PİLAV ÜSTÜ KAVURMA
Kafa karıştıran, mide bulandıran bu kadarına da pes dedirten, siyaseti her şartta kazanma ve fırsatları değerlendirme sanatı gibi gören anlayışın adresi bu kez Yalova Belediyesi…
Duyunca hiç birimizin inanmak istemediği, olmaz böyle şey dedirten bomba haberin konusu ise; yapılan seçimler sonrasında el değiştiren Yalova Belediyemiz de devir teslimini müteakiben makamın yeni sahibi, çiçeği burnunda Belediye Başkanının önüne hemen ödenmesi kaydıyla konan, 972 bin liralık fatura!
Şimdi sıkı durun bakalım; daha dün bir, bugün iki demeden ödenmesi istenen, eski parayla yaklaşık 1 trilyon liralık borçta neyin nesiymiş demeden, muhtevasını hep birlikte görelim…
Öyle ki; Yalova Belediyemizce seçim döneminde 3 Ocak, 3 Nisan tarihleri arasında yanlış duymadınız, tam tamına 74 bin 700 kişiye Hamiyetperver Belediye Başkanımız tarafından pilav üstü kavurma ikram ediliyor, karşılığı da kahvaltı ve kokteyl bedeli olarak Belediyeye fatura ettiriliyor!
Ayrıca buna ilaveten; davetiye, not defteri, çanta, takvim ve şemsiye gibi hediyelikler içinde 155 bin ve 163 bin liralık iki ayrı faturayla birlikte yeni başkanın ödeyeceği meblağ 1 milyon 300 bine yani eski parayla 1 trilyon 300 milyar liraya yükseliyor!
İster adına hoş geldin, isterseniz ayakbastı kirası deyin! Bu yüklü miktar borç karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen yeni seçilen Belediye Başkanı, konuyu iç işleri bakanlığına havale ediyor ve müfettişlerden yardım talebinde bulunuyor.
Bu okuduklarımız ve gazeteye yansıyanlar Belediye Başkanının iddiaları! Eğer gerçekten doğruysa ‘‘yandı gülüm keten helva!’’ bu işin cılkı çıktı demektir!
Eski yeni başkanların isminden ve partilerinden ziyade, yapılan işin şekli beni ilgilendirmekte olup sorumsuzca sürdürüle gelen vurdumduymaz bu tavırlar, acaba nereye kadar devam edecek diye merak etmekteyim…
Millete, memlekete hizmet vasıtası olarak gördüğümüz bu makamlar, yoksa birilerinin ikbal ve yükselmeleri hedefinde merdiven veya sıçrama tahtası olarak mı düşünülmektedir!
Şuursuzca ve ne pahasına olursa olsun kazanmak uğruna hangi değerleri kaybettiğimizin ve neleri feda ettiğimizin farkında mıyız acaba? Herkes kendi kesesinden yesin, içsin, dağıtsın ona bir itirazım yok tamamda; ‘‘felek sırtından, kelek kesmek!’’ neyin nesi bunu bir türlü kestiremiyor, kimin parasıyla, kimlere peşkeş çekiliyor? Bu işin sonu nereye varacak bilemiyorum…
Her şeyden önce kurumların bütçesi yed-i emin sıfatıyla, Belediye Başkanlarının inisiyatifine, vicdanına ve namusuna emanet edilmekte olup, şehri-i emin insanların, bu bilinçle gösterişten uzak, boşa harcanan her delikli kuruşun, tüyü bitmedik yetim hakkı olduğunu bilerek harcama yapmasını umuyor, bilmeyenlerin ise maun suresini ve mealini tekrar tekrar okumalarını bilhassa istirham ediyorum!
Özellikle her mevkide, Ülke yönetiminde söz sahibi olmuş, seçilmiş veya atanmış devlet ricaline özel ve tüzel işlerinde ayrı ayrı mum yakarak timsal olmuş Hz. Ömer’in adaleti ve dürüstlük anlayışını örnek almalarını tavsiye ediyorum!
‘‘ DİCLE KENARINDA BİR KURT BİR KUZUYU KAPARSA, ONUN HESABINI ADL-İ İLAHİ ÖMERDEN SORAR!’’ sözünün ise; Ülkeyi yönetenlerin kulaklarında küpe olmasını ve asla unutulmamasını istiyorum!
Nuh nebiden kalma, Cem UZAN ve partisine ait; köfteli, lahmacunlu, Tatlıses konserli demokrasiyi ve seçmeni hafife alan promosyonlu göz boyamaya yönelik, siyaset manzaralarının, bir daha tekrarlanmamak üzere, tarihin tozlu raflarında kalması temennisiyle…
Demokrasinin erdemi ile taçlanmış, asil ve onurlu bir siyasi duruşu ise hep birlikte yaşamak ve yaşatmak umuduyla…