Karakış bir uçtan bir uca geldi. Kar yağışları devam. Yollar kapalı. Soğuk var, ıslık çalan rüzgarlar var, ayaz var. Buz var, yollar güvenli değil!
Barajlar imdat sinyalleri gönderiyordu. Tek bir damla yağış yoktu. Yağmur dualarına çıktı, birçok şehir. Önce yağmur, sonra ülkemizin tamamında kendini gösteren ve hissettiren kar yağışları…
Şehir merkezlerinde yarım metreye ulaştı.
Su, su diye feryat eden, barajlar, göletler, kendine geldi!
Kendini toparladı.
Yüzleri güldü, ferahladı!
Bu gidişle su açısından bahara zor çıkarız diyen ifadeler değişti. 2022 yılının Ocak ayında yaşadığımız kar manzaralarıyla, yağışlarla teselli oldu, cümle efkar basan gönül.
Lakin kış şartlarının ağırlaştığında yine bildiğimiz, ara-ara unuttuğumuz söylemler döndü dolaştı, temcit pilavı misali geldi kondu önümüze…
Ne mi oldu?
O bildiğimiz, artık yapılmasın, vazgeçilsin dediğimiz, bir yerde hep aynı nakarat demekten yorulduğumuz bir söylem yine arzı endam etti!
Ne miydi o söylem? Hazırlıksız yakalandık!
Ne oldu da böyle oldu?
Öyle oldu, böyle oldu, şöyle oldu, velhasıl yine olan oldu! Olan yine bize oldu.
Biz kim miyiz?
Asgari ücretli, dar gelirli, işsiz, iş arayan, iş bekleyen, atanamayan, emekli, çiftçi-köylü, fakir-fukara, garip guraba! Doları, yastık altında parası olmayan, evi kira, borcu-harcı her daim bir sonraki aylara devreden, yüzü gülmeyen, güldürülmeyen milyonlarca insan!
*****
Madden ve manen oldukça sıkıntılı aylar ve yıllar geçiriyoruz. 2022 nefes alamadığımız, oh bile diyemediğimiz, zamlarla kuşatılmış bir halde kıpırdayamadığımız yeni bir yıl olarak başladı.
Her anlamda;
Yolda kaldık!
Darda kaldık!
Zorda kaldık!
Mahsur kaldık!
Yalnız kaldık!
Türlü türlü düşüncelere daldık!
Niye böyle, neden böyle, niçin böyle dedik durduk!
Yetmedi siyaset, soğuk ve dondurucu kışın içine balıklama daldı!
Etki, tepki, yetki karıştı gitti!
Hava zaten soğuktu, daha da soğudu!
Hava buz, sözler buz, ortam buz!
Öyle oldu, böyle oldu olan oldu, herkes sıyrıldı çıktı bir kenara.
Olan yine bize oldu.
*****
Kış fakire-fukaraya iyi gelen bir mevsim değil. Fakir; Uludağ’da, Kartalkaya’da, Erciyes’te, Palandöken’de kış keyfi yapacak değil ya! Neredeyse yüzde yetmişimize oldukça ağır gelen bir mevsim!
Son doğalgaz ve elektrik zamlarından sonra işin matematiği değişti.
Zaten matematiğimiz zayıf. Topladık, çıkardık, düşündük kaldık, bu hesabın içinden yine çıkamadık!
Çarpma deyince hiçbir şey bizi elektrik gibi çapmadı diyeceğimiz günler çok uzak değil. Bazılarımız demeye başladı, diğerlerimiz ne kadar çarpıldık diye Şubat ayını bekliyor.
Ne mi yapacağız?
Faturaları alt alta topladıktan sonra, cebimizdeki para miktarından çıkaracağız!
Ne mi olacak?
Cepteki ve cüzdandaki para, elektrik ve doğalgaz ikilisine yetmeyecek!
Faturalar ödenemeyecek!
Ödenemeyince, elektrik kesilecek, doğalgaz kesilecek!
Ya bu ödenemeyen borçlar ötelenecek, yazdan itibaren taksitli bir şekilde geri ödenecek, ya da açma-kapama cezaları da eklenerek işler daha da büyüyecek!
Öyle oldu, böyle oldu, maaş yetmedi, enflasyon maaş ve ücretlerin canına okudu denecek. Bize yine bir türlü ödeyemediğimiz, altından kalkamadığımız bir yığın borç kalacak!
Var mı bir dalımız tutunacak?
*****
Kar şehirlerimizi ve ülkemizi teslim aldı diyor haberler! Ulaşım diye bir şey kalmadı. şehirleri birbirine bağlayan yollar kapandı.
Bu kapanma ulaşımı etkiledi kadar Pazar ve market fiyatlarını da etkiledi. Daha da etkileyecek!
Bu etkileşim alışık olduğumuz bir şeyi yani zammı çağrıştıracak.
İstanbul gibi büyük şehirlerimizde fiyatlar çoktan şaha kalkmış durumda…
Kar kalkıncaya , buzlar eriyinceye, pazarlar tekrar tam anlamıyla kurulabilir hale gelinceye kadar zamlar hız kesmeyecek.
Kardan önce ne biliyorsanız, çarpın ikiyle, çarpın üçle…
Pazarlar açılamadı, üreticiden tüketiciye uzanan yollarda engel üstüne engel…
Ne yapsın mutfak?
Ne yapsın tencere?
Ne yapsın tava?
Başını hangi taşlara çarpsın cepler ve cüzdanlar?
Ne mi oldu?
Öyle oldu, böyle oldu, olan oldu, olan yine bize oldu!
*****
Olan yine kime oldu diye sora-sora bir hal olduk.
Onca sıkıntı ve üzüntüden sonra, kış mevsimi de kolay geçecek gibi görünmüyor. En büyük sıkıntıyı kim mi çekiyor?
Vatandaş!
Yani bizim insanımız! Siz-biz, hepimiz!
Kimse sormuyor ne haldeyiz? Kış olurda insanlar darda kalmaz mı?
Bari onca zammın arasında, faturanın arasında, imdat arayışının arasında, elinden tutmaya geldim de!
Ben geldim de, ben!
Tut elimi de!
Senin derdin benim derdim de!
Öyle oldu, böyle oldu!
Olan kime oldu?
Sana-bana, yani vatandaşa!
Yollarda saatlerce bekleyen o…Aç kalan o…Soğuktan donan o…
Bu soğuk, bu kar, bu karakış sadece sorumlu olanları değil, hepimizi bir daha imtihan ediyor!
Anlaşılan o ki, kimsenin bu imtihanı geçmek gibi bir derdi yok!