Piyasalarda endişe bir kat daha arttı. İçeride ve dışarıda yaşanan gelişmeler piyasaları vurmaya devam ediyor. İçeride siyasi ortamın bozulması ve seçimlere gidilmesi, seçimlerden de bu tablodan fazla değişik bir tablo çıkmaz ifadeleri, piyasaları germeye devam ediyor.
Diğer yandan terör belası, şehit haberlerinin artması huzuru kaçırmaya devam ediyor.
Piyasalar artık bir an önce seçimlerin olmasını ve güçlü bir hükümet kurulmasını istiyor. Önceki yazılarımda “piyasalar çözüm istiyor” başlığı altında piyasaların endişelerini dile getirmiş ve 2015 yılını kaybetmek üzereyiz demiştim. Gerçekten piyasalar çok durağanlaştı. İnsanlar önünü göremediği için yatırımlarını erteledi. Yeni alımlar durdu, başta emlak sektörü olmak üzere birçok sektörde daralmalar devem ediyor. Hal böyle olunca tüm yatırımların yeni yıla kaydığını düşünüyorum. 2015 yılı ekonomik anlamda kaybedilmiş bir yıl olarak hatıralarda ve hafızalarda kalacak.
Tabii ki 2016 yılı için umutluyuz. Seçimlerden güçlü bir hükümet çıkması yeni yatırımların gelmesi anlamına gelecektir. Terörün de belinin kırılması ülkemize olan güveni daha da artıracaktır. Yabancı yatırımcının ülkemize daha fazla gelmesi anlamına gelecektir. İçerideki önemli gelişmeler seçimler ve terör bu ikisini hayırlısı ile halledersek ülkemizin önünün açık olduğunu düşünüyorum ama bulunduğumuz bugünkü ortamın hiç de iyi bir günde olmadığını da söyleyebilirim. Artan terör olayları ve seçimlerin yenilenmesi bize ivme kaybettirdi ve benim daha önce dile getirdiğim, altını çizerek yazdığım “bu ortamda bir de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not indiriminde bulunması bizi daha zor durumda bırakabilir “ifadem. Geçtiğimiz hafta uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Moddy’s ve Fitch yeniden seçimlere gidilmesi ve ekonominin ivme kaybetmesi TL’nin değer kaybetmesi not indirimine sebep olabilir, Türkiye yatırım yapılabilir ülke notunu kaybedebilir uyarısı ile pekişti. Bu gelişmeler hakikaten olumsuz bir tablodur. Onun için ülkemizin acilen güçlü bir hükümete ihtiyacı var. Güçlü bir hükümet güçlü bir devlet demektir, güçlü devlette ülkeye her anlamda güven getirecektir.
İçerideki olumsuz tabloyu yazdım. Tabii ki bizi etkileyen bir de dışarıdaki olaylar var. Geçtiğimiz hafta Çin piyasalarında yaşanan gelişmeler dünya piyasalarını etkilediği gibi bizi de çok etkiledi. Borsa İstanbul’da %3’ün üzerinde yaşanan değer kayıpları, dövizde yaşanan dalgalanmalar, TL’nin dolar ve Euro karşısında değer kaybetmesini sayabiliriz. İçeride yaşanan gelişmelere paralel zaten bir dalgalanma yaşıyoruz. Buna bir de dışarıda yaşanan gelişmeler eklenince Borsa ve dövizde sert hareketler görüyoruz. En azından seçimlere kadar bu hareketlerin devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü daha arkamızda FED faktörü var. FED’in faiz artırımlarına başlayacak olması başlı başına bir olaydır. Doların tüm dünyada değerlenme süreci zaten başlamıştı. FED’den gelecek faiz artırımlarıyla birlikte bunun daha da artacağını söyleyebilirim. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Sayın Erdem Başçı geçtiğimiz hafta bankaların ekonomistleriyle yapmış olduğu toplantıda TCMB’nin faiz artırımlarına FED ile birlikte başlayacağını ima etmesi piyasalarda bir faiz artırımı olacak beklentisi oluşturdu. Yabancı yatırım bankalarından Goldman Sachs’da TCMB’nin ilk toplantıda faizlerde 0,75 baz puan faiz artırımda bulunabileceğini rapor etti. Fakat geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan muhtarlarla buluşmasında yaptığı konuşmada TCMB’nin faizleri indirmesi gerektiğini, faiz indirimi olursa yatırımların artacağını söylemesi piyasaların biraz kafasını karıştırdı. Şimdi gözler TCMB’nin bu ay yapacağı para piyasaları toplantısına çevrildi. Piyasaların kafası karışık, faizlerin inmesi yatırımların artması daha fazla yatırımcının ülkemize gelmesi sanayicinin yükünün hafiflemesi, konut satışlarının artması, ekonominin ivme kazanması anlamına geliyor. Fakat bulunduğumuz ortam faizlerin inmesi için uygun mu değil mi buna TCMB ve piyasalar karar verecek.