Geçen sezon tarihindeki en başarılı sezonunu geçirerek ligi 3. sırada tamamlayan Atiker Konyaspor, elde ettiği başarı da şansın büyük payı vardı.
Bu sezon da aynı başarıyı elde edebileceğini sanan yönetim ve teknik patron Aykut Kocaman, haftalar ilerledikçe düştükleri yanlışın içinde debelenip duruyorlar.
Her kesimden ısrarla bu takıma takviye lazım dendikçe, onlar kulaklarını tamamen tıkadılar ve ortaya çıkan sonuç sonrasında da mazeret üretmeye başladılar.
Bu gemi artık yükü taşımıyor.
Evet, geçen sene inanılmaz bir başarı vardı, bu başarıda futbolcular, teknik yönetim, yönetim, taraftar ve basın işbirliği vardı. Hepimiz sevindik, mutlu olduk.
Ama ne yazık ki, geçen seneki başarı bu yıl devam etmiyor.
Futbolcularımızın kapasitesi, Aykut Kocaman'ın da sistemi belli.
En büyük sorumluluk tabii ki Aykut Kocaman'da. Transfere sıcak bakmayan kulübün maddi olanaklarını düşünen Kocaman, 2-3 futbolcu aldırtmayıp, kaybettiklerimizi düşünürsek, Konyaspor'u çok da düşündüğünü söylememiz doğru olmaz.
Ya yönetim...
Tamamen kontrolü Aykut Kocaman'a bırakmış. O ne isterse yapıyor. Ama şu gerçek var ki;
Aykut Kocaman gidici, yönetimde yer alan isimler ise Konya'da yaşamaya devam edecek. Herkes birkaç gün Aykut Hoca hakkında konuşur sonra da unutur gider.
Ya yöneticiler?
Sayın Ahmet Şan; bu kulübün başkanı olarak deyim yerindeyse patronu olarak masaya yumruğunuzu vurma zamanı gelmedi mi?
Daha ne bekliyorsunuz. Artık, telafisi olmayan döneme girdik. Kaybedilen her hafta sıralamada daha da aşağıya ineceğiz. Puan olarak eş değerde olduğumuz takımların performansına bakınca, endişe etmemek elde değil. Bu günlerin geleceğini daha önceki yazılarımızda defalarca bahsettik. Hatta gazetemizin patronu Harun Akgül beyle bir maçı izlerken, iddiaya girmedik ama ara transferde 3-4 futbolcu alınmazsa ligi 10-12'nci sırada bitirirsek büyük başarı diye söylediğimi çok iyi hatırlıyorum.
Lütfen kötü gidişin farkına varın ve teknik heyet ve futbolcuların dikkatini çekin artık...
***
Gençlerbirliği maçına gelirsek, olan 2 bine yakın taraftara oldu. Silik, omurgasız bir futbol sergileyen takım, mağlup olmaktan kurtulamadı. Daha etkili oynayan Gençlerbirliği 3 puanı hak eden taraftı. Başka bir şey söylemeye de gerek yok zaten...
Gelelim futbolcularımıza...
Bu değerlendirmeyi son Gençlerbirliği maçına has olarak yapmıyorum.
Serkan: Kendine yakışmayan goller yiyor. Geçen seneki performansından uzak...
Volkan: Bana göre bu ligin oyuncusu hiç ama hiç değil... Nasıl yer buluyor anlamak mümkün değil.
Ali Turan: Patlamaya hazır bomba. Çok hata yapıyor ama tecrübesi sayesinde durumu idare ediyor.
Halil İbrahim: Daha çok oynamayı hak eden bir isim. Oynadıkça kendini bulacak. Ama son dakikalarda oyuna girince faydalı olamıyor.
Ömer Ali: Geçen seneki performansının çok mu çok uzağında. Konyalı olmanın avantajı daha iyi kullanmalı.
Ali Çamdalı: Kaptan mücadele ediyor, top çalıyor. Ama o da geçen senenin uzağında.
Rangelov: Bence ilk on birde başlamalı. En azından mücadele ediyor, topu kanatlara taşıyor. Ama giydiği 9 numaralı formanın hakkını vermiyor.
- Şans yardımıyla attığı gollerle golcü unvanı taşıyor. Çok zayıf. Hiç gücü yok. En küçük temasta bile yere düşüyor. Ferdandao, Rodallega, Kweuke gibi güçlü kuvvetli forvetleri görünce insan sitem ediyor.
Miloseviç: Konyaspor'un UEFA'da attığı ilk golün sahibi olmanın dışında bir özelliği yok. Durumu idare ediyor.
Amir Hadziahmetoviç: Büyük umutlarla geldi. Ama o umudu bir türlü göremedim...
Vukoviç: O olmayınca olmuyor. Sakinliği, futbol bilgisi çok önemli. Ama diğer futbolcular gibi o da bu sene oldukça vasat.
Mehmet: Bu ligin oyuncusu değil. Her maçta çok hata yapıp en çok eleştiri alan isim. Geldiği günden buyana bir türlü istediği performansı gösteremedi.
Skubic: O da bu sezon vasat bir futbolcu görünümünde. Takım oyununa ayak uyduruyor.
Fofana: Hızlı bir oyuncu oyunda kaldığı süre arttıkça fayda sağlayacak gibi. Ama futbolun bireysel değil bir takım oyunu olduğunu kabul etmesi şartıyla...
Kaya: Sadece kupa maçlarında oynuyor. Görevini yapıyor.
Selim Ay: O da kupanın müdavimlerinden. Genç, istekli. Ama çok hata yapıyor.
Jens Jonsson: Eh iştee..
Alban Meha: Bir atasözü vardır. "Boşadığın avradın topuğuna bakmayacaksın" diye. Bu takımda ne işi var anlamak mümkün değil...
Hora: "Ya harro ya merro" var mı yok mu beli değil. Verilen paraya yazık...
İtirazı olan?..