ORUÇ TUTUNCA HER ŞEY MUBAH MI OLUYOR?

Uğur Özteke

Vallahi de billahi de bugün kimseye kızmayacağız. Kimseyi üzmeyeceğiz. Kimseyi eleştirmeyeceğiz. Sadece sakin sakin yaşadıklarımızın üzerinden üç beş gün geçtikten sonra sizlerle sesli düşünüp “ne durumdayız ne yapıyoruz?” diye kendi kendimizi sorgulayacağız.

…..

Önce her zaman her yerde her akli selim insanımızın söylediğini bizde bir kere daha söyleyeyim.

Konya’mızda mübarek Ramazan ayı çok daha rahat, huzurlu ve bu ayın kendine özgü manevi atmosferinde yaşanır.

Camilerimizdeki hava gerçekten çok daha anlamlıdır.

Saflar ramazan ayı boyunca vakit namazlarında daha dolu doludur.

Normal insanımız bile bu ayın içerisinde daha çekin durur ona göre davranmaya çalışır.

Oruç tutmayanımız, mümkün oldukça oruç tutana saygı göstermeye çalışır.

Haaa saygı göstermeyenler yok mu?

Sebil.

Cumartesi günü Alaeddin Tepesi çevresinde İş Bankası önünde kırmızı ışıkta durmuş bekliyorum. Hemen yanı başımda trafik lambasına dayanmış hafif topluca bir genç ile hafif makyajlı genç bir bayan yüksek sesle öyle hararetli konuyorlar ki kavga ediyorlar sanıp gayri ihtiyarı kafamı o yana doğru çevirdim.

Kavga filan değildi. İki genç sohbet ediyorlarmış. Arapça konuşuyorlardı. Tam o anda genç elindeki sigara paketinden bir tane çıkardı ve yaktı. O geçmez saniyelerde dondum. Eskiden olsa şehrin göbeğinde mübarek gün iki genç ayaküstü sohbette caralarını böyle yakıp muhabbet edeceklerdi ha.

………..

Biz Konyalılar ve Konya’da yaşayan güzel insanlar oruç tutana saygı göstermeyene bile saygı gösterir hale gelmiştik.

İşte bu orucun faziletine en güzel örnek değil miydi?

Ben bile kafamı çevirip ardından yanan sarı ışık ile birlikte gazladım. İçimden bile tek kötü bir şey geçirmedim. Sadece çok şaşırdım ve salaklaşmıştım.

…………….

Neyse gelelim asıl mevzumuza.

Orucun ya ikinci ya da üçüncü günü idi.

İkindine doğdu İhsaniye kavşağında önümüzde altı yedi araç var kırmızı ışık yanıyor biz de durduk. Üç şeritte birden bizimle aynı hizaya geliverdi. Yani trafik akışı hızlı.

Beklerken “paaaaat” diye arkadan bir ses geldi. Dikiz aynasından baktım arkamda bir araba. Anladım ki bana arkadan vurmuştu. Hemen el frenini çekip direksiyondan indim.

Direksiyonda 75-80 yaşlarında bir amca camı yarısına kadar açık.

Hemen kendi aracıma baktım. Resmen amca durup dururken gelip bize vurmuştu.

Tekrar amcaya baktım. Hiç istifini bozmuyor sadece bakıyordu. Sinirle bağırdım “Amca ne yapıyorsun?”

Amcam o donuk yüz ifadesi ile “Ne olmuş?”… diye sormaz mı?

-“Amca görmüyor musun? Kırmızı ışıkta bekliyorum. Sen gelip duran arabaya vuruyorsun”

Direksiyonda adeta kendinden geçmiş bir vaziyette hiç istifini bozmayan amca yanında ki koltukta oturan ve giyimlerinden ikiz olduklarını tahmin ettiğim iki küçük kızı göstererek “Bunlar rahat durmuyor ki”… demez mi?

Ne diyeceğimi şaşırmıştım.

  1. ne özür diliyor, ne bir kusura bakma diyor ya da araçtan inip vurduğu yere bakmayı bile düşünmüyordu.

……………

Siz olsanız babanız yaşında ki adama ne söylerdiniz?

La havle çekip öfke ile direksiyona geçtim. Tabii bu arada arkamızda ne olduğunu anlamayan sabırsız onlarca araç sürücüsü kornalarını sonuna kadar basıp ortalığı inletip bir an önce gitmek istiyorlardı.

Ama Allah için o dedenin hiç tepkisiz ve vurdumduymaz yüz ifadesi gece bile rüyama giriyordu.

…………..

Cumartesi günü öğle saatleri idi. Güneş yakıp kavuruyor sıcak iyiden iyiye basmıştı. Atiker İmam Hatip Ortaokulunun o göbekten döneceğim. Sağ önümde körüklü bir belediye otobüsü var Askeri Hastane yönüne gitmek için zar zor dönme çabasında.

Ben yolun orta şeridindeyim.

Sürekli solumu kontrol ediyorum “zincirini koparan biri var mı?” diye.

Bir anda körüklü belediye otobüsü ile bizim aracın sağ önünde bir motorlu zik zak yaparak hem otobüsün arkasından kurtulmaya hem de benim önüme geçmeye çalışıyor. Yavaşça frene basıyorum ama adam körükle ile aramızda sıkışacak. Ama asla motorunu gazdan kesmiyor kıvranıp duruyor.

O saniyelerde yine Cenab-ı Allah’ım bir sabır verdi frene bastım ve motorlunun geçmesini sağladım.

Adalhan kavşağına doğru ilerliyoruz. Motorlunun ne yapacağını bilmediğim için sürekli olarak sağ aynadan ne yapacağına bakıyorum. Olur yaa “bir şeyler dolaşıyordur bizi bulmasın” diye düşünüyorum.

Demek ki amcamda uyanık onu kontrol ettiğimin farkında ki ışıklarda durunca yanıma geldi bana bakıyor. Açtım camı kendimce haklıyım ya “Buyur abi”

Ama bana ne dedi biliyor musunuz “Trafikte saygılı olacaksın”…

Anaaaam.

Vuruldum.

Ağzımı açamadım.

Hem suçlu hem güçlü dedikleri bu olsa gerekti. Bu adama ne denir diye düşünmeme fırsat kalmadan yeşil ışık yandı ve amcam yine fırladı gitti. Büyükşehir önünde ki ışıklarda tekrar durduk. O Nalçacı yönüne gidiyor. Ben sağa gideceğim. Bu kez sol camı açtım bir çift laf edeyim dedim.

Ama önce gözüm motora takıldı. Motor dökülüyor. Plakası filan da yok. Amcamın üstü başı da sıkıntılı. Üzüldüm ve camı kapatıp ışıkların yanmasını beklemeye başladım.

……….

Bunlar sadece hâlâ gözümün önünden gitmeyen ve altta kalmanın bir çift söz bile edememenin verdiği acı ile canımı sıkan durum.

Haaa daha bir de teravih namazına giderken hak huk diye yüksek sesle yerlere tüküren insanlar niye beni buluyor, bu da bir çeşit sabır imtihanı mı ki diye düşünmeden edemiyorum.

…………..

Neyse yine siz bana bakmayın.

Herhalde yaşlanıyorum oruç beni tutuyor. Belki insanlarımız çok iyi niyetli ve güzeller, sıkıntı ben de. Ben artık böyle düşünüyorum.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

 

Dertten şikayeti kes. O seni yokluk hazinesine götüren attır.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

 

Orucu uykuya tutturup mesailerimizi aksatmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.