Pandemi Pazartesileri papatya falı gibi.
Bu papatya falı, Pazartesi günü değil, dün yani Pazar günü bakılan bir falmış gibi karşılık buldu.
Nasıl mı?
Papatya falına, seviyor, sevmiyor diye bakılır ya…Öyle bir ikileme düştü insanlar!
Psikolojisi bozuk, şakülü kaymış, şirazeden çıkmış, hayal kırıklığının daniskasını yaşamış insanlar ne desinler?
Dediler ki;
Seviyor çıkanlar bugün açık, sevmiyor çıkanlar ise 1 Haziran’a tehirli…
İnsanlar daha başka nasıl anlatacaklardı ki bu durumu?
Ne diyordu, Orhan Gencebay, “ Kaderimin Oyunu” şarkısında;
“Ne sevenim var, ne soranım var / Öyle yalnızım ki / Çilesiz günüm yok, dert ararsan çok / Öyle dertliyim ki”
Papatya falında, bize “sevmiyor” çıktı diyenlerin hali, bu hüzünlü şarkının dizeleri gibi.
Durumunu papatya falına benzeten sektörler, bizim bahtımıza, bizim şansımıza sevmiyor çıktı demeye başladılar.
Böyle durumlarda, “fal başka, hâl başka” demek mümkün değil.
Aylardan beri insanların içinde bulunduğu psikolojiyi anlayan da olmadı, dinleyen de…
Ekmek tekneleri, borçlarını harçlarını kapatmak adına rötar yapmaya, hareketini tehir etmeye devam ediyor.
Normalleşme terazisinin, seviyor, sevmiyor denen kefelerinin tam olarak hangisinde yer aldıklarını anlayamadıklarını söyleyenlerde, kendilerince bir cevap arıyorlar!
*****
Pazartesi günleri oldum olası ilginç bir gün.
Kimi için en sevilen gün.
Kimi için hüsran günü.
Kimi için gergin mi gergin bir gün,
Kimi için sürprizlerle dolu.
Kimi için heyecan ve mutluluk veren bir günün adı.
Kimi için atlatılması çok zor saatlerin yaşandığı bir gün
Bir zamanlar, kiminin tayini Pazartesi günü çıkar,
Kimini Amiri, illaki Pazartesi günü haşlardı!
Ve insanlar böyle bir güne türlü düşünceler içerisinde başlardı.
Hem haftanın ilk günü, hem de en netameli gün Pazartesi!
Tam kapanma sonrasında, yeni bir Pazartesi’ye daha başlarken, kimimiz, bundan sonra ne olur, neler olur diye tedirgin, endişeli, hatta biraz karamsar, kimimiz yine moralsiz, kimimiz yine beklemede, kimimiz gitsin artık şu virüs belası başımızdan lafını dilinden düşürmüyor.
*****
Tam kapanmanın sonlarına doğu yaklaşılırken herkeste gergin bir bekleyiş vardı. 17 Mayıs Pazartesi günü ne olacaktı?
Bunun cevabını dün sabah yayınlanan konu ile ilgili bir genelge verdi.
Sevinen oldu, daha önce açıklanamaz mıydı diyen oldu.
Bizim ne suçumuz, ne günahımız var, aylardan beri en fazla biz mağduruz diyen oldu!
1 Haziran 2021 Salı gününe kadar beklemede kalacak olanlar, ümitle bekledikleri Pazartesi gününü, Pazar günü aldıkları haber sonrasında yine üzüntüyle ve hayal kırıklığıyla karşıladılar.
17 Haziran Pazartesi üzerine kurmuş oldukları açılma ve işe başlama hayalleri tekrar rötar yaptı.
Pazartesi dükkanlarını açacak olanlar, keşke bu genelge, Cumartesi sabahı yayınlansaydı demekten kendilerini alamadılar.
Zaten oldum olası Pazartesi günlerini sevmem, sevemedim diyenler kendilerinde bir kez daha haklı çıktılar. Ve bu haklı çıkmak onları hiç memnun etmedi.
Pazartesi sendromunu bilirsiniz.
Stresini de…
Bayramdan sonra diye hayal kuranların bir kısmı hayallerine zor da olsa kavuşurken, bir kısım insanımız ve esnafımız hayallerini Haziran başına erteledi.
*****
Her iki aşısını yaptırdığı halde, bu yasaklar neden hep bana diye soran, sorduğu sorulara cevap alamayan 65 yaş ve üstü insanımız, 1 Haziran’a kadar devam edecek olan süreçte rahatladı. En nihayetinde sesimizi duyan olmuş dedi.
Aşı yaptırmamakta inat eden, 65 yaş ve üstüne ise hafta içi saa4 10.00 ile14.00 arası dışarı çıkma serbest.
Hazırlık yapması gereken esnaf her tarafın kapalı olduğu Pazar günü dükkan açacak malzeme teminini nasıl halledeceği konusunu çözümleyemediği gibi, içinde bulunduğu belirsizlikten de kurtulamadı.
Son yılların en zor geçecek Pazartesi günü.
Hani iki ayağı bir papuca girmek derler ya…
Esnafın durumu aynen öyle…
Açılanı var, açılmayanı var.
Özellikle kahvehane, kıraathane ve kafeler 1 Haziran’a kadar faaliyetlerine geçici olarak ara verilmesine devam edecekler.
Yalnızca, çay ocakları masa, sandalye ve taburelerini kaldırmak ve sadece esnafa servis yapmak kaydıyla faaliyetlerine devam edebilecekler.
Kademeli normalleşme bugün başlıyor! Sancılı ve sıkıntılı bir süreç bekliyor sektörleri…
*****
Pazartesi kritik tarihti, kritik eşikti.
Pazartesi kritikti de, insanların durumu kritik değil miydi?
Bazı esnafımız için Mayıs ayı da kapalı. Haziran’a kadar bekleyecekler!
Nasıl mı bekleyecekler?
Ne siz sorun, ne biz söyleyelim!
Çünkü onlar için;
Ne kadar aksilik, ne kadar olumsuzluk, ne kadar açmaz varsa el ele verip halay çekecekler Pazartesi günü!
Bazı sektörlerde, insanların sıkıntıları devam ediyor. Yılın ikinci yarısında ne olur, yılın ikinci yarısı nasıl başlar, ne getirir, ne götürür şimdilik kaydıyla bilen yok!
*****
İnsanlar arpacı kumrusuna döndü.
Düşündü kaldı, dalıp-dalıp gitti, hayallerini, ümitlerini Pazartesi’ye bağladı!
O ümitlerin bir kısmı dün çözüldü, bir kısmı 1 Haziran’a kaldı.
Pazartesi, adeta Pazartesi değil, çok bilinmeyenli denkleme dönmüştü.
Çözülebilme ihtimali sıfıra yakın olan havuz problemi gibi şey olup çıkmıştı.
Hani, en zorundan işin içinden çıkılamayanından derler ya, aynen öyle…
Neyse ki, çözüldü gitti…
Malum Matematikle aramız kendimizi bildik bileli limoni! İyi olsaydı bile ihtimal dahilinde değildi, çözebilmemiz Pazartesi’yi?
Pazartesi belirsizliğin adı gibiydi! Pazartesi, değişik bir karamsarlıktı.
Dün itibarıyla, bazı sektörleri için umudun adı oldu.
Umutlarını Haziran başına erteleyenler ne mi dediler?
Tam kapanma diye 17 gün bekle, günü güne ekle, Pazartesi’ne kavuşmaya saatler kalsın, tekrar rötar, tekrar erteleme, tekrar bekleme…
Hoş geldin Pazartesi…Hoş geldin bayram sonu…Fal bu, hâl bu, ahvâl bu…