Girdiği her seçimi kaybeden bir zihniyet var ülkemizde. Seçim kaybetmekte uzman olmaya uzman. Ama bir uzmanlık alanı daha var: Seçim sonuçlarına şaibe karıştırmak. Bu konuda seçmenine "Aslında biz seçimi kazanmıştık ama sahte oy kullanıldı... Mühürsüz zarf ve oy pusulası kullanıldı... Seçim sandığında bizim müşahidimiz ve görevlimiz yoktu... Seçimi biz kazanmamıza rağmen sonradan değiştirildi..." mesajı vermek istiyor. Yani başarısızlığına kılıf hazırlayarak seçmeninin kızgınlığını kazanana kanalize etmeye çalışıyor. Bunu bir seçim değil, her seçim böyle yapıyor.
Adı geçen zihniyet, bu seçim işi daha sıkı tutuyor. Bu sefer işe seçim öncesinden başladı: "Sahte seçmen kaydediliyor, 165 yaşında bile seçmen kaydetmişler... Suriyelilere oy kullandıracaklar... Mükerrer seçmen kaydı var... Seçimin güvenilirliği yok... Güvenmiyoruz" gibi.
Anadolu'da yenile yenile güreşe doymayan ve hep kaybeden ama kaybederken sesi gür çıkan, ortalığı velveleye veren kişiler için halk dilinde zırlamak kelimesi kullanılır. TDK bu kelime yerine zırıldamak kelimesini kullanmayı tercih eder ve "Sürekli bir şekilde söylenerek hoşnutsuzluğunu belirtmek... Durmadan ağlamak... Kendi kendine söylenmek" anlamlarını verir sözlüğünde. Bu zihniyetin yaptığı da bundan ibarettir. Hep itiraz, ağlama, sızlanma, şikayet, mazeret, gerekçe, savunma... Minareyi çalmış, durmadan kılıf uyduruyor maşallah!
Bu ülkede seçimlerin ne şekil yapıldığını bilmek için illa siyaset yapmak gerekmez. Oy vermek için sandığa giden seçmen olmak bile yeterli. Çünkü seçimlerin ne derece ciddi bir ortamda yapıldığını seçmen de görür, en az beş kişiden oluşan sandık başında görevli olanlar da.
Şimdiki tartışma seçmen listeleri üzerinden yapılıyor. Yapılan tartışma ve ithamlar üzerine YSK, açıklama üstüne açıklama yapıyor. Ama yeterli görülmüyor. Çünkü bir güvensizlik hakim. Halbuki seçmen listelerine bir göz atıldığında seçim kurullarının liste hazırlamada ne kadar özen gösterdiklerini anlar. Hangi sandıkta kaç seçmen var, TC no ve adresiyle birlikte kayıtlı. Hatta bazı seçmenin karşısında "Falan sandıkta görevli olduğu için bu sandıkta oy kullanamaz" notunu bile düşmüş. Seçmen listelerinde bazen teknik hatalar olmuyor mu? Pekala olabiliyor. Mesela 165 yaşında biri seçmen listesine kaydedilmiş. Bu ülkede 165 yaşına kadar yaşayan birini bugüne kadar gördünüz mü siz? Kişinin ölümü, ailesi tarafından nüfusa bildirilmemiş, bildirilmeyince kayıtlara göre kişi hala yaşar görünür, haliyle de seçmen kütüğünde de yer alır. Sahtekarlık yapacak olan, herhalde 165 yaşında birini kütükte göstermez. Bunun yerine makul bir yaşı kütüğe kaydettirir. Bunun bariz bir hata olduğunu bilmemek için birinin aklından zoru olması veya öküz altında buzağı arayan biri olması ya da sazan gibi atlayan biri olması lazım. Niyet halis olmayınca veya kişinin kendisi nasılsa karşı tarafı öyle görüyor. Bunun açıklaması bu.
Vatandaşın tek umudu siyaset, bu şekilde ayaklar altına alınıyor. Milletin kafasına şüphe tohumları ekiliyor. Paranoyak bir hal aldı bu durum. Birbirimize, kurumlarımıza güvensizliğimiz tavan yapmış durumda. Merak ediyorum güvenmediğimiz seçime niçin giriyoruz? Haydi kurumların başını tutanlar taraflı diyelim. Bir zihniyet kendi sandık görevlisine, sandığın başındaki müşahidine de mi güvenmez? Herkesin gözü önünde yapılan bir seçim sandığında sayım-döküm ve ıslak imzalı tutanağa da güvenmiyor. İnsaf yahu! Hastalık bu. Maalesef bunun tedavisi de yok. Eğer istedikleri açık oy, gizli tasnif ise sadece böyle bir seçim sonucunu güvenli buluyorlarsa çok beklerler. Çünkü o seçimin altından çok sular aktı.