Uzun yıllardır halkımız vadeli çek düzenliyordu ama çekin vade tarihi yasal bakımdan geçerli değildi. Ara sıra da olsa elindeki çeki vadesinden önce tahsil etmeye kalkan kalleş insanlar çıkıyordu. Mahkemeler de yasaya uyarak, bile bile kalleşlik yapanın lehinde karar vermek zorunda kalıyordu. Halk bundan çok tedirgindi. Bu yasanın değişmesi için yapılan bütün ısrar ve çabalar da boşa gidiyordu. Hukukçularımız, “Çek günlük olur, vadeli çek olmaz diyordu. Vadeli çek, bütün hukuk sistemini alt üst eder, hukuka aykırı, hukukun ruhuna da aykırı” diyordu. Bu problem uzun yıllar devam etti ve nihayet Ak Parti döneminde çözüldü. Hukukun ruhuna ne oldu bilmiyorum ama piyasada hiçbir sorun olmadı ve halk o durumdan kurtuldu. Şimdi çeklerdeki vade tarihi yasal olarak da geçerlidir. Demek ki işi bilen yapan yapıyormuş, helal olsun.
Vadeli çeki başarmışken gelin bir adım daha atalım, işi yarım bırakmayalım. Buna benzer bir konu daha var: Vadeli ticarette iki tür belge kullanıyoruz, çek ve senet. Ülke ticaretini daha ileriye taşımak için şimdi bir neşter de senede vurulması gerekiyor. Çek, çok pratik ve yeniliklere uyumlu bir belgedir ama bizde ticaret senetsiz yürümüyor. Hali hazırdaki iç piyasada çekten çok senet dönüyor. Ama senet, uzun yıllardır ihmal edildi. Çağın elektronik ve dijital teknolojisiyle uyumlu bir hale getirilmedi. Bu yüzden şimdi o kadar ilkel bir duruma düştü ki, bu günün senediyle iş yapmak, gün geçtikçe daha çok çileye dönüşmektedir.
Bu haliyle senedi, kredi teminatı olarak artık bankalar da kabul etmiyor. Bu durum kredi kullanımının tabana yayılmasına engel oluyor. Bu sebeple banka kredilerinden, sadece çekle çalışan sektörler yararlanmış oluyor ki, ülke ticaretinin geleceği için bu çok tehlikelidir. Hitap ettiği müşteri kesimi, çoğunlukla senet verebilen sektörler var. Bunlar uzun yıllardır kredi