2018-19 Sezonu nihayet bitti. Acısıyla tatlısıyla klişesine girmeyeceğim zira İstanbul’un şampiyon olan takımlarının pohpohlandığı onca teknoloji ve bilimsel gerçeğe rağmen kullanılamayan sistemle hakem yanlışlarının yer aldığı, herkesin herkesi yenebildiği düştü denilen takımların Avrupa hesapları yaptığı enteresan bir lig yaşadık. Bu ligin içinde en çok göze batan taraftar, takım ve şehir olmakta bizim ayrıcalığımız olsun diyelim. Her yaptığı gelişme olumsuz yönde katlanarak artması da yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen sanki bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir nitelikte.
Takımlarımız oldukların fazla şişirildikleri için Avrupa’ya gittiklerinde ya hüsran oluyorlar ya da döndüklerinde ligde hüsran oluyorlar. Bu sistemlerin de işleyiş olarak düzenli olması kadro mühendisliğinden geçiyor.
Konyaspor Kadro mühendisliği en kötü kurgulanan takımlarından biri olması onu bugün ki konumunda olmasını sağlıyor. Zira kadro mühendisliği iyi olmuş olsa şuan bulunduğu yerin 3-4 basamak üzerinde bir yerde olması sürpriz olmazdı. Küçük yüklemeler ve milli aralarda yapılan ekstralarla bugüne gelebildik. Ancak normalden çok zorlandık.
Elimizde bulunan hocalara padişahım sen çok yaşa mantığı ile yaklaşmak ne kadar yanlış ise isabetsiz körü körüne eleştirip işi hakaret boyutuna getirmekte o kadar yanlış.
Konyaspor yönetimi sezon başında yaptığı hoca tercihi hatası dışında bugüne kadar yaptığı tüm tercihlerde artı puan kazandı ve gelecek için geleceğimiz için umut verdi. Her ne kadar eski yönetimlerin perde arkasında işler çevirdiği haberleri gelse de duruşlarını bozmayarak hedeflerimizi bir tık daha yukarı taşımaya bizleri itti.
Aykut Kocaman’ın Konyaspor’da önceki dönem gelişi ile bu dönem gelişinde rastlantısal olamayacak kadar benzerlikler bulunuyor. Detaya çok girmeden belirtmek isterim ki; 2014-15 sezonunda Mesut Bakkal’ın yerine gelen Kocaman lig bitiminde 46 puanla kendine 8.sırada yer buldu. Bu sezonda Çalımbay’ın yerine gelen kocaman 44 puanla yine 8. olarak sezonu tamamladı. O dönem çok eleştirilen sancılı süreçlerin ardından sonraki sezonun ilk dönemi çok zor geçti. Fakat sonra rekor üzerine rekor gelmiş ve adeta tarih yazarak ligi ilk üçte bitirmişlerdi. Konyaspor yine benzer bir durumda transferler yapması ve uyum süreciyle sancılı dönemler yaşaması taklacı golcü krizine girmeden atlatabilirsek ufukta yeni başarılar olacaktır. Bu süreçte en büyük destek taraftar ve tribünler olmalıdır.Tabi bu süreçler yaşanmasın diye perde arkasından iş çevirip bu bütünü bozmak isteyenler iş başında olacaklardır. Aslında bu yıl tribünlerde umduğumu bulamadım! Sadece kuzey alt tribününün çabalaması ile bir yere varamayız. Birde saman alevi gibi pozisyona ve hakeme tepki durumumuz var. Stadyuma girdiğinizde toplumsal statünüzü , mesleğinizi bir kenara bırakmazsanız, eleştirmeye kendinizden başlamazsanız ancak bir arpa boyu mesafe alırız. Üçüncü olduğumuz sene olan coşku insanları doyurmuş olacak ki, ya şampiyonluk ya da hiç hastalığına tutulduk. Bu hastalıktan kurtulmak gerek!
Sosyal medya kısmına da değinmeden edemeyeceğim arkadaşlar bu bir istek insanlara manipülasyon yaparak bir kazanım elde edemezsiniz. Futbolu bilen değilsek bile bilmek isteyen olmak için çaba sarf etmeliyiz. Aykut Kocaman’ın oynattığı sistemi beğenmiyorum diyenler azınlıkta olsa istenen sonuçlar gelmeyince azınlıkların sözleri değerli oluyor. Ne oynadığını bilen bir takım yerine amaçsızca saldırıp küme düşen takım olma yolunda son hafta direkten döndüğümüzü unutmayalım. Futbol artık seksen ve doksanlardaki oyun değil, saldıranlar ve karşılayanlar durumu biteli çok oldu. Artık takımınızın birden fazla özelliği olmalı, güçlü olan tarafı geliştirip sonuca gidenler sezon sonunda mutlu oluyorlar. Taraftarınızın da tıpkı takım gibi çok yönlü olması ve her koşulda destek vermesi gerekiyor. Birçok oyuncu ile yollar ayrılacak yenileri gelecek bir takım ruhu oluşturulacak ve kenetleneceğiz.
Sonra … Onlar çalışacak biz bekleyeceğiz… Biraz sabır, bir parça ümit ve hoş görü ile…
Sezonun sözü; peşinden gidecek cesaretin varsa bütün hayallerin gerçek olabilir.