Bu coğrafyayı, çadırlarla, obalarla, Bey ve Sultan otağı ile Türk Milleti tanıştırdı. Otağ kurmak beylik alameti, Sultanlık alameti oldu hep.
Selçuklu Oğuz’un Üçok kolunun Kınık boyundan, Osmanlı Oğuz’un Bozok kolunun Kayı boyundan geliyordu.
Her iki boyda, mensup oldukları kolun en çok saygı duyulan boyları orak bilinirdi Oğuzlar içinde.
Onun içindir ki, bu coğrafyada devlet kurmak, etrafında birleşmek Kınık ve Kayı boyuna nasip oldu.
Konya Sultan Otağının kurulduğu şehirdi.
Bu şehrin geçmişte kalmış olsa da bir otağ kültürü vardı.
Şehrimizdeki kümbetlere bakıldığında o kümbetlerin o otağları çağrıştırdığını anlayabilirdiniz.
Lakin biz neleri unutmadık ki…
Otağ kurulacak yeri…
Otağ kurulması lazım gelen yeri…
Otağ kurulursa önce burada kurulmalı denen yeri, pas geçtik!
Yani ıskaladık!
Iskalamakta elimize kimsenin su dökemeyeceği bir hallere, vaziyetlere düştük!
Biz bu otağı istersek bin kilometre ötelere de kurarız dedikte…
Kendi şehrimize kuramadık!
Neden mi kuramadık?
Kurulmadı mı, kurulamıyor demek ki…
AHLATA OTAĞ KURDUK!
Ahlata otağ kurmak demek, Selçukluyu Ahlat’a taşımak demekti. Taşıdık. Yol uzak demedik, az mı çok mu demedik, vardık kurduk Selçuklu otağını Ahlat’a, Malazgirt’e açılan yolun üstüne.
Konya’yı fetheden Kutalmışoğlu Süleymanşah, Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın yanındaydı. Doğu Roma’ya karşı onunla birlikte savaştı.
Ancak o tarihte, Anadolu’nun fethi için kendisine görev verilmemişti. Ne zaman ki Malazgirt Zaferi kazanıldı. O tarihten sonra Anadolu kapıları ardına kadar açıldı Türk Milletine…
Gelelim Selçuklu Otağı meselesine…
Selçuklu için Konya’da bugüne kadar, bunca yıldır ne yaptık? Selçuklu Sultanlarının mezarlarının bulunduğu Alaeddin Tepesine otağ kurdunuzda biz mi görmedik?
Bugüne kadar Selçuklu için değil otağ kurmak, bir çadır dahi kurulmadı bu şehirde.
Hepsinden geçtim. Heyet halinde gidip, Kılıçaslanların başında bir Fatiha bile okunmadı.
Konya Ahlat arası kaç kilometre?
1122 kilometre!
Bilemediniz 1125 olsun!
Alaeddin Tepesi kaç kilometre Konya’ya?
1500 kilometreden fazla galiba!
“GİDEMEDİĞİN YOL SENİN DEĞİLDİR “
Osmanlının meşhur Sivas Valisi Halil Rifat Paşa, Sivas’ın yollarını açarken, “Gidemediğin yol senin değildir “ demiş.
Bir türlü Selçuklunun yoluna düşemediğimize, gidemediğimize göre, ne desek boş!
Madem, Selçuklu otağı kuracak marifetimiz vardı, kabiliyetimiz vardı, bu şehri bugüne kadar, bu güzellikten neden mahrum bıraktınız, neden o otağa bu şehri hasret bıraktınız da gittiniz ta…Ahlat’a otağ kurdunuz demezler mi?
Henüz diyene rastlamadık!
Anlaşıldı ki biz Selçukluya olan sevgimizi, Konya’da değil Ahlat gibi bizden çok uzak şehirlerde gösterme hevesi ve sevdası içindeyiz!
Biz Selçukluya, Selçuklu Medeniyetine olan sevgimizi ve sevdamızı Konya hariç neredeyse her yerde gösterirken,
Gidemediğimiz Alaeddin Tepesi için, işinin adı ne, az daha beklesin demeye devam mı ediyoruz?
Gidemediğimiz otağ kuramadığımız Sultan mezarları, Sultan tepesinde varsın beklesinler mi demek istiyoruz?
Bu şehir isteseniz de istemeseniz de, kabul etseniz de etmeseniz de Sultanlar Şehri..
Alaeddin Tepesi de, Sultanlar Tepesi…
SELÇUKLU OTAĞI İLK ÖNCE KONYA’DA KURULMALIYDI!
Konya’da kurulamayan otağ, Ahlat’ta kurulabildiğine göre, demek ki, istendiğinde Selçuklu Otağı pekala kurulabiliyormuş!
Ahlat olmasaydı, Malazgirt Zaferinin 949. Yıl dönümü olmasaydı bunu bu kadar net bir şekilde öğrenemeyecektik.
Selçuklu torunları, Selçuklu Otağı kurabilmek için 1222 kilometre gidebildiklerine göre, İki adım yere yani bir otağda Alaeddin tepesine kuramazlar mıydı?
Bundan sonra kurabilirler artık diye düşünüyorum.
Selçuklu Belediyemiz, Konya’nın Fetih gününde, Konya’nın Başkent olma gününde Sultanlar Şehrinin anılmasına vesile olabilecek programlarda neler yapılabileceğini de göstermiş ve ortaya koymuş oldu.
Kim ne derse desin, bu güzel fikir ve uygulama öncelikle bu şehre yakışırdı.
Çünkü, öncelikle Konya’nın hakkıydı.
Konya Selçuklu Otağı ilk defa bu şehirde görücüye çıkmalı, ilk defa burada tanınmalı, gezilmeli ondan sonra Ahlat’a gitmeliydi.
Bu işin yakışanı da, yakışığı da buydu.
Ahlatta Selçuk Otağı kurmakla ancak öyle iftihar edebilirdik!
Ve derdik ki, Selçuklu Otağı önce ait olduğu şehirde Konya’da kuruldu, Selçuklu Sultanları yad edildi! Bundan sonra Türkiye’nin her tarafına kurabiliriz.
Keşke diyeceksiniz demesine de..
Keşke demek, ne vaziyeti, ne zevahiri kurtarıyor!
AHLAT’A GİDİLİR, KONYA UZAK DİYE VAZGEÇİLİR!
Şunun şurasında, sapasağlam ayakta olan Selçuklu Kervansarayı Zazadın Hana gidemiyoruz. Gidilmesi için sağladığımız bir kolaylık da göze çarpmıyor. Selçuklu Eserleriyle dolu olan şehrimizde, nerede ne var diye sorsanız bilen yok, giden yok!
Konya aynı zamanda Osmanlının Karaman Eyaleti olunca, her yer Ahlattan uzak galiba diye düşünebilirsiniz. “Yollar uzak gelemedim” diye bir türkümüz var ya…
Konya’nın durumu , aynen bu türküye benzer.
İşte onun içindir ki, Ahlat’a gidilir, Konya uzak diye vazgeçilir!
Bir tarihte, bir programa katılmıştık. Orada bir müfredat okunmuştu. Sultan Alparslan ve Malazgirt’ten başlıyor, bir anda Osmanlıya geçiyordu.
Türkiye Selçuklu Devleti ortada yoktu. Malazgirt’ten bir anda Osmanlının kuruluşuna nasıl atlanmıştı, aradaki onca yüzyıl, üstelik Selçuklunun Başkentinde neden pas geçilmişti, neden yoktu diye çok soruldu, cevap alınamadı.
Cevaplardan bir tanesi Selçukludan önce Ahlat’a nasıl gidildi, Selçuklu Otağı orada, Konya’dan önce nasıl kuruldu cevaplarında saklı olabilir mi?
Selçuklu Otağı Ahlat’tan geldikten sonra, bakalım ne diyecek?
OTAĞ AHLATA YAKIŞIRDA, KONYA’YA YAKIŞMAZ MI?
Canım çadır değil mi, otağ değil mi, bundan sonra Konya’ya da kurarız bir otağ, olur biter, istediğiniz otağ olsun diyenler olabilir mi bilemiyorum.
Otağın önce Konya’da kurulup ondan sonra Ahlat’a gitmesi mi daha doğruydu, yoksa Ahlat’ta kurduk, kalktık Konya’ya getirdik kısmı mı?
Öyle veya böyle artık elimizde bir Selçuklu Otağı var.
Selçuklu Otağını bu şehirde öncelikle Alaeddin Tepesinde görmek dileğimizdir.
Çünkü, Konya olarak, Selçuklu Otağı Ahlat’a yakışırda, Konya’ya yakışmaz mı diye düşünüyoruz.