Bugün yine farklı konularla sizlerle birlikteyiz. Yazı başlıklarıma ve notlarıma şöyle bir göz attım. Hangisinden başlayacağım bilemedim. Ama önce geçen haftadan kalan şu bilgi ile yazımıza giriş yapalım.
O SPOR SALONUNA
GÜNDE 600 KOMEK
ÖĞRENCİSİ GELİYORMUŞ
Geçtiğimiz hafta sonu bir okurumuzun uyarısı ile Dedeman kavşağındaki Büyükşehir Belediyesine ait kapalı yüzme havuzunun kirliliğinden söz etmiştik. Hafta sonunda bu salonun ve diğer salonlardan sorumlu olduğunu öğrendiğimiz Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı dostumuz Sayın Cevdet Bitirici aradı.
Cevdet abi havuzun ve spor kompleksinin iddia edildiği gibi asla kirli olmadığını söyledikten sonra da şöyle küçük bir cümle ediverdi. Bu havuza her gün günde 600 KOMEK öğrencisi spor yapmak, yüzme öğrenmek için giriyormuş.
Bu küçük bilgi notu her şeyi anlatmaya ve bizimde anlamamıza yeter de artar bile.
Havuzların ister açık olsun ister kapalı olsun, hijyenik olmasından tutunda masrafına kadar her şeyi herkes biliyor yazılıyor çiziliyor. Amma velakin buraya günde 600 minik yavru giriyorsa ve bunlar yeni yüzme öğrenmek için havuza giriyorlarsa yani daha havuz ve yüzme kültürü profesyonelleşmemiş ise gerisini varın siz düşünün.
Biz yine de bizi uyaran okurumuza ve bizi bilgilendiren dostumuz Cevdet Müdüre teşekkür ediyoruz.
“BAL DÖK YALA”
Adnan Bozkaya isimli okurumuz samimiyetini fotoğraflarla yazdıklarıyla bizimle şöyle paylaşıyordu
“Selamünaleyküm Uğur Bey nasılsınız?
Bizi sorarsanız biz çok iyiyiz. Şimdi ‘neden?’ diye soracaksın hemen söze başlayayım pazartesi malum tatilden sonra işe başlamak zor gelir. Onlardan bir gün servis beklerken yanımdaki konteynerin dutlardan dolayı pis görüntüsü görünce hırsımı belediyeden çıkartayım dedim.
Hemen belediyeyi aradım şikâyetimi ilettim.
İlettikten sonra servise bindim. Serviste giderken şöyle düşündüm işten dönüşte temizlikçiler temizlemez, belediyeyi arayım pazartesi sendromu acısını onlara kızarak, ‘neden işini yapmıyorsunuz?’ diye fırçalarım dedim.
Abi yalan yok. Ama vallahi billahi pişman oldum.
Abi işten dönünce pırıl pırıl tertemiz konteyneri görünce pazartesi sendromu falan kalmadı.
Allah var abi hayatımda bir kere bir çirkinliği şikayet edeyim dedim.
Keşke etmez koymaz olaydım. Görevini yapmışlar haklarını helal etsinler abi.”
……………
İşte Adnan Bozkaya isimli okurumuzun dahası dostumuzun samimiyetle yaşadıkları… Biz de sizlere teşekkür ederiz Adnan Bey…
KONYALI BİR SAMSUN’A
HAYRAN KALMAMIŞTI
Bu şehrin yaşayan efsanelerinden bizimde 40 yıllık abimiz Mehmet Ganioğlu Bey ile oturduk şehri ülkeyi ve tabii ki parayı ekonomiyi konuşuyoruz. Ben bugüne kadar güngörmüş insanlardan hiç zarar görmedim.
Mehmet abinin her dediğini her önerisini kafamın bir kenarına yazarım.
Mehmet abimiz geçenlerde Karadeniz taraflarını turlamış gelmiş. Bir ara takıldım Mehmet abimiz över de över.
