülmez umarım.
Ben kazığı çakıyorum, sevgili okuyucum Latif bey kazığı söküyor.
Mesele bundan ibaret.