Öyle bir vefa borcumuz var ki!

Erol Sunat

Öyle bir vefa borcumuz kaldı ki ödenmeyen, bu borçla ilgili bir şey yapma adına henüz somut adımlar atamadık.

Bu mesele çıkmaz sokaklara girdi!

Duvarlara çarptı!

Bu borç kültürümüze…

Şehrimizin kültürünü ayakta tutan, yaşatan, tanıtan insanlarımıza…

Borcumuz borç amma bu vefa borcundan kapak kaldırmaya niyetimiz yok!

Bu vefa borcu şehre kapak oldu, duyan yok, aldıran yok, neydi o diyen yok!

Lakin; Şehrin önde gelenlerinin, kültür üzerine söz söyleyenlerinin borç hanesine yazıldı!

Maddi değil, manevi bir borç olarak…

Manevi borç ne mi?

Her iki dünyada da kapanmayan, kapatılamayan borç!

Bugün Ağustos ayının son günü…Bir sonra ki gün Eylül ayı başlayacak. 2022’nin veda etmesine kaldı üç ay… Günler geçiyor, aylar geçiyor, hatta yıllar!

Mevsimlere dokunmadık bile…

Onlar baharı görmeden yaz geldi geçti dercesine garip mi garip bir havadalar!

Elimizde kültür gibi güzelim bir alan var! Bununla ilgili kurumlarımız var!

Kolay bir şekilde çözümlenir diye beklediğimiz, günleri günlere eklediğimiz konularımız var!

En kolay dediğimiz, en zor, hatta aşılmaz, yanına varılmaz, yaklaşılmaz, gündeme gelmez, getirilmez konular olarak karşımızda…Hem de yıllardır.

Bu konu “Konya Sanatçısı” meselesi…

Konya sanatçısına vefa, şehre renk katacak! Şehri bir araya getirecek! Yarım elma gönül alma babından gönüller yapacak! Şehrin sanatına, sanatçısına, yazarına, müzisyenine ilham olacak, yeni kapılar açacak, unutulmadıklarını, unutulmayacaklarını onlara hatırlatacak!

*****

“Konya Sanatçısı” vefa demek!

Şehrin kültürünün yüzünü güldürmek demek!

Aşkın kapısının ardına kadar açılması demek!

Bu konuyu defalarca dile getirenlerden biriyim.

Bugüne kadar yazdıklarım neredeyse bir kitap oldu olacak!

Konya’nın sanatına, kültürüne hizmet etmiş, halen eden, halen bu işlerle iştigal eden insanlara olan vefa borcumuzu ödeme konusunda anlaşılmaz tereddütler yaşıyoruz!

Vefa şehrinde, vefa aramak kadar yanlış ve anlamsız bir şey olmasa gerek!

Konyalı, şimdi aramızda olmayan, rahmeti rahmana kavuşmuş sanatçıları için, “Konya Sanatçısı” demişti. Bendenizde bu güzel yakıştırmayı Konyalıdan dinledim.

Sazım olsa, vururdum sazın teline, söylerdim ne gelirse gönlümden dilime…Bizim de acizane bir kalemimiz var dedik, bir de bize ayrılan köşelerimiz! Gönlümüzden kaleme aksedenleri, satır-satır, yazdık o köşelere…

Bir gören olur!

Bir okuyan olur!

Bir duyan olur!

Dikkat çeker de, büyüklerimize bir ileten olur diye düşündük!

Yanlış düşünmüşüz demek ki…

*****

Kaç yıl geçti aradan?

Kaç ay?

Kaç gün?

Önceliği almayan kalmadı!

Konya sanatçısı meselesine sıra gelmedi!

Sanatçı narin insandır!

Kibar insandır!

Kırılgan insandır!

Duygusal insandır!

Onlar ki, bu şehrin sanatına, kültürüne, müziğine o kadar çok dokundular ki…

Bir ne yaptık?

Onların meselelerine dokunmamaya yemin ettik adeta!

Çok mu zordu, “Konya Sanatçısı” diye bir paye vermek!

Bir gün tertip etmek!

Birer plaket verip gönüllerini almak!

Çok mu zordu? Zorsa kime zor, niye zor, neden zor, niçin zor?

*****

Konya kültürü zengin bir şehir!

Konya’nın şairleri var!

Konya’nın yazarları var, çizerleri var!

Konya’nın şairi, Konya’nın yazarı, Konya’nın sanatçısı denildiğinde Konya değil kaybetmek, yücelir, kanatlanır, gönüllere dokunur, sebep olana dualar yağar gözyaşlarıyla birlikte…

İnanın bu kadar zor değildi, kültüre eğilmek, sanata, sanatçıya kollarını açmak!

Ancak selamünaleyküm diyen olmadı!

Olduysa da duyulmadı, esamisi okunmadı!

Belki de aralara kaynadı!

En son kara çalı misali Pandemi girdi!

Pandemi bitti!

Sanat ve sanatçıyı düşünmek nerelere gitti?

Ne gitmesi, giden falan yok denebilir denmesine de…

Bu işe bakanlar, kültüre, sanata ve sanatçıya küs mü?

Olur mu öyle şey deniyorsa...

Verin o zaman şu insanların hakkı olan payeyi…

Alın artık şu insanların gönlünü…

Payitaht kültüründe unutmak diye, unuttuk diye bir şey yok!

Pas geçmek yok!

Ötelemek yok!

Unutmayın ki, kim ne ederse kendine eder!

Gün olur, devran döner, pas geçeni pas geçerler! Öteleyenleri ötelerler! Unutanı unuturlar!

*****

Sırada o var, bu var, şu var, şimdi sırası değil, yeri değil, zamanı değil, şundan sonra, bundan sonra dedik durduk!

Kültürle ilgili kurumlarımız da, dairelerimizde ve sivil toplum kuruluşlarımız da “-ecek” ve “-acak” diye biten bir dünya kelime ile cümleler kurduk!

Hâlâ neyi anlayamadık biliyor musunuz?

Kültüre olan, sanata olan, sanatçımıza olan vefa borcumuzu ödemenin ne olduğunu!

Bu kadim Başkent’te vefa borcunu ödemek; Köprülü kavşak yapmak kadar önemli…Prestijli yollar yapmak kadar önemli...Alt geçit-üst geçit yapmak kadar önemli…Pazar yeri yapmak kadar önemli…Park-bahçe yapmak kadar önemli!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.