Tüm değerli okurlarımıza ve dostlarımıza güzel bir Pazar dileğinde bulunarak güzel olmayan bir konu ile yazımıza başlıyoruz.
Bu şehrin mi, bu ülkenin mi insanı garip, dahası çelişkiler içerisinde. Dolayısıyla insanlar gördükleri ile duyduklarını bir türlü örtüştüremiyorlar.
………………
Hafta içerisinde bir okurumuz aradı. Mahalledeki yüksek bir ağaca tırmanan kedi yavrusunu mahalleli olarak indiremediklerini bunun üzerine itfaiyeyi aradıklarını itfaiyenin, “Kedi sıkışmadı ise gelemeyiz. Bizim işimiz yangınla” dediğini, bunun üzerine belediyeyi aradıklarını üç ayrı kişiye durumu aktarmalarına rağmen yine sonuç alamadıklarını söyledikten sonra, “Ben çaresiz iş yerime geldikten sonra evden aradılar. Vatandaşlar çıkıp yavru kediyi kurtarmışlar…” diyerek bir sürü sitemde bulundu.
O günün gecesinde de Gazze’ye korkunç saldırı olmuş sabaha kadar o canlı yayını izlemiştim. Orada onlarca insan acımasızca öldürülürken bizim güzel şehrin mübarek insanları mışıl mışıl uyumuşlardı.
Gece de gündüz de en büyük tepki yoktu. Nitekim Cuma günü namazdan sonra Başbakan sert yapınca Haber merkezine yağmur gibi “kınama mesajları” gelmişti.
Birde hakkını yememek lazım, bu kınamalardan bir gün önce Saadet Partisi’ne mensup bir grup Zafer’de açıklama yapmış, cumadan sonra da birkaç büyük camimizde gıyabi cenaze namazı kılınmıştı.
…………
Yani!
Yanisi şu, kadın, çocuk, yaşlı genç yüzlerce masum insanın parça parça edilmesine bile kılını kıpırdatmayan millet(!) ağaçtaki kedi yavrusuna mı üzülecek?..
……
Şimdi İsrail’in katliamını, yavru kedinin halini düşünürken, bir okurumuzun uyarısı ile yine insanlık adına korkunç bir gelecek endişesi ile karşı karşıya olduğumuzu öğrendik.
Bakın duyarlı vatandaş ne diyor;
“S.A. Uğur abi,
Kusura bakma seni rahatsız ediyorum ama biliyorum şehrin sorunla ile de senden başka ilgilenen ya da yazıya döken yok. Abi biz Selçuk mahallesinde ikamet ediyoruz hani bildiğimiz Beyşehir caddesinin sağ tarafı ya da Şeker fabrikasının karşı bölümü diyelim. Bizim Mahallede …………. petrol var. Sen de biliyorsundur ana cadde üzerinde. Adamlar susuzluğun hat safhaya ulaştığı şu günlerde yıkamanın olduğu köşeye şantiye çadırı çevirip sondaj kuyusu attılar ve 8 gün sonunda suyu çıkardılar. Tabi biz bu arada KOSKİ’ye, belediyeye, Çevre İl Müdürlüğü’ne durumu ilettik ‘bir şeyler olur mu?’ diye bekledik ama kimse gelip de bakmadı bile.
İsmimizle şikayet dilekçesi de yazamıyoruz çünkü ismimizi verir vermez petrolün sahibine direkt ismimizi verip şu kişi şikayet etti deyip bizi yüz göz ediyorlar. Aynı petrol yıkama istasyonunu belediyenin yol çekme payı üzerine kurdu ve normalde sabah 7 ile akşam 7 saatleri dışında ülkemizde gürültüyü önlemek amacı ile apartmanlarda matkap çalıştırılması bile yasaklanmışken bu adamlar sabahtan gece 12’lere kadar kaçak su ile araçları yıkıyorlar...
Lütfen genel anlamda bu petrollerde araç yıkanması ve kaçak kuyularla ilgili olarak yetkilerini dikkatini çekecek bir yazı yazar mısınız? Teşekkürler...”
…………
Ahhhh, ahhhhh yazı yazmakla işi çözebilsek biz bir sütun değil, bir sayfa değil, sayfalarca yazarız. Ama millet olarak önce biz kendimizi tanımalıyız diye düşünüyorum. Söylediğimiz ile icraatımız birbiri ile örtüştüğü zaman bunlara gerek kalmaz diyorum.
………….
Biraz can sıkıcı yazdık ama iyi tatiller.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Doğrudan gidilir; Yanlış zaten götürür
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sağa dönüş sinyali verip, soldan devam etmediğimiz zaman ADAM oluruz.