Bir kuş, çayırlığa gitti. Orada da av için bir tuzak vardı.
Avcı yere birkaç tane saçmış, kendisi de orada pusuya sinmişti. Mesnevi.6.435-36
Kuş kim? Avcı kim? Çayırlık neresi?
Hepsi biziz. Kuş ta biz, avcı da biz. Çayırlık yaşadığımız yer, o zaten belli. Hem avız, hem avcı. Dünyada zerre zerreyle savaşır. Savaş dışarıda bitse içeride bitmez. Avcı avın önüne birkaç tane bırakır. Yaklaşınca da avlar. Savaş bitmez. Avcı da her yerde, sadece taneler değişir. En esaslı tane de güç ve itibar.
Öyle görünüyor ki insan Tanrı olmak istiyor. Bunu bazen göstere göstere yapıyor lakin çoğu zaman da gizli, örtülü ve kamuflajlı. Hep eşitlerin arasından yükseğe, daha görünür bir yere çıkmak için çabalayıp duruyor. Mümkünse en üste. Kısa süreliğine de olsa o lezzet onun tanesi oluyor. Fakat trajik olan elini uzattığın an avlandığın an.
Yaşadığımız zorluklar, başımıza gelenler sen O değilsin demek için. En öne koştukça en arkaya düştüğümüz bir dram bu. Yunan mitolojisi insanlar ve Tanrılar arasındaki savaşlarla dolu. Kur’an’da da okuduk. Firavun’un Tanrılık iddiasını. Firavunu kınamak işin kolayı. Firavun’un sahip olduklarına henüz sahip olmadık ki.
Hikayenin zorluğu şurada ki gönlümüz ve kalbimiz gerçeğin yeterince farkında değil. Tane ben taneyim demediği gibi avcı da kendini gizleyip başka kılıklara sokuyor. Onu sadece dikkatimizi kendi içimizde olan bitene odakladığımızda anlama şansımız olabilir. Tabi ki Cenab-ı Hakkın yardımı şart. Aklımızı perdeleyen, sabrımızı öteleyen her şeyi sen tane bil.
Bir kuşcağız onu tanımayıp geldi, adamın etrafında dönüp dolaştı.
Sen kimsin ki dedi, böyle yeşiller giyinmişsin, bu vahşi hayvanlar içinde ovada oturup duruyorsun. Adam, bir zâhidim dedi, dünyadan elimi ayağımı çektim, burada otlarla kanaat edip gidiyorum. Mesnevi.6.438-40
Avcı bu hikayede zahit kılığında. Av zaten bir kere merak edip avcıya yaklaşmış. Avcı ben avcıyım demediği gibi av da taneye merak sarmış ancak yine de ölmeden önce merakını gidermek istiyor.
İnsan av olduğunun bal gibi farkında. Öleceğinin de. İnkar etmekle ve yok saymakla ancak yaşayabileceğini umut ediyor. İnsana en ağır gelen şeylerden birisidir, geçicilik. Ebedi olmak için bulduğu yöntemlerden birisi de gelip geçtiği bu yere iz bırakmak. Bütün arzusu ben gittikten sonra beni unutmayın. İyilik ve kötülükten daha güçlü iz bırakma isteği. O yüzdendir ki her şeyden kendine paye devşirmek ister. Her şeyin içinde olmaya her fotoğraf karesinde görünmeye çalışır.
Hepimiz de biliriz ki insanlar kurbanlarına iyi davranır. Eve kurbanlık alınan hayvanlara birkaç gün olağanüstü ihtimam gösterilir.
Savaşmak zorunda mıyız? Sanırım evet. Bundan kaçma şansımız yok en azından belli bir süre.
Barış imkanı yok mu? Var.
Bir ölüye kimse ilişmez.