Akhisar deplasmanından puanla dönen Konyaspor, kendi sahasında kazanma ve gol yememe alışkanlığını Mersin İ.Y. mücadelesinde de sürdürerek yine çok önemli bir 3 puana sahip oldu.
Başarılı kadro bozulmaz tezinden hareketle haftalardır iyi sonuçlar alan kadroyu bozmayan Aykut Kocaman, sakat ve cezalı oyuncular dışında yaptığı tercihlerdeki istikrarını koruyor. Özellikle Ömer Ali’nin sezon başından bu yana kadronun en gayretli ve formda ismi olması, her hafta ilk 11’deki yerini almasını sağlıyor. Mersin İ.Y. karşılaşmasına hızlı başlayan Konyaspor, Ömer Ali önderliğinde ilk 10 dakikada sağlı sollu ataklarla rakibi yıprattı. Bunlardan birinde içe kat etme özelliğini her hafta daha da geliştiren Ömer Ali, gole giderken Mersin kalecisi Nihat’ın müdahalesiyle yerde kaldı ancak hakem Mustafa Öğretmenoğlu; bu kadar erken penaltı ve kırmızı kart olur mu dercesine pozisyonu çıtır çıtır yedi. O kadar sıkıntı çektiğimiz bu zorlu mücadele aslında 5. dakikada bitebilirdi ama bitirmediler. Bu dakikadan sonra oyunda dengeyi ve sonrasında da üstünlüğü ele alan konuk ekip her dakika daha cesaretli ve tehlikeli oynamaya başladı. Özellikle ikinci yarının ilk 15 dakikasında aparkat ve kroşe yemekten tabir-i caizse kum torbasına döndük. Sabırsız seyircimiz de tam homurdanmalarının dozajını arttırmıştı ki, Karaoğlan imdada yetişti. 57. Dakikada Rangelov’un yerine oyuna dahil olan Djalma yaptığı 2 etkili sprint ile bir anda seyirciyi coşturdu, rakibi sindirdi, takımı kendine getirdi. Bu deparların üçüncüsünde kazanılan korner atışı sonrasında da canımız, ciğerimiz Selim Ay’ımız arka direkte golü yaptı. Gerek psikolojik olarak gerekse skor olarak bu dakika itibariyle aslında maç bitti gibi oldu. Oyundan tamamen düşen Mersin ekibi, her geçen dakika daha kendini bilmez bir ruh haliyle oynadı. Nitekim Hleb’in presi sonrasında korkudan topu Hasan Kabze’ye teslim eden Nihat zaten fazladan oynadığı 65 dakikanın diyetini ödüyordu. Hasan Kabze de kendine yakışan bir vuruşla rakibin fişini çekti. Sağ olsun Murat Ceylan da oyuna girer girmez atılınca G.Saray maçını düşünmeye başladık. Oyunun büyük bölümünde oynanan kötü futbola rağmen alınan net skor ve 3 puan ilerleyen haftalarda oyuncularımız adına ciddi özgüven getirecektir. Futbolcu kardeşlerimizin hepsinin emeklerine sağlık.
Önümüzdeki hafta oynanacak G.Saray karşılaşması hem puan hem de prestij anlamında oldukça önemli konuma geldi. Alınacak 3 puan bizi ilk 5 ve eteğine yapıştıracaktır. Ama bundan daha önemlisi tabii ki futbolcu kardeşlerimize sağlayacağı özgüven. Ligin başından bu yana sıkıntılı günler geçiren G.Saray, eski dost Hamza Hoca ile şu an itibariyle psikolojik olarak toparlanmış gözüküyor. Ancak Akhisar mücadelesinde gördüğüm kadarıyla hala birçok eksikleri var. Özellikle fizik olarak son yarım saat düşüş gösteren oyuncu sayısı hayli fazla. Bunun yanında oyun sistemleri şu an itibariyle tamamen Selçuk üzerine kurulmuş durumda. G.Saray stoperleri ve bekleri her topu aldıklarında gözleriyle Selçuk’u arıyorlar. Bu pas trafiğini orta alanda çok koşan ve mücadele eden oyuncularla kesebilirsek şansımız ciddi biçimde artacaktır. Bunun yanında son yarım saat oyundan düşen G.Saray hücum oyuncuları da aslında galibiyet şansımızı arttıran etkenlerin başında geliyor. Oyun sistemi olarak yapılan doğru ve yerinde paslarla rakibi yormayı, son yarım saatte de işi bitirmeyi planlayan Aykut Kocaman’ın da bu maç için çok daha farklı planları muhakkak ki vardır.
Sezon başında konulan UEFA Kupası hedefi için G.Saray ve Beşiktaş segmentindeki maçlarda alınacak puanlar çok ama çok önemli. Bundan önce bizleri birçok kez sevindiren futbolcu kardeşlerimizin de bu mücadeleden alınlarının akıyla çıkacaklarına inancım tam. Allah yar ve yardımcımız olsun…