Geçtiğimiz hafta semt pazarlarındaki denetimsizden şikayetçi olan bir bürokratımızın bence de haklı bir serzenişini dile getirmiştik. Yazının çıktığı gün 28 yıldır pazarcılık yapan bir yüksek okul mezunu dostum aradı. Evet bu arkadaş gerçekten de benim tanıdığım bildiğim bir pazarcı idi. Bu duruma bir pazarcı gözü ile bakıyordu ve dertliydi. Hani bizde iki de bir övünür dururuz ya. Biz objektif olmaya çalışıyoruz. Biz yazı yazdığımız zaman her kesimin görüşünü alırız diye. İşte Mesut kardeşimiz bir pazarcı olarak şöyle diyordu;
“Uğur abi kimse kusura bakmayacak. Ben 28 yıldır bu işten ekmek yiyorum. Karnımı doyuruyorum. Aileme bakıyorum. Ve bunun helal olması için de gayret gösteriyorum. Pazarda alış veriş yapmak bir kültür meselesi. Ben mesleğimi gururla yapıyorum. Sen de biliyorsun ki ben Muhacir Pazarındayım, Araplar Pazarındayım. Benim yerim tüm arkadaşlarım gibi sabit. Yani beni bu pazar nerede gördün ve alış eriş yaptın ise ben gelecek pazar da aynı yerdeyim.
Kimse kusura bakmayacak. Malını alırken fiyatına bakacak. 1 liraya da üzüm var 5 liraya da.
Bak abi otomobil alacağım. Aynı yıl aynı marka. Sadece bir vites olayından iki araç arasında 11 bin lira fark var.
Neymiş aldığı ürünün kasanın altından çürük çıkıyormuş.
Abi bu kasalar nerede yapılıyor?
Halde.
Halin denetimi kimde?
Büyükşehir’de. O zaman hal denetimi Büyükşehir tarafından daha sıkı ve adam gibi yapılacak. Kasanın altında en az iki üç kilo çürük ya da küçük ürün olmayacak. Kasanın altı da, üstü de aynı olacak.
Pazarcılar olarak bu durumdan bizler de muztaribiz.
Tüketici yani pazardan alışveriş yapan insanımız hakkını bilmiyor. O tezgâhtan alışveriş yapıp kandırılıyorsan gelecek hafta aynı tezgâha gitme.
Uğur abi kusura bakma ben de Konyalıyım; ama Konyalı seçmesini de bilmiyor. Sıkarak, tırnağını sokarak ürün mü seçilir? Geçtiğimiz hafta Araplar pazarında bir bayan benden poşet istedi. Domates alacakmış. Poşeti verdim ve baktım. Kadın gözü ile bakıyor sonra poşete ürünü koyuyordu. Dayanamadım. Bayana sordum “Siz nerelisiniz abla?” … Kadın önce tuhaf tuhaf baktı “Egeliyim. Ne oldu?”…
“Yok ablacım size teşekkür ederim. Domatesi seçiyorsunuz ama ezmiyorsunuz” dedim.
Uğur abi özetle bir 18 kiloluk kasada 2-3 kilo iyi ürün çıkmıyor. Biz de bunları zaten ucuza satıyoruz. Uğur abi bu her sektörde aynı değil mi? 15 liraya da baklava var 55 liraya da baklava var. Herkes parasına göre gidiyor baklava alıyor. Biz gidip 55 liraya baklava alıyorsak enayi miyiz?
Bizim pazarda da parasına göre ürün var” diyordu.
……….
Biz bilmeyiz anlamayız. Pazardan da alışveriş yapmıyorum. Ama bu da 28 yıllık pazarcı Mesut abimizin dedikleri.
YOLU UNUTUP KALDIRIMDA GİDEN SÜRÜCÜLER
Cumartesi günü trafik yoğun olunca İstanbul caddesinde ana yollar ile kaldırımlar birbirine girmiş. Dahası bu şehir merkezinde ilk kez gördüğümüz bir durum değil. Ama bizim çalışma arkadaşımız Murat Dönmez dellenmiş ve bütün bunların fotoğraflarını tek tek çekmeye çalışmış. Sonra bunları toplamış ve sosyal medyada paylaşırken de
“Trafik polislerine ihbardır...
AÖF sınavları yüzünden İstanbul yolunda bugün trafik felç olmuştu.
Bazı ahlaksız sürücüler de kaldırımlarda cirit attılar.” demiş
Sonra hızını alamamış bunları teker teker bize de gönderdi.
Aslında bu kadar kızmamak gerekir. Bunlar daha mini minnacık otomobiller. Ankara yolu güzergahında, Beyşehir yolu güzergahında biz ne dolmuşlar ne servis otobüsleri gördük kaldırımda.
Hep söylüyoruz. Bunlara polisin de yapacağı bir şey yok. Ceza belli bir yere kadar. İnsanlar artık bu cezalardan da çekinmiyorlar. Çünkü her şey yapanın yanına kar kalıyor. Önce eğitim. Önce Allah korkusu. Önce insandan utanma. Eğitim… Eğitim… Eğitim…
PARK VE OTOPARK KONUSU
Bu şehirde çok güçlü iş adamı bir abimiz geçen gün akşam saatlerinde demek ki öylesine dolmuş, öylesine kızmış ki üşenmedi çektiği fotoğrafları arka arkaya bize gönderdi ardından da döşendi.
Abimiz özetle şöyle diyordu;
“Uğur Bey iyi akşamlar. Biz de yakın zamana kadar Meram bölgesinde idik. Şimdi Şefik Can Caddesi üzerinde oturuyoruz. Önümüzdeki açık alan yakında Meram Yeni Yol’daki Evliya Çelebi Parkı gibi olacakmış.
Kafem olacakmış, oturma alanları oyun alanları filan.
Buraya kadar iyi ama sana gönderdiğim fotoğraflarda görebilirsin değerli abim, binalarımızda yer altı otoparklar yok.
Bizler de bu yüzden arabalarımızı mecburen cadde üzerine koyuyoruz. Bu park devreye girince bizler de gelen misafirlerde nereye koyacak arabalarını?
Büyükşehir Belediyesi bunları düşünemez mi?
Bizde neden oturarak yapılan projeler her zaman ileriye dönük olmaz abi?
O kadar ülke gördün hep bizim ülkede yap boz yap bir daha boz yeniden yap.
Kimi 12 kat kimi 22 kat. Adamı olan malı götürüyor sözde prestij cadde Şefik Can caddesi.
Uğur abi yapılması gereken park yapılmadan önce altı otopark yapılsa daha güzel olur diyorum. O zaman hiç olmazsa bir sefer masraf olur ama ömür boyu bir hizmet olmuş olur. O zaman da insanlar bu bölgelere huzur içerisinde gelirler. Bu bölgelerde oturanlar mutlu olurlar.
Allah gözlerini doyursun toprak ile nasıl hesap verecekler?
Öbür dünyadaki hesabı hiç birimizi unutmamalıyız.
Bu arada senin de kıymetli vaktini aldım abi hakkını helal et iyi akşamlar
Size de ilginizden dolayı şimdiden teşekkürler Uğur abi…”
………….
Bu işadamı abimize gerçekten katılıyorum. Bu bölgeyi tam olarak bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Mesela bu şehrin en yeni en büyük önemli parklarından birisi Ecdat Bahçesi değil mi? Bu pazar değil geçtiğimiz pazar günü o bölgeden şöyle bir geçeyim dedim. Hem de o soğuk havada. Parkın çevresini ve yasal olmayan araç parklarını görünce korktum. Hele hele sıcak yaz günlerinde o parkın çevresi nasıl olacak ki?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Madem herkes ettiğini bulacak. O zaman iyilik edelim.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hafta sonu sınav olan okulların çevresinde daha sessiz ve saygılı olmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.