Bu tarz yazılar yazmayı aslında çok sevmem ama bazı ayarlamaları yapmam gerektiğinde hafif nükteli ve biraz da giderli yazılar da yazmam gerekiyor sanırım. Dün sanıyorum Konya’nın yerel gazetelerinden birinde çıkan bir yazı hakkında tarafıma söz hakkı doğması noktasında bu söz hakkımı kullanmak için yazıyorum bu yazımı.
Dedim ya, Konya’da faaliyet gösteren bu gazetede alınan mağlubiyetin ardından kafasını kumdan çıkaran bir arkadaşımız kendisi hariç tüm Konya’ya geçirmiş son yazısında. Bana söz hakkı doğdu dedim ya aslında 2 milyon nüfuslu bir kentin tamamına söz hakkı doğuyor. Kabul buyurursanız ben onlar adına da yazıyorum bu yazımı. Elindeki cisimle her yere vurup nerden ses gelirse o kanaldan yürümeye çalışan bu şark kurnazı arkadaşımız, yazısına önce Aykut Kocaman’a sallayarak başlamış. Takımın ne oynadığını ve ne oynamak istediğini bile hala çözemediğini itiraf eden bu şahıs, bunu kavrayacak futbol bilgisinin olmamasının suçunu da yine teknik direktörümüz Aykut Kocaman’a atmış. Bu cenahı hallettikten sonra alınan 15 puanın çoğunun bal olduğunu belirterek transfer döneminde hata yaptığını belirttiği yönetim kurulunu da güzelce boyayarak işin profesyonel tarafını noktalamış. Hatta teknik heyet ve yönetim kurulunun da birbirini cırmalamak için fırsat kolladığını da eklemiş çakma “fuat avni”… Madem herkese sallıyorum bir de şu taraftara geçireyim de belki onlar dikkate alırlar beni demiş adeta. Maç sonu 4-0’lık skorun ardından takımı yanlarına çağıran NALÇACILILAR Derneği ve diğer Konyaspor taraftarlarının bile bilmediği bir şeyi fark etmiş!!! Aslında onlar takıma kızıp küfrediyorlarmış ve bu sevgiden, bağlılıktan değil bir cinnetin ürünüymüş. Bak bak bakkk… Son olarak ben ve benim gibi köşe yazarlarını da, kendini gazeteci zanneden aylak takımı ile sosyal medyanın alkışlarıyla kendini bir şey sanan kişiler olarak nitelendirerek ulusa seslenişini noktalamış.
Olayın kısa özeti bu aslında. Şimdi bana bak yüzüklü arkadaş; Öncelikle kendimden başlayayım; farklı bir mesleğim olmasına rağmen yazdığım köşe yazılarından rahatsız olmuşsun ama sen fikrini alacağım son kişisin bu camiada ve ne yazıp ne yazmayacağıma da ben karar veririm. O aylak takımı dediğin kişilerin keşke ismini yazabilecek kadar yüreğin olsaydı da daha somut veriler üzerinden konuşabilseydik seninle. Bundan önce birçok kez “gazeteci” unvanıyla da karşılandığım oldu değişik platformlarda. Ancak bunların hepsinde “Bu işin çilekeş bir meslek olduğunu ve yoğun emek gerektirdiğini, 4 yazı yazmakla gazeteci olunmayacağını belirttim.” Hatta senin bundan 4-5 yıl kadar önce transfer yasağımızın olduğu sene Ali Dere için “karı gibi top oynuyor” dediğin ve sonrasında kovulduğun o programda da buna benzer ifadeler kullanmıştım. Bunun dışında o “bıdı bıdı” futbol oynatıyor dediğin Aykut Kocaman’ın kariyeri hakkında bilgin var mı yoksa yine atıyor musun işkembe-i kübradan? Hayatında Konyaspor ve Anadolu Selçukspor maçları dışında maç izlemediğin o kadar belli ki… Onu da eminim sevdiğinden değil görevin icabı yapıyorsun. Hafta sonları Konyalı tabiriyle ağzını ayıracağına otur biraz mesleğinin gerektirdiklerini yap, sporu, futbolu takip et kardeşim. Son ve en önemlisi de aynı zamanda basın sözcülüğünü de yürüttüğüm NALÇACILILAR Taraftarlar Derneği’nin Başakşehir karşılaşması sonrasında Konyaspor’u yanına çağırarak bir nevi bozulan morallerin tamiri ve mental olarak bir sonraki karşılaşmaya hazırlama organizasyonunu da zeka seviyen ve kötü kalbin neticesinde yine art niyetli yorumlayarak bizi eleştirmişsin. Bak yüzüklü kardeş, bu taraftar grubuna benim gibi birçok kişi emek veriyor. Gecesini gündüzüne katarak çalışıyor senin daha ismini bile söyleyemediğin bu grup senin ekmek yediğin memleketi Türkiye’nin zirvesine çıkardı son 2 ayda. Sen bize ne yapacağımızı ya da yaptıklarımızdaki gizli anlamları öğretemezsin. Yani öğretmek istersin belki ama çapın buna yetmez. Bundan sonraki yazılarında da gördüğün her hareketli canlıya sallamak yerine onlarla empati kurmaya çalış, belki o zaman ismini de yazarım bu değerli satırlara, belli mi olur?
Haa son olarak; hacı tanıdık bir bijuterici var istersen ismini vereyim sana, belki koleksiyonunu yenilemek istersin. Lazım olursa ara beni, telefonum yoksa da Google’ye adımı soyadımı yaz o yönlendirir seni…