Biz, millet olarak kimsenin tavuğuna “kışt” demiyoruz. Bizim, herkesin iyiliğini isteyen bir inanç yapımız vardır. Bu sebeple kötülük düşünmeyen bir toplumuz biz. Çünkü hep kötülük düşünmenin, hiç iyilik düşünmemenin şeytana has bir özellik olduğuna inanıyoruz. Ama herkes bizim gibi değildir. Sürekli fitne - fücur düşünen, kötülük planlayan, -içindeki iyiler hariç- şeytanla yatıp, şeytanla kalkan toplumlar da vardır. Bunlara karşı bizim yegâne koruyucumuz Yüce Allah’tır. “Allah, tuzak kuranların (Tuzakları boşa çıkaranların) en hayırlısıdır” (Ali İmran 54, Enfal 30).
Türklerde lidere bağlılık vardır. Lider etrafında oluşan bu birlik- beraberlik sayesinde Türkler, tarih boyunca büyük devletler kurmuş, hep ayakta kalmışlardır. İslam’da da lidere bağlılık emredilmektedir. Peygamberimizin buna dair çok sayıda hadis-i şerifleri ve uygulamaları mevcuttur. Bizim, liderlerimiz etrafında oluşturduğumuz bu sevgi, saygı, birlik ve beraberlikten hiç hoşlanmayan ülkeler de hep olmuştur. Bunlar, sürekli bu birliği bozmaya çalışmışlardır. Örneğin Osmanlının dağılma sebeplerinden en önemlisi bence budur. Merhum Menderesin kolayca idam edilebilmesi de bu yüzdendir.
Günümüzde ise lider aleyhine düşman çoğaltarak yapılan bölücülük şekli; algı yönetimi, toplum mühendisliği, medya, PDY, yasa dışı dinleme ve izlemeler, bu yolla kara propaganda vs. gibi yeni yeni yollarla da desteklenmektedir. Bu bela sadece bizim içimizde değildir. Şeytanı düşman bilen bütün İslam ülkelerinde bu türden gizli bir yabancı eli ve fitnesi vardır. Bu fitneyle mücadele, Müslümanların şeytanla imtihanından bir bölümdür. Bu gün bu fitnenin bizdeki adı: “Erdoğan Düşmanlığıdır.”
Kılavuzu Şeytan olanların bu tür tuzak ve oyunlarına karşı uyanık olduğumuz dönemlerde, yönetime olan güven artmıştır. Böylece ülkede huzur, güven ve istikrar ortamı meydana gelince, milletimiz bariz bir şekilde ileri gitmiştir. Ancak düşmanlık derecesine varan lider karşıtlığı da, insanlık tarihi kadar eskidir. Onun için bu tür fitneler kaşımaya çok elverişlidir. Bunun, liderdeki dürüstlük, asalet, bilgelik, yetenek, sadakat gibi iyi vasıfların güçlü veya zayıf olmasıyla da bir ilgisi yoktur. İlgisi olsaydı gelmiş ve gelecek bütün liderlerin en iyisi olan Peygamberimizin (S.A.V.) hiç düşmanı olmaması gerekirdi.
Lider düşmanlığı yaratma işi çok sinsi bir fitne çeşididir. Önemli bir düzeyde değilmiş gibi görünür ama düğmeye basıldığında -15 Temmuz’da olduğu gibi- buz dağının su altındaki yanı ortaya çıkar. Libya halkı içinde, kendi lideri Kaddafi’ye, onu linç edecek kadar düşman edilmiş, bu kadar çok insan olduğunu önceden kim tahmin edebilirdi? Evet, Kaddafi bir diktatördü, diktatörlük de devrini çoktan tamamlamış bir yönetim şekliydi. Ama Kaddafi’den sonraki Libya’nın acıklı hali de maalesef ortadadır. Libya’yı bu hale getirenlerin asıl amaçlarının Libya’ya iyilik yapmak olmadığı, şimdi açıkça görünüyor.
Aynı şeyi Irak halkı ve Saddam için de söyleyebiliriz. ABD Askerleri girdiğinde Saddam’ın askerleri ülkelerini doğru düzgün savunmadılar bile. İçten içe, önceden akılları çelindi ve Bush’u Saddam’a tercih ettiler. Amerika’nın, Irak halkını diktatörlük rejiminden ve Saddam’dan kurtarıp, Irak’a modern bir demokrasi falan getireceğini umuyorlardı her halde. Ama ilerleyen zamanda Saddam yönetimini bile arayan bir Irak halkı gördüler. Şeytanın ana karargâhının Amerika’da olduğunu ve ondan iyilik gelmeyeceğini düşünemediler. Baksanıza, “FETÖ” yönetimi bile oradadır ve ona toz kondurulmuyor.
Suriye’de, Yemen’de, Afganistan’da, Mısır’da, ve zor durumdaki diğer İslam Ülkelerinde de durum farklı değildir. Suriye’yi sözde o diktatörden kurtarmak amacıyla düğmeye basıldı. Ama sonunda, o zalim diktatörün yönetimini bile arayacak hale, Suriye halkı da geldi. Çünkü iki ateş arasında kalan halk Esat’tan kaçarken, yolun diğer ucundaki şeytanın eline düştü. Şeytansa çok daha zalim bir düşmandır. (Bakara: 168, Fâtır: 6, Yasin: 60…) Bu oyunun bize oynanan en sinsi versiyonunu Allah’ın izniyle milletimiz 15 Temmuzda bozmuştur. Çanakkale’de, İstiklal Savaşında ve daha nice zamanlarda da bozmuştu. Ama şeytan hiç utanmıyor, hiç usanmıyor. Onun işi bu. Üzerimizde oynanan oyunların aslı ve amacı hep aynıdır. Şeytanlaşmış insanların tarih boyunca oynadıkları bu kirli oyunları artık çoğumuz biliyoruz. Bunlar bize çok şey anlatmalıdır. Yeni 15 Temmuzlara biz sürekli hazır olmalıyız, oyuna gelmeyelim. Allah’a emanet olunuz.