Çatalhöyük 2012 yılının Temmuz ayı başında UNESCO’nun dünya mirası listesine girmişti. 2009 yılında Dünya mirası aday listesindeydi.
O günlerde biraz kıpırdandı ortalık, Turizm adına, Konya adına çok daha güzel şeyler yapılacağı anlatıldı, yazıldı çizildi, temennilerde bulunuldu.
Sonra ne mi oldu? Hiçbir şey… Arkası derin bir sessizlik!
Son sekiz yıldır, atılan birkaç adım dışında fazla bir şey yok.
Turizm, kendi kendine, kendi çapında, o değerlerin başında olan, Turizme gönül vermiş insanlar tarafından ayakta tutulmaya çalışıyor Çatalhöyük Çumra’da sessiz sedasız bekliyor.
2018 yılında UNESCO’nun dünya miras listesine giren Urfa’daki Göbeklitepe tanıtım olarak, ziyaret edilme olarak, filmlere ve dizilere konu olarak rekorlar kırıyor. Çatalhöyük’te ne ses var, ne seda!
Biz ise, bizden artısı ne diye konuşmaktan öte ne yaptık? Neden insanlar akın akın Urfa’ya koşuyorlar sorusunun cevabı var mı?
Göbeklitepe uçarken, bizdeki turizm değerleri kırık kanatlarıyla olanı biteni hüzünle seyrediyor.
Kültür ve turizm kırık kanatlarını destek olunmadan kendi başlarına takabilecek durumda değiller.
Kanatlarını taktınızda uçmadılar mı?
Turizm kanat çırpmaya bir başlasa, turizme bir dokunulsa, dokunuş yapılabilse Konya’da kim bilir kaç sektör birden koşmaya başlayacak tahmin dahi edemezsiniz.
Dokunulmayan, dokunuş yapılmayan sektörler kendi yağı ile tuzu ile kavrula kavrula ancak belli bir noktaya kadar gelebilirler. Daha da dokunulmazlarsa, kavrulup giderlerde kimsenin haberi olmaz!
TURİZMDE CEVAP BEKLEYEN ÇOK SORU VAR!
Hatırlarsanız Alternatif Şeb-i Aruslara karşı ne yapabildi Konya? Hiçbir şey…Konya’dan çok daha zengin, programlar ve etkinlikler yapılabileceğini göstermediler mi? Biz bu sendromdan bir ders çıkarabildik mi? Programlarımızı zenginleştirebildik mi? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar, kültür ve turizm konusunda ki açmazlarımızın önünü açacak inanın.
İşte onun içindir ki, Çatalhöyük turları yapamıyoruz. Ne Çatalhöyük’e gidilebiliyor, ne Gilistraya, ne Astraya, ne Zazadın Hanına, ne Kubadabad Sarayına, ne Fasıllara!
Çatalhöyük’e gelecek olanlara çay dahi ikram edemezseniz, konaklama konusunda mahalli ve yerinde tedbirler alamazsanız, Çatalhöyük’ün cazibesini artırmazsanız Çatalhöyük’e ancak bilenler ve merak edenlerin dışında kimse gelmez.
Çatalhöyük’e en yakın otel Konya’da 41-42 km. uzaklıkta
Çumra için Sille’de olduğu gibi butik oteller yapamamışız. Çumra’da kalınacak bir ortam geliştirememişiz.
Çatalhöyük antik kenti için ne olması lazım?
Şayet UNESCO bir karar alırda, Çatalhöyük için, dünya Çatalhöyük yılı ilan ederse, inanın iki ayağımız bir pabuca girer. Hazırlıksız yakalandık, hiç beklemiyorduk diye feryat-figandan geçilmez.
Konya’da turizmin kurtuluşu, böyle projelerle birlikte, kültür ve turizme gönül veren, bu işi seven insanlara imkan tanınmadıkça, destek verilmedikçe, ellerinden tutulmadıkça mümkün değil.
EĞER BU ŞEHİRDE DE HELVACI YOKSA…
Kültür ve turizmde, boşa kürek çekilen, ıskalanan, pas geçilen yıllar var. Halen sadece ilgili kurumların dolaşılıp bilgi alındığı, alınan bilgilerin yeterli görüldüğü, turizm mekanlarının, turizme gönül vermiş insanların yerinde görülmediği, dinlenmediği, ne yaptıklarının sorulmadığı, ne gibi derdiniz var, ne gibi ihtiyacınız var gibi yaklaşımların gösterilmediği, davranışlar sergileniyor. O insanların sektörlerinin de, kendilerinin de kanatları ve gönülleri kırık.
Kırık kanatlarla uçamayan bu sektörler, destek olun da uçsunlar bu şehrin semalarında…
Onlar uçamadıkça, turizme bel bağlayan kim varsa ağlamaya, karaları bağlamaya devam edecek.
Bunun yolu etkinliklerin artırılması.
Otellerin bütün bir yıl boyu yüzde yüze yakın kapasiteyle çalışmasını istemiyor musunuz?
Esnafının yüzünün güldüğü, birçok sektörün saat misali çalıştığı, yeni istihdam alanlarının oluştuğu, gece yarılarına kadar ışıl ışıl olan, ziyaretçi kaynayan bir şehriniz olsun istemez misiniz?
Ununuz var, yağınız var, şekeriniz var, irmiğiniz var, kazanınız, sac ayağınız, odununuz, kazanınız, kepçenizde var. Ne kaldı geriye helva pişirmek mi? Konya gibi şehirde helvacı yoksa…Yeminle bir başka şehirde mumla arasanız bulamazsınız! Bu şehir helvasıyla ve helvacılarıyla meşhur bir şehir. Biz adına helva dedik, siz kültür deyin, turizm deyin….
BAHANE BU ŞEHRE YAKIŞMIYOR!
Bu kadar mahir ustanın yaşadığı bir şehirde kanat yapacak, kanat takacak, olmadı kırık kanatları eskisinden çok daha iyi tamir edecek usta mı yok?
Bahane bu şehre yakışmayan bir kavram…
Hele bahanelerin ardına sığınma hali, kesinlikle yakışacak cinsten değil.
Pandemi dileriz 2021’de terk eder hem ülkemizi, hem dünyamızı…
Bunları 2020 yılının son aylarında ondan dile getiriyor, ondan ısrar edercesine öne sürüyoruz.
Bu şehrin güzel günleri kültürüne, tarihine ve turizm değerlerine sahip olmakla ve sahip çıkmakla gelecek.
UNESCO’ya gerek kalmadan, onu beklemeden, kendi dinamiklerimizi ayağa kaldırabiliriz. Şehrimizde bir yıla yayabileceğimiz dünya kadar etkinlik ve şenlik yapabilir, bu etkinliklere 31 ilçemizi de dahil edebiliriz.
BU ŞEHİR ÜZERİNE HAYALİMİZ OLMASIN MI?
Kültür ve turizm sektörlerinin uçması bu şehrin hareketlenmesi demek. Şehrin etkinliklerle şenlenmesi, coşması, koşması demek.
Bir türlü ulaşılamayan 5 milyon ziyaretçi sayısına daha ilk yıl ulaşılması demek!
Bu konular defalarca dile getirilse de, kültür ve turizmden kapak kaldırmamak gibi bir handikabımız var! Konya turizmi, bu türden yaklaşımlarla aradığı çıkışı henüz yakalayamadı.
Cılız destekler, sözden ileriye gidemeyen tavsiyeler ve bir türlü gerçekleşmeyen vaatler turizm sektörünü canlandırmaktan çok uzak.
Selçuklu Başkenti, oldukça zengin bir kültüre ve turizm değerlerine sahip.
2020 yılının ağırlığı birçok sektörün üzerinden silindirle geçmiş gibi ezdi geçti. Birçoğunu parçaladı, paramparça etti.
İnsanlar hayatlarının en zor yılını, en zor aylarını yaşamak zorunda kaldılar.
Bitti mi, bitmedi. Çünkü kış mevsimi kapıda…
İnsanlar ve sektörler bu ağır Pandemi yüzünden ağır zararlar görürken, Kültür gibi, turizm gibi şehri ayakta tutabilecek, kendine getirebilecek alanların eli kolu bağlandı.
2020 sembolik etkinliklere sahne olurken, kültürel ve turizm ağırlıklı etkinlikler istenildiği ölçüde yapılamadı. Hayaller 2021 yılına aktarıldı.
YÜZÜ GÜLEN BİR KONYA İSTEMEZ MİSİNİZ?
Önümüzdeki yıla umutlarımızı ve hayallerimizi yükledik. Ne getireceğini şimdiden kestirmek zor. Ancak şehirlerin yüzünü güldürmek, efkarını dağıtmak, isli ve sisli havaları rüzgarla şehrin atmosferinden uzaklaştırmak, kültür ve turizmin işi.
Onlarsız bu işleri yürütmeye kalkanlar, şehri hüzne, kedere ve yasa boğarlar. Kültür ve turizmin önünü açmadıkça, destek olunmadıkça bu şehrin yüzünü güldüremezsiniz.
2020’de çok acı çeken şehirlerden biri Konya.
Yüzü gülmeli, yüzü güldürülmeli… Teselli edilmeli…
Yüzü gülen, güldürülen bir Konya istemez misiniz?
Şehir bir türlü maviye dönmeyen atmosferinin üzerinde çöreklenmiş olan kara bulutları dağıtmalı.
Şehirde yaşayanlarda, yapılacak kültürel ve turizm konulu faaliyetlere bizzat katılmalı, içinde olmalı, o etkinliklerde kendini bulmalı.
Dilerim önümüzdeki yıl, Pandemi ile işimiz olmaz da, kalmaz da…