Şehvet; para, mal, mülk, makam, şöhret ve karşı cinse duyulan aşırı arzu ve düşkünlük olarak açıklanmaktadır.
Yani, meşru sınırlar içinde kalamayıp nefsin etki ve yönlendirmesiyle meşru sınırların dışına çıkmanın genel adı şehvettir.
Bu yazımda ağırlıklı olarak paranın karşı cinse duyulan aşırı isteğin gerçekleşmesindeki rolü üzerinde durmaya çalışacağım.
İnsanı kötülüğe yönlendiren nefsin kullandığı en önemli araçlardan biri hatta en önemlisi paradır.
Maalesef, insan parayı kazanırken de kullanırken de şeri şartların sınırlarına riayet etmede zafiyet göstermektedir.
Bu zafiyetin kişiye günah olarak dönmesinin önüne geçmek için nefsin terbiye ve tezkiyesi şart olup nefsin terbiye ve tezkiyesi de çok kolay değildir!
Öyle olunca Müslüman olan herkes şehvet temelli işlenme ihtimali yüksek günahlara düşmemek için azami titizlik göstermeli ve dinimiz İslam’ın koyduğu sınırların dışına çıkmamaya azami derecede dikkat etmelidir.
Çünkü, her günahın bir cezası olup ahiretteki karşılığı cehennemdir.
Üzülerek ifade etmeliyim ki, her geçen gün ülkemizde şehvet temelli büyük günahların işlenme oranı tahminimiz çok üzerinde artmaktadır.
Hatta meşrulaştığı gibi alenileşmiştir de. En tehlikeli olanı da burasıdır!
Bu yazıyı yazmamın temel amacı da bu durumun tehlikelerine dikkat çekerek ülkemin Müslümanlarına faydalı olabilmektir.
Maalesef, toplumu iyiye, doğruya yönlendirmesi gereken görsel ve yazılı medya her türlü ahlaksızlığın artmasına çanak tutmaktadır.
Bu durum toplumun ahlakı değerlerini alt üst ettiği gibi günah sevap algılarını da değiştirmiştir.
Başkalarının hak ve hukukuna girmeden para kazanmakta bir sorun olmamakla birlikte;
‘Haram helal ver Allah’ım garip kulun yer Allah’ım,
Devletin malı deniz yemeyen keriz,
Üzümünü ye bağını sorma’
gibi söz ve anlayışlar yanlış olup kaynağı haram olan kazançlar harcanırken şehvet kaynaklı günahlara özellikle de zinaya kapı açmaktadır.
Şöyle çevrenize ve medyaya bir bakınız.
Meşru sınırlara bakılmaksızın her türlü yalan dolan, alavere dalavereyle paralar kazanılmaktadır.
Bugün koca ve karıların ağırlıklı olarak da kocaların eşlerini aldattıkları, bu durumun birçok ailenin parçalanmasına yol açtığına tanık olmaktayız.
Müslüman olmayanlara bir sözüm yok; ancak, adam Müslümanım diyor işyerinde erkeğin yapabileceği işlerde kadın ve kız çalıştırıyor.
Ya arkadaş soruyorum:
-Sekreterliği erkek yapamaz mı?
Bal gibi yapar hem de daha iyi yapar!
Sadece özel şirketlerde değil; devlet kurumlarında da bu geçerlidir. Sanki sekreterlik bayan mesleği gibi.
Yanlış anlaşılmış sadece sekreterlikte değil, tüm meslekler için geçerlidir.
Çok fazla ayrıntıya girmeden mesajımın anlaşıldığını düşünüyorum.
Bu durum dinimiz açısından büyük günah olan zinaya sebebiyet verdiği gibi ailelerin parçalanmasına da yol açmaktadır.
Ben onu bunu bilmem kardeşim; Müslümanım diyorsan ve gerçekten Müslümansan Allah(c.c.) ve Resulü(s.a.v.)’in koyduğu kurallara hassasiyet göstereceksin!
Yüce Rabb’imiz, İsra Suresi 32. Ayette “Zinaya da yaklaşmayın; çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.”,
Peygamber Efendimiz(s.a.v.) “Bir kadınla bir erkek bir yerde baş başa kaldıklarında üçüncüsü şeytandır.” (İbn-i Hanbel, Müsned) buyurmaktadır.
Ölçü bu; insan ister uyar ister uymaz kendisi bilir!
Ancak, şunu herkes bilmeli ki, zina diğer günahlara benzemez; çünkü, zinanın içgüdüsel bir tarafı olup ortamının oluşması durumunda zinadan kaçış çok zordur!
Şunu da belirteyim; zinanın yol açtığı üzücü durumlar pişmanlığa sebep olsa da açtığı yaraların iyileşmesi çok çok zordur.
Dünyevi zevkler için hem öbür dünyanızı hem de ailenizi mahvetmeyiniz!
Şunu da özellikle belirteyim:
Kimseyi töhmet altında bırakmak istemem; ben genel kuralları ortaya koymaya çalıştım.
Çok para sahibi olup meşru sınırlar içinde kalan iffetli, hayır hasenat sahibi erkek veya kadınları tenzih eder; Allah(c.c.)’dan daha fazla vermesini dilerim.