Her şeyin hızla tüketildiği, ihtiyaç olduğuna inanılan veya sanılan pek çok metaadan çabuk bıkılıp unutulduğu bir çağda yaşıyoruz. Böyle bir ortamda kişinin merakını celbetmeyen ya da bu merakı ayakta tutamayan metinlerin de kaybolup gittiğini görüyoruz. Dolayısıyla meramın kısa ve etkili anlatılmasının büyük önem kazandığı bir edebi ortamda yaşamaktayız. Evet, sözü öyküye getirmek istiyorum.
Geleneksel öykü anlayışının hızla terk edildiği, yeni anlatım şekilleri ve tekniklerinin denendiği bir dönem yaşıyoruz. Yukarıda bahsettiğim tüketim keşmekeşine iştirak edenlerden bazıları da edebiyata gönül verenler.
Başta şiir olmak üzere pek çok edebi türde ilginin azalmasına karşılık öykü kitaplarının satışları hızla artmakta, birçok dergi maalesef ardı ardına kapanırken öykü merkezli dergilerin sayısı hızla artmakta. Bu anlamlı gelişimde şüphesiz Necip Tosun, Cemal Şakar, Hüseyin Su, Necati Mert, Mehmet Narlı, Mehmet Kahraman gibi isimlerin katkıları ön plana çıkıyor. Öykümüzün önemli isimlerinden bazıları da şehrimizde yaşıyor: Mehmet Kahraman, Ahmet Melih Karauğuz gibi. Necip Tosun’un yukarıda saydığımız isimlerden farklı yönü öykü türünün kuramsal yönü üzerine yazılar da kaleme alması. Günümüz Öyküsü ve Öykümüzün Kırk Kapısı başta olmak üzere adeta bir öykü tarihçesi ortaya koyan Tosun, birçok dergideki yazılarında öyküye, gelişim çizgisine, nasıl değerlendirilmesi gerektiğine kafa yoran bir imza. Günümüz Öyküsü adlı Dadalus’tan çıkan kitabı özellikle anmamız gereken bir kitap. İdeolojik ayrıma girmeden, metin odaklı tespitlerde bulunan Tosun, oldukça verimli bir yazar, öykümüze yön veren eleştirmenlerden aynı zamanda.
Bu minvalde Cemal Şakar da Kırk Soruda Türk Öyküsü adlı kitabıyla öykü severleri selamlıyor. Şakar, kuramsal yazılara Necip Tosun kadar ağırlık vermese de öykü dergilerinde bu tarzda makaleler kaleme alıyor, dergilere danışmanlık yapıyor.
Elbette ki öykümüzü bir köşe yazısıyla uzun uzadıya değerlendirmenin imkanı yok. Biz, Konya’da yaşayan, son dönem öykücülüğümüzün yüz aklarından bir isimle Mehmet Kahraman ile yazımızı hitama erdirelim. Kahraman; öyküye gönül vermiş, öykü camiasında sözü geçen, ağırlığı olan, pek çok süreli yayındaki yazılarıyla da üretken bir kimlik taşıyan, öykülerinde hayatın içinden, gerçekçi tipleri sade ve ruha dokunan bir üslupla veren bir öykücümüz. Hece Yayınları arasında çıkan son kitabı ‘Babamı Öldüren Şeyler’; özellikle baba figürünü merkeze alan, gündelik hayatta hepimizin karşısına çıkabilecek durumlarla ilgili akıcı bir eser. Babamı Öldüren Şeyler’i gündeme alan ,değerlendiren çalışmalar dergilerde yayımlanmaya devam ediyor. Son olarak şunu da ifade etmemiz gerekir ki, bu kıymetli öykücümüz, öykü mekanlarına Konya sokaklarını da taşıyarak şehrimizi gündemde tutan kalemlerimizden...