Hintli Mürit (İkbal)
Gören gözden kan ırmağı akıyor
Mevcut ilimden din feryat edip üzülüyor
Anadolulu Pir (Mevlana)
İlmi bedene yüklersen, yılan olur
Gönle geçirirsen, dost olur
Hintli Mürit (İkbal)
Ey dertli âşıkların imamı
Senin yüce sözlerin aklımda
İçi kuru, teli kuru, derisi kuru
O halde dostun sesi nereden geliyor?
Bu devir harpın sesine hayran ama iç huzuru yok
Sebatsız, inançsız ve mutluktan eseri yok
Bu sırın ne olduğunu ne bilsin
Dost nedir, dostun sesi nedir? Ne bilsin?
Ah! Avrupa parlıyor ve ışıldıyor
Nameleri onu toprağa çekmektedir
Anadolulu Pir (Mevlana)
Her kes doğru işitmeye kadir değildir
İncir de her kuşun yemi değildir
Hintli Mürit (İkbal)
Ben batı, doğunun tüm ilimlerini okudum
Ama ruhumda hala dert ve hüzün hâkimdir
Anadolulu Pir (Mevlana)
Ehil olmayanın eli seni hasta eder
Bize gel ki seni iyileştirelim
Hintli Mürit (İkbal)
Ey, gönlümü açan bakışlara sahibi
Cihat emrinin sırrını bana aç
Anadolulu Pir (Mevlana)
Allah’ın çizdiğini yine Allah’ın emriyle sil
Dostun camını yine dostun taşıyla kır
Hintli Mürit (İkbal)
Batılılar, doğuluların gözlerini kamaştırmakta
Cennet hurilerinden daha hoştur batılı huriler
Anadolulu Pir (Mevlana)
Görünüşte gümüş parlak ve yeni görünebilir
Yine de eller ve elbiseler ondan siyahlaşır
Hintli Mürit (İkbal)
Ah okullu delikanlıların kanı sıcaktır
Batılı (İngiliz’in) sihirbazın sihrine kapılmıştır
Anadolulu Pir (Mevlana)
Kanatları gelişmemiş bir kuş uçamaya başlayınca
Yırtıcı kedinin lokması her an yırtıcı olur
Hintli Mürit (İkbal)
Vatan ve dinin savaşı ne zamana dek sürecek?
Beden ruhtan daha mı değerlidir?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Sahte altın para geceleyin gerçek parayla yan yana yata bilir
Ama gerçek altın sabahı bekler
Hintli Mürit (İkbal)
Pirim! İnsanın sırrını bana açıkla
Toprak tanesini aya, güneşe çevir
Anadolulu Pir (Mevlana)
Görünüşte sivrisinek insanı perişan edebilir
Ama batında insan yedi âlemi sarabilir
Hintli Mürit (İkbal)
Toz bile senin nurunla parlak göz olur
İnsanın amacı bilgi midir yoksa sadece görmek midir?
Anadolulu Pir (Mevlana)
İnsan görmekten ibarettir gerisi deridir
Aslında görmek ancak dostu (Allah’ı) görmektir
Hintli Mürit (İkbal)
Doğu senin sözlerinle dirilmiştir
Öyleyse milletler hangi dertten ölmektedir?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Daha önce ölen tüm uluslar
Taşı od sanarak ölmüşlerdir
Hintli Mürit (İkbal)
Şimdi Müslümanlarda o renk o koku kalmadı
Neden onun kanı soğudu gitti?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Allah adamın gönlü incinmedikçe
Hiç bir milleti Allah rüsva etmedi
Hintli Mürit (İkbal)
Gerçi bedenin varlık çarşısı sıkıcıdır
O zaman hangi alış veriş insanın yararınadır?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Uyanıklığı sat, hayranlığı satın al
Uyanıklık şüphe doludur, hayranlık ise görmeyi sağlar
Hintli Mürit (İkbal)
Benim solukdaşlarım sultanların dostudurlar
Ben ise örtüsüz ve şapkasız bir garibim
Anadolulu Pir (Mevlana)
Gönlü aydın olanın kölesi olmak
Sultanların başına taç olmaktan daha iyidir
Hintli Mürit (İkbal)
Ey dergâhta haslar arasında mest olanlara katılan
Ben cebir ve kaderin meselelerini anlamdım
Anadolulu Pir (Mevlana)
Şahinlerin kanatları Sultana götürür
Karganın kanatları ise mezarlığa götürür
Hintli Mürit (İkbal)
Peygamber (s.a.v)’ın amacı nedir?
Padişahların işi mi? Yoksa rahiplik mi?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Bizim dinimizin inceliği savaş ve görkemliktir
İsa’nın dinde ise mağaralar ve dağlar vardır
Hintli Mürit (İkbal)
Bu su ve çamur (beden) nasıl kontrol edilebilir?
Göğsümdeki bu gönül nasıl uyanabilir?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Teslim ol ve at gibi yeryüzünde yürü
Omuzlarında taşınan cenaze gibi olma
Hintli Mürit (İkbal)
İnanç sırrını insan idrak edemiyor
Kıyameti nasıl inansın ki?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Kendin kıyamet ol da kıyameti gör
Her şeyi görmenin kuralı budur
Hintli Mürit (İkbal)
Benlik göklerde yol bulur
Benlik ayı ve güneşi bile avlar
Huzurda olmayan, kendi varlığını güvenen ve ışıksız olan kimse
Kendi avların elinde param parça olmuştur
Anadolulu Pir (Mevlana)
.
Avlanmaya laik olan ise sadece aşktır
Ama o da kimsenin tuzağa girmez ki!
Hintli Mürit (İkbal)
Sen âlemin özünü iyi bilirsin
Söyle bir milletin hayatı nasıl sağlamlaşabilir?
Anadolulu Pir (Mevlana)
Tane olursan kuşlar seni alır yer
Gonca olursan çocuklar seni alır ezer
Taneleri sakla ve baştan aşağı dam gibi ol
Goncalarını sakla ve dam otları gibi gizli ol
Hintli Mürit (İkbal)
Hintli Mürit (İkbal)
Sen diyorsun ki git gönlünü ara
Gönlü iste ve bunun için savaş, çabala
Benim gönlümün istekleri benim göğsümdedir
Benim özüm benim aynamdadır
Anadolulu Pir (Mevlana)
Sen “bende gönül var” diyorsun
Gönül göklerin yüksekliklerinde olur alçak yerlerde bulunmaz
Sen gönlünü, gönül sandın
Gönül sahiplerinin gönlünü terk ettin
Hintli Mürit (İkbal)
Benim düşüncelerimin yüksekliği göğe değiyor
Ben ise yerde rezil, perişan ve ağlamaktayım
Dünya işlerine boğulup duruyorum ben
Bu yolda tekmeler, tokatlar yemekteyim ben
Neden dünya işleri bana göre değil?
Dini bilenler neden dünyayı bilmezler
Anadolulu Pir (Mevlana)
Göklerde yürüyenlere yerde yürümek zor gelmez
Hintli Mürit (İkbal)
Kamil olan ilim ve hikmetin sırrı nedir? Söyle
Dertlerle, yaralar ve yanıklıklar nasıl elde edilir? Söyle
Anadolulu Pir (Mevlana)
İlim ve hikmet helal ekmekten elde edilir
Aşk ve cezbe helal ekmekten doğar
Hintli Mürit (İkbal)
Bu dünyanın isteği insanlara karışmak ve buluşmaktır
Nameler ise ancak ayrılıkta doğar
Anadolulu Pir (Mevlana)
Ayrılık dosttan değil, yabancılardan gerekir
Kışın örtülmek gerekir baharda değil
Hintli Mürit (İkbal)
Hindistan’da ne nur kaldı ne de ayrılık ıstırabı
Gönül dostları bu ülkede kötü günlere teslim oldular.
Anadolulu Pir (Mevlana)
Mertlerin işi ışık ve sıcaklıktır
Alçakların işi ise hileler ve utanmazlıktır.
Muhammed İkbal (9 Kasım 1877 – 21 Nisan 1938),Bal-i Cebril (Cebrail’in Kanatları) adlı eserinde Hz. Mevlana’ya Anadolu’nun piri Pir-i Rumi (پیر رومی ) şeklinde ve kendini ise Hintli Mürit Murid- Hindi(مرید هندی ) hitap ederek bir diyalog yaratır. Bu diyalogda Hindistan Müslümanlarının halini dile getirir. İkbal felsefeci, şair ve siyaset adamı olarak Hint, Yunan, Roma ve İslam felsefesini incelemiş ve doktorasını bu konuda Ludwig MaximilianUniversity, Munich’da (1908) tamamlamıştı ama aradığı bilgiler Hz. Mevlana’nın eserlerinde bulabilmiştir. İkbal 1905’da İngiltere’den hukuk fakültesini bitirmişti. FriedrichHommel’indeneteminde“The Development of Metaphysics in Persia” (İran’da Metafiziğinin Gelişimi) adlı doktora tezini bitirmiş fakat bir türlü gönül huzuruna kavuşamamıştır. Hindistan’a döndükten sonra Mevlana’yı okuyunca aradığını bulmuştur.