Son dönemin birazda modası olan Osmanlı devletinin, yeniden canlanması mümkün olur mu? Osmanlı devlet tarihçilerinin Devlet-i Ali-yi Memalik-i Sultanı Siniye-yi Osman dedikleri, Osmanlı devleti, Türk devletleri içinde en uzun ömürlüsüdür. 622 yıl süren bu koca devlet, tarih sahnesinden tüm görkemi, hataları, sevapları ile çekilmiştir.
Osmanlı devleti demek aslında, İstanbul demektir. Ders-i Saadet denilen İstanbul, Osmanlı’nın kalbidir. Kalbin diğer yarısı Türklerin “ah Rumeli” dedikleri Balkanlar, diğer yarısı da Anadolu ve Ortadoğu’dur.
Osmanlı Devleti, Kanuni döneminde hükmettiği topraklar bir ara on milyon kilometrekareye yaklaşmıştır ama Kanuni’den sonra Karlofça ile başlayan toprak kaybetmek, iki yüzyıl sürmüş, en son milli mücadele ile bugünkü ülke kurulmuştur.
Osmanlı tekrar canlanmaz, hükmettiği topraklarda milliyetçi bir politika gütmediği için, çekilince, Evlad-ı Fatihan dediğimiz Anadolu’dan götürülen Türkler dışında, bir kişiye bile Türkçe öğretmemiştir. Osmanlı milleti diye tüm ülke topraklarında yaşayan vatandaşlarına eşit davranmış, ama Fransız ihtilali ile milliyetçilik akımları ortaya çıkınca, Anadolu’da yaşayan Türklerin, İttihat ve Terakki’nin çabaları, Atatürk ve arkadaşlarının çabaları ile Anadolu kurtulmuş, diğer devletlerde her millet bağımsızlığını kazanarak, Osmanlıcılık akımının başarısız olduğu ortaya çıkmıştır.
Fransızlar Cezayir’de 60 sene kalmış, bu gün Cezayir’in nerdeyse tümü Fransızca konuşur hale gelmiştir, biz 300 yıl kaldık, ne Arap coğrafyasına, ne Balkanlara, ne da Kafkaslardaki milletlere Türkçe öğretmediğimiz gibi kendimiz fethettiğimiz toprakların dilini öğrendik.
Osmanlı tarihine baktığımız zaman, bu kadar ihanete uğramış bir devlet tarihte görülmez. Medine müdafasını, Fahrettin Paşa’nın anıları okunduğu zaman, Halife’nin ordularına karşı Mekke Emiri Şerif Hüseyin (bugünkü Ürdün Kralı’nın dedesi), İngilizlerle işbirliği yapmış, tarih kitapları da Türklere karşı kazandıkları zaferlerle doludur.
Bugün milli mücadeleyi küçümseyenler, sadece Kutt’ül Amara’daki şehitlerin sayasını bilmezler. Arap çöllerindeki şehitlerin mezarı bile yoktur.
Osmanlı devleti, ümmetçi bir devlet sistemine sahip olduğu için, özellikle İslam coğrafyasına inanılmaz yatırım yapmış, Anadolu’dan aldığı vergilerle, Hicaz-Mekke demiryolunu yapmış ama asla kıymeti bilinmemiş, bol bol ihanete uğramıştır. Öyle ki, Anadolu’da bile her türlü azınlık rahat rahat yaşamış. Askerlikten muaf olmuşlar, ticaret yapıp zengin olmuşlardır. 1922’de Konya’nın nüfusunun etnik yapısına bakıldığı zaman inanılmaz Gayr-i Müslim sayısı ile karşılaşırız. Şu kadarını söyleyelim yarıdan fazladır, mübadele ile giden gitmiştir.
Eğer Osmanlı devleti biraz milliyetçilik yapsa idi, bugün Çin Setti’nin yanındaki Uygurlardan alın, Balkanlarda Makedonya’ya, Kafkaslarda Hazar denizine kadar uzanan büyük bir Türk denizinde yüzerdi. Ama gereksiz yeri iki devletin de ihtirası ile İran’daki Azeri Türkleri ile çok uzun bir savaş yaparak, dış Dünyaya karşı iki devlet de zayıflamış, birleşmeyi akıllarına getirmemişlerdir.
Bugün anlaşılmayan şudur; Osmanlı’yı hayal edenler, Osmanlı devlet yapısını biliyorlar mı idi, yönetici bulmak için yine balkanlara çıkıp, devşirme mi yapacağız. Birinci Dünya Savaşı sonrası zaten Osmanlı Devleti yoktu. Şu konu çok dikkat çekicidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin değerini hiç bilmiyoruz, şu anda elimizdeki toprakları bile koruyamıyoruz, Güneydoğu’da ne oluyor, onu bile bilmiyoruz.
Osmanlı canlazmaz da; Türk devleti, Lozan anlaşması ile aldığı sınırları tam korursa şimdilik bu başarı gibidir..