TRT 1’de çok yakında “Payitaht Abdülhamid” adı altında bir dizi film başlıyor.
Osmanlı Devleti’nin 34. Padişahı olan II. Abdülhamid’in siyasi hayatı ile o dönemlerdeki dünya siyasetine karşı nasıl mücadele ettiği konusunun ele alınacağı bu dizi merakla bekleniyor.
Abdülhamid, Batı müziğinden ve tiyatrodan hoşlanan bir devlet adamı.
Dahi bir siyasetçinin Türk müziğinden neden hoşlanmadığını bilmiyorum.
Osmanlı Hanedanı üyelerine sormak lâzım.
Yeni diziyi bende merakla bekliyorum.
Muhteşem Yüzyıl ve Diriliş dizisinde olduğu gibi tarihi gerçekler tersyüz edilmeden ekrana ve seyirciye yansıtılır.
***
Osmanlı Hanedan Vakfı Üyeleri, kendi aralarında meşveret yaparak önümüzdeki seçimlerde bir üyelerini TBMM çatısı altına sokma kararı almışlardı.
Geçtiğimiz günlerde bu vakıf, twitter hesabından “Sürgünde bir hanedan mensubunun sözü “Osmanoğlu olmak yalnızlıktır" bu söz değişecek artık Osmanoğlu olmak yalnızlık olmayacaktır.” şeklinde bir paylaşımda bulunulmuştu.
Hangi ismin politikada yer alacağı ise merak konusuydu. Acaba diyordum Orhan Osmanoğlu mu yoksa Nilhan Osmanoğlu mu politikaya atılacak?..
Geçtiğimiz günlerde bir konferansta, referandumda “evet” diyeceğini açıklayarak rengini belli eden Abdülhamid’in torunu Nilhan Osmanoğlu’nun, büyük bir ihtimalle AK Parti’den siyasete atılacağını tahmin ediyorum.
Eh ne diyelim…
AK Parti’de bir hanedan üyesi eksikti, o da böylece tamamlanmış olur.
Vatana, millete ve Osmanlı Hanedan üyelerine şimdiden hayırlı olsun.
DOĞAN KAPLAN TUTUKLANDI
Konya’da FETÖ/PDY yapılanmasına karşı mücadele tüm hızıyla devam ediyor.
3. Ana Jet Üssü’nde pilotlara yönelik operasyonlarda gözaltına alınan 250 küsur pilottan yarısına yakını tutuklanmıştı. 124 pilot ise itirafçı oldukları için serbest bırakılmışlardı.
Elbette bir pilot kolay kolay yetişmiyor. Devlete ve millete maliyeti çok fazla. Uçaklarımız her zaman olduğu gibi teknik bir arızadan dolayı düştüğü zaman “pilot kurtuldu” kelimesine seviniyorduk.
Herhangi bir kazada ise bizim insanımız; “Cana gelmesin de mala gelsin” diyerek o kazanın ucuz atlatıldığını bu şekilde ifade ediyordu. Şüphesiz insan değerli bir varlık. Hele bu bir pilot, bir şoför, bir akademisyen, bir hekim, bir fizik veya kimya profesörü, bir başbakan, bir parti lideri olursa daha da kıymetli ve değerli oluyor.
Öğrendim ki N.E.Ü. İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doğan Kaplan, FETÖ/PYD soruşturmasında, eşi üzerinden Bylock kullandığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanmış. İlahiyatçı arkadaşlarından hiçbirisi onun “paralelci” olabileceğini dahi tahmin etmediklerini ifade etmeliyim. Hâlbuki Doğan hoca, önümüzdeki Cuma sohbetlerinde HİSDER’de bize “Alevilik” konusunu anlatacaktı.
Nereden nereye…
Onun yerine Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, bu hafta HİSDER’in konuğu olacak. Eğitim konusunu masaya yatıracak olan Şahin hoca, Selçuk’taki paralel yapılanmayla ilgili son bilgileri kamuoyuyla paylaşacağını da tahmin ediyorum.
BAK POSTACI GELİYOR...
ABD'de kanuni bir boşluk sebebiyle 1913-1915 yılları arasında postayla bebek göndermek mümkün(müş).
Eskiden bu çocuğu kim getirdi denildiğinde bizim oralarda "Leylek" denilirdi. Bizde eskiden "Bak postacı geliyor..." şarkısı söylenirdi çocuklara. Bu Amerika'daki posta sistemi bir garip doğrusu. Bu çocuğu kim getirdi sorusuna Amerika'da "Leylek" yerine "Postacı" dendiğine ilk defa rastlıyorum.
Çocuk getiren postacı, kapıyı acaba kaç defa çalar ki...
AZİZİM DİYOR Kİ…
Eskiden Saklambaç oyunu oynardık.
Çocukluğumuzun en keyifli oyunlarındandı…
Ebe bir duvara veya ağaca yaslanır; "Önüm arkam sağım solum sobe" deyinceye kadar diğer oyuncular ebenin bulamayacağı gizli bir yere saklanırlardı.
Oyun uzun sürdüğü vakit “Elma dersem çık, Armut dersem çıkma” derdik.
Şimdi bu referandumda; “evet” dersem çık, “hayır” dersem çıkma diye kime söylenecek?
Sandıktan bakalım kim çıkacak?..