Ülkemizde her geçen gün bir orman yangını ile karşı karşıya kalıyoruz. Ciğerlerimizde beraberinde yandı.
Yangınların çıkış nedenin, pek çoğu İNSAN.
Maalesef çok büyük yangınlar dünyamıza zarar vermeye devam ediyor… Ve bunun asıl sorumlusu bizleriz.
Dünyamıza insanın verdiği zararı hiçbir canlı vermiyor. Yıllardır orman yangını ile mücadele ediyoruz ancak dış etkenler bu mücadeleyi geride bıraktırıyor.
Orman Genel Müdürlüğü, belediye personeli ve gönüllü insanlar daha ne yapsın? Her gün nöbet tutsalar da boş. Çünkü bunu belirli bir topluluğun yapması yeterli değil.
Bütün millet olarak vicdanlı, ahlaklı ve bilgili olmadıktan sonra bu yangınların önüne geçmemiz çok zor olacaktır.
Ormanlar bizim nefes kaynağımız. Ekolojik sistemin en önemli halkasıdır.
Ormanlara zarar verdiğimizde pek çok insanın nefesini kestiğimiz gibi pek çok masum hayvanında canına kastetmiş hatta onları evsiz bırakmış oluyoruz.
Yangınlar sonucu ormanın çevresinde yaşayan insanlar göç etmek zorunda kalıyor. Yaşadıkları travmaları, korku dolu ölüm mücadelesinin yanı sıra birde evlerinden olmanın verdiği üzüntü…
Yangınlar elbette manevi zararları hepimize veriyor peki ya maddi zararlar?
Yaşanan yangınlar altyapı kaynaklarına, turizm sektörüne ve tarım arazilerini de büyük ölçüde zarar veriyor. Bunun yanı sıra söndürme esnasında harcanan emekler…
Onlarca su ve sonrasında gerçekleştirilecek ıslah çalışmaları maliyeti…
Orman yangınlarının önüne geçmek için verilen cezai işlemler ve ormana girişlerin yasaklanması bunlar hiçbir şekilde yangınların önüne geçemedi.
Yangınların önüne geçmenin tek bir çaresi kaldı. Bu da zorunlu eğitim…
Ormanları yakmamanın yaktığında neler ile karşılaşacağının uygulamalı olarak bir vatandaşa eğitim olarak öğretilmesi gerek. Belki bu vesile ile çıkarız temiz hava ile aydınlığa…