Nereyi mi? Samsun’u…
Allah, Allah yahu üç ay önce biz de oradaydık. Farklı bir şehir amma burası Konya kimse kusura bakmayacak ama Samsun’a bakıp Konya’mıza da laf ettirmem.
Şaka bir yana Mehmet abi buradaki hizmet sektörünün nasıl basamak atladığını anlatıyordu. Yani daha önceleri de Samsun’un halini bildiği için eskiyle göre Samsun’un içinde çevresindeki gelişmeleri beğeniyordu.
Mehmet abimize de söyledim. Eğer sizlerden bilmeyeniniz varsa siz de bu vesile ile öğrenmiş olun.
Samsun Belediye Başkanı Sayın Mustafa Demir Bey,ş bizim Sayın Hüseyin Üzülmez Bey’in dünürüdür. Başkan Mustafa Bey siyasetteki tecrübelerini Samsun’a çok hızlı aktarıyor. Samsun eskiye göre çok hızlı adımlar atıyor. Yani yiğidin hakkını da vermemiz gerekir.
Amma illa ki benim memleketim KONYA…
KRİZ NEREDE?
BANA BİR ANLATIN HELE…
Evet peşin peşin söyleyeyim.
Bu ülkede çok derin ekonomik krizin olduğunu söyleyenlerdenim.
Ama bu şehirde benim de etrafımda “asla kriz yok. Sadece yatırımcı yatırım yapmıyor, bekliyor. Bu şehirde para çok, ama parası olan da parayı bankaya yatırmış bekliyor. İnsanlarda para var ama borcunu taksitini ödemiyor. Tutuyor. Durum böyle olunca da suni bir sıkıntı var” diyen, krizin tamamen siyasi olduğunu, bunların da sadece AK Parti’ye zarar vermek için olduğunu savunan insanlara nerede ise Pazar günü vallahi de billahi de hak verdim.
Niye mi?
Şu kadar basit.
Hem de iki örnek ile.
Pazar günü Konya’mızın hiçbir yeşil alanında bakın piknik alanı demiyorum. Mangal yakmak yasak denilen yerlerde bile çimlerin üzerinde çok keskin nerede ise göz gözü görmeyecek şekilde mangal dumanları yükseliyordu.
Bu millette para yok ise kırmızı etin fiyatı şu iken, beyaz et bu iken bizim insanımız atı ile arabası ile nasıl böyle keyif yapıyordu?
İkiiiiii; alışverişi hiç sevmem. Hatunla alışverişi de çıkmam. Pazar günü akşam saatlerinde bizim hatun yalvardı. “Beş dakika Kentplaza’ya uğrayalım. Sen beni arabada bekle. İnme. Girip çıkmam 5 dakika, alacağımı da alacağım yeri de biliyorum. Hiç oyalanmayacağım” deyince dayanamadım “peki” dedim.
Baylar bayanlar Allah rızası için otoparkı tavaf ettim bir tane boş yer yoktu. Benim gibi dolaşan tur atıp park yeni arayan en az da üç otomobil vardı.
Üçççççç; şehir içi trafiğinde düğün konvoylarından nefes alınmıyordu. Bilemedim de size sorayım dedim “Bu konvoylardaki lüks araçlar Çayırbağı suyu mu yakıyor?”
Diyeceksiniz ki “Kardeşim Allah’tan kork. Yılda bir defa çoluk çocuk dağlara taşlara pikniğe çıkmışız, çok mu görüyorsun?”
Vallahi ben de o zaman derim ki “Açık havayı anladım. Ama kapalı alanlarda da alışverişte de boş yer yoktu ki?”
……………
Ne olursunuz kim doğru söylüyor ben bilemedim, salağım da biraz!
Sizler çok akıllısınız siz söyleyin bu şehirde kriz var mı yok mu?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Misafirsin bu hânede ey gönül, Umduğunla değil bulduğunla gül. Hâne sahibi ne derse o olur, Ne kimseye sitem eyle, ne de üzül.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şehir içi trafiğinde yakın takip meselesinde belirtilen mesafeye uymanın, bir gereklilik olduğunu gördüğümüz zaman daha iyi adam oluruz.