Ligde ikinci galibiyetimizi Mersin İdmanyurdu karşısında alırken belki de sezonun en rahat futbolunu en kolay mücadelesini vererek üç puanın sahibi oluyorduk.
İki takımı tek tek analiz etmeden önce rakip ile ilgili kısa bir yorum yapmak gerekirse spor otoritelerinin daha ligler başlamadan önce “Mersin İdmanyurdu düşer” tezi her geçen hafta daha da güçleniyor.
Gerçekten de transfer yasağı olan ve ligin en yaşlı takımı ile adeta “Masterler” görüntüsündeki Mersin İdmanyurdu için tehlike çanları çalmak şöyle dursun, “biletini almış giden” bir takım görüntüsündeydiler. Maç esnasında öyle pozisyonlar vardı ki sanki genç takımla masterler arasındaki halı saha maçı gibiydi. Konyaspor’un en ağır oyuncularından Sissoko topla şöyle bir kendi etrafında dönerken üç Mersinli oyuncu arkasında kalıveriyordu.
Konyaspor maça öyle arzulu öyle istekli başlamıştı ki sanki Yeşil-Beyazlı oyunculara kurban eti doping olmuştu. Zaten Ömer Ali’nin o mükemmel bazukası rakip kale direğinde patladıktan sonra daha maçın başında, müsabakanın sonu da belli oluyordu.
Yeşil-Beyazlı oyuncular topa öyle hakim oluyorlardı ki rakip Mersinli oyuncuların başları dönüyordu. İlk kırk beş dakikada maçı önde tamamlamanın ötesinde rakibi pas manyağına çeviriyorduk.
Mücadele farkı, oyun üstünlüğü ve futbol mantalitesi bakımından ikinci yarınında ilk yarıdan bir farkı yoktu. Sadece Konyaspor’lu futbolcular ağız birliği etmişçesine ligin başında fişini çekmiş rakibini “gol manyağı” yapmak istemiyor gibiydi.
Oysa her üç pasla rakibinin üstüne yüklendiğimiz zaman konuk takımın oyuncularının nefesi kesiliyordu. Konyaspor maçı öncesi Bülent Korkmaz ile anlaşan kırmızı-mavililer için Bülent Hoca’nın da yapacağı bir şey yoktu.
Çünkü bu takım çok yaşlı ve de çok ağır bir takım. Rektefe edilmeyi bekleyen Alman tankı gibi sahada dolaşan rakip oyuncuların yerlisi de yabancısı da birbirinden farksızdı.
Sonuçta TORKU Konyaspor klasik Aykut Hoca taktiği içerisinde savunmayı sağlam orta sahayı kalabalık tutup uzun ve hızlı toplarla rakip ceza alanında etkili olmaya devam etti. Bu maç 2-0 değil 20-0 da bitebilirdi. Ama biraz bencillik, biraz beceriksizlik biraz da rehavet ile iki golle hem tribünlerin gönlü alındı hem de kayıpsız olarak yola devam edildi.
Böylece bayramın son günü acemi kasap gibi kazaya kurban gidilmeden üç puanla yola devam denildi.