Delikanlılık yıllarımızda TRT 1’de unutulmaz, bizim de izlemeye doyamadığımız bir diziydi PETROÇELLİ. Kendi ülkelerinde yaşanan ve genelde mağdur insanların savunmasını yapardı. Kendine has tavırları ile hepimizin gözdesi olmuştu. O dönemlerde üniversite sınavlarına hazırlanan birçok gencimize de avukat olabilme de örnek olmuştur. Petroçelli’nin karşısında ki avukatlar davalarını hep kaybetmeye mahkumdular. Asla sürpriz bir sonuç olmazdı. Petroçelli her davayı kazanırdı.
Şimdiler de Konya’mızın sporunu temizlemek için bir mücadeleye girdim. Bu mücadelenin hem davacısıyım, hem de avukatıyım. Ne hazindir ki, karşıma da olaya kendiliğinden yeşillenen ve sahiplenen avukatlar çıkıyor. Bana bazı tavsiyeler de bulunurken, spor adına dürüstçe hizmet vermeye çalışan insanlara müdahil oluyor, diyor ki kimse konuşmasın, düzen bu, ya uyacaksın ya da gideceksin. İşte Hasan Oğuz örneği. Niye yapıyor bunu anlamak mümkün değil, söylenenlerin senle bir alakası yok, çıkmış adam İl Temsilcisi olarak bazı eleştiriler getirmiş. Adama sormazlar mı? Sana ne kardeşim, sana bir şey diyen var mı? Muhatapları cevabını versin. Ama iş öyle değil, gazetesine “Hasan & Hüseyin abi!” diye başlık atarak birilerine avukatlık yapacak. Ahkam kesecek, bitirimlikten bahsedecek, ağır ağabeyi oynayacak, felekten geçme muhabbetleri yapacak, tırsmam diyecek, tribünden inmeye hazırım diyecek, ak-kara kaşık uzmanı olacak, yazısının içinde saygıdan bahsedip, saygısızlık yapacak kimseden korkmam diyerek göz dağı verecek, sonra da kalkıp ben buyum diyecek.
Geçmişte gazeteler de yazmış olduğun yazıları hatırlıyorum, Konyaspor’a hizmet etmiş insanlara neler yazdığını, kongrelerde başkanlara sesli şekilde ne kötü laflar ettiğini bilen insanım. Şimdi kalkıp bana ben huzur isterim, kaosu sona erdirmeye çalışıyorum gibi lafları ederek şark kurnazlığı yapmayacaksın. Zokayı, rokayı karıştırmayacaksın. Ortalıkta konuşulanlar varsa, muhatapları ortaya çıkacak savunmalarını kendileri yapacak. Benle mücadele ederek, birilerine şirin görünmeye çalışma. Her lafı da üzerine alınma. Ama sen bu suçlamalarınla beni hedef alıyorsun diyorsan, kaçak da güreşme. Birilerinin adına konuşma. Bitirim ayaklarına karnım tok. Senin bana anlatabildim mi diye söylediklerini ben şıp diye anlarım aslan kardeşim. Ben senin gibi feleğin çemberinden daha tam geçemedim. Geçmiş olsam senin gibi davranır, günümü de gün ederdim. Benim derdim bazı değerlerimize zarar vermemek; ama sen ısrarla ben de varım diyorsan, ben de bilgi çok kardeş. Ne olur spor camiasına anlatmaya başlarız. Yok Ret Kit’ti yok Panço’ydu diyerek, yok kavgalı ev diyerek, haksızlıkların önüne geçemezsin. Ben bu davanın PETROÇELLİ’siyim Recep Çınar, sen Donkişotların avukatlığını yapacaksan Hodri Meydan. Önümüzdeki günler de senin deyiminle Akil insanla bir görüşmem olacak, yapılanları bir de o dinlesin bakalım, ne diyecek. Yani bakalım o zaman bir mahkeme olacak mı? Kalkıp o insan sevdiklerinden vazgeçmez muhabbetleriyle de kendini serinletme. Bakacağız, göreceğiz, zaman her gerçeği ortaya çıkaracak.
Sonra birileri üzerinden ben seni niye vurayım be Recep. Geçmişte bir sürü mahkemelik işin oldu. Çoğundan da ceza aldın. Allah aşkına ben sana kıyabilir miyim? Bak şimdi üzüldüm. Tüh. Birisi mağdur oldu mu çok üzülüyorum.
Dün Hollanda’dan bir kardeşimiz aradı, yazılarımı okuyormuş. Sonuna kadar hak veriyor. Adam ta Hollanda’dan bazı şeyleri görüyormuş. Hatta bir defasın da Recep kardeş onlara da müdahale etmiş. O kardeşimizin söylediğini aynen yazıyorum. “Hüseyin Abi kendi yazdı mı her şey doğru onun için, biz yazdık mı kötü oluyoruz” diyor.
Bir şeyi çok merak ediyorum Recep Çınar! Neden kendi kendini jurnallikle, fesatlıkla suçluyorsun. Bir şeyi çok merak ediyorum, bütün bunları kendi üzerine alınarak mı yapıyorsun, yoksa hiç değmeyecek insanlara avukatlık mı yapıyorsun? Bunu gerçekten öğrenmek istiyorum. Beni arayabilirsin, ben seni aramak isterdim ama bende telefon numaran yok, geçmişte yaşadığımız bir olayda, senin bana “Hüseyin Ağabey ben öyle bir şey yapmadım” dediğinde, söylediklerin bana inandırıcı gelmediği için telefonunu silmiştim. O davayı bilirsin, senin tabirinle anladın sen onu. Ama gerçekten çok merak ediyorum, böyle feleğin çemberinden geçtiğini, kulaklarının arkasının tozu kaldığını iddia edenler böyle kolaylıkla gaza gelir mi bilemem. Yoksa ağır ağabeyiz ya, delikanlılığın raconlarında biz görmeyeli değişiklikler mi olmuş? Bilemiyorum be Recep, bir yerler de bir hata var da. Keşke bu olaylara hiç müdahil olmasaydın, her şeyi üzerine almasaydın, sinirlendim bak şimdi. Tüh! Karşımda mazlum da yok. Ne olacak şimdi? Hadi bakalım çık çıkabilirsen işin içinden.
Haydi hayırlısı…