Beyin yıkama iki aşamalıdır, birincisi insanları tek bir şahsa ve bir yazılı kaynağa yönlendireceksiniz. İkincisi aşama ise; o insana, mukayese ve eleştiri yapmayı yasaklayacaksınız. Bunun adı aydınlanma değil düpedüz beyin yıkamadır. Bir insanı eleştirilemez bir konuma getirip oturtmak… FG, FETÖ’cüler için yarı tanrı bir hüviyette. Çoğu FG’nin yaptıklarını tenkit etmiyor, tenkit eden ve azıcık sorgulayanlar bir şekilde bu yapıdan uzaklaştırılıyor. Fetö’cülerin sabit fikirli oldukları ve ağır kişilik bozuklukları yaşadıkları kesin. Ne kendi yaptıkları işin ne de etraflarında olup bitenin farkında değiller. Anlaşılan beyni yıkanan bir insan en çok kendine yabancılaşıyor. Leo Bushgalia’nin ilginç bir sözü var: ‘etrafınızdakileri tanımanız kendiniz hakkındaki bilginizle sınırlıdır’.
İnsanın yöneleceği tek doğru, yazılı kaynak Kur’an’dır. Düşünün mesela insanlar bir araya gelip bir kitabı okuyorlar, kitapta İslamiyet’in temel ilkelerine aykırı hiçbir şey yok. Olsun.
Ben öyle bir eserinde sürekli okunmasını sakıncalı buluyorum. Çünkü Allah insanoğluna Kur’an’ın içeriğini koruyacağını taahhüt etmiştir. Kuran’ın dışında hiçbir kitabı koruyacağını taahhüt etmemiştir. Bırakın bir insanın eserini kutsal kitaplar bile tahrif edilmiştir.
MOSSAD’ın taktiklerinden biri şudur. Eğer bir yeri işgal edecekse önce o bölgedeki insanların güvendiği bir teşkilat, tarikat, cemaat her neyse bir şekilde onu içine sızıyorlar. Sonra o bölgedeki halkın itibar ettiği bir esere el atıp içeriğinin değiştiriyorlar. Ama bu işi geniş zamana yayıp küçük adımlarla hallediyorlar ki fark edilmesin. Yani bir yeri ele geçirmeden önce orda ki insanların beynini ele geçiriyorlar. Bu oyun nasıl bozulur? Ali İmran suresi 103: ‘Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ayrılmayın…’. MOSSAD Kur’an’a müdahale edemez. Bizim kutsal kitabımız herhangi bir kitap değildir, O’nu sürekli okuduğunuzda işin içinden beyin yıkama gibi bir sonuç çıkmaz. Amaç beyin yıkama olsa zaten esas şudur: “Verdiğim kitabı oku, ne deniyorsa kafana yaz, üzerinde düşünme, tenkit etme kıyaslama sadece isteneni yap ne kadar uğraştığın umurumda değil bana sonuç getir! Yani o sonuca ulaşıncaya kadar insanlığından vazgeçmen gerekiyorsa vazgeç. Aklını kullanma vicdanını kullanma.”
Bizim dinimiz sonuç odaklı değil çalışma odaklıdır. Yani niyetin ve o niyet çerçevesindeki gayretindir esas olan.
Kur’an asla düşünme demez. Tam tersine onlarca ayette düşünmez misiniz, akletmez misiniz diye sorar insanoğluna Yunus suresi 100. ayeti kerimede: ‘Allah aklını kullanmayanların başına pislik yağdırır’ buyurur.
Her şey bir ayettir. Siz ve yaradılışınız. Yeryüzü ve içindekiler. Elinizdeki kutsal kitap. Hepsi birer ayet. Allah ayetleri doğru okuyun der. Doğru okumak için tedebbür edin buyurur. Yani olayların ardında ve arkasındaki sebepler üzerinde kafa yorun der.
Kur’an da şartlandırma yoktur. Eğer düzenli bir şekilde okursanız (tabii kendi lisanınızda) Kur’an sizi tıp, tarih, sosyoloji gibi alanlara yönlendirir.
Bir tefsir alimi demişti ki: “biz onu yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz” ayetini bir nöroloji uzmanına sordum, yani neden mesela ensesinden, kolundan dememişte, alnına atıf yapılmış. Soruyu başka bir tefsir alimine değil de bir doktora sormuş. Nöroloji uzmanı diyor ki: ‘beynin karar verme mekanizması (yani reddetme, onaylama…) alın kemiğinin hemen arkasındaki beyin lobudur.’
Firavun dedi ki: ‘ey Haman bana yüksek bir kule yap ta Musa’nın Rabbiyle konuşayım…’ (Kasas 38). Tarihi kaynakları araştırdığınızda bu ayetin aynısının piramitlerin kitabesinde yer aldığını görürsünüz. Tabi ki kitabelerin 18.yy çözümlendiğini belirtelim. Yani Kur’an sizi farklı bilimlere farklı kaynaklara yönlendirir. Araştır, öğren, üzerinde düşün der.
Bir başka söz etmek istediğim konu bizim halkımız ‘ben rüyamda peygamberimizi gördüm’ diyenlere sevgi besler. Bunu söyleyen hakikaten görmüş müdür? O ayrı konu da velev ki görmüş olsun. Unutmayın ki bırakın peygamberi görmek ölünceye kadar peygamberimizin arkasında 5 vakit namaz kılıp hiç iman etmemiş insanlar var. Abdullah Bin Ubey mesela. Münafikun Suresi 1. Ayette ondan söz edilir. Peygamberi görmek bir şeyi halletseydi Ebu Cehil, Müslüman olurdu.
Size vaaz eden insanları dinlerken; Ali İmran suresi 78. “Kitap ehlinden öyle bir güruh vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. /Bu Allah katından derler/ oysa o Allah katından değildir. Allaha karşı kendileri bilip dururken yalan söylerler.” ve 79. “İnsanlardan hiçbir kimseye Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra kalkıp insanlara; /Allah-ı bırakıp, bana kul olun/ demesi yakışmaz. Fakat onun: öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince /Rabbe halis kullar olun/ demesi uygundur.” ayetleri hep aklımızda tutalım.
Bir başka konu hayır sahibi insanların kötü yanlarını görmezden gelme eğilimi. FG de açtığı okullar yüzünden takdir kazanmıyor muydu? Hakkında çıkan kötü haberleri komplo felan sanıyorduk. Konduramıyorduk. Tüm yaptıkları korkunç niyetini maskelemek içinmiş. Demek ki iyilik algımızı sorgulamalıyız. İyilik mutlak değildir. Niyete göre anlam taşır. Yani yapılan iş iyi, niyet kötüyse bu hayr değil sadece göz boyamadır. Yani iki yüzlülüktür, riyakarlıktır. Bu davranış biçimi ile ilgili olarak, Ali İmran 22. ayeti “İşte bunlar öyle kimselerdir ki, dünyada da ahirette de bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır.” ne kadar dikkat çekicidir.
Dikkatimi çeken başka bir nokta ise; Abartılı güç kullanımı, sanırım bu kalkışma bir darbe ya da cunta değildir. Bu işi yapanların ipi FG de, FG’nin ipi de ABD dedir. O halde bu ABD’nin Türkiye’yi işgal hareketidir. Darbeci, devlet binalarını bombalamaz. İdareyi alınca kendisi de aynı binayı kullanacak çünkü. Çok sonra öğrendik ki çok sayıda uçak, tank, hatta füze rampası kalkışı engellenmiş. Bunların temel hedefi aldıkları emri uygulayarak memleketin altını üstüne getirip, kaos yaratarak muhtemelen ağababalarının memleketi ABD ye kaçmaktı.
Neyse ki evdeki hesap çarşıyı tutmadı, basbayağı çuvalladı. Halktan aldığı tepkiyle kalmadı, şimdi kendi tabanı da çatırdıyor. Artık FG de en yakınlarından şüphe içinde.
Allah iki yüzlü, çift kişilikli, vatan düşmanı tüm unsurlardan milletimizi muhafaza etsin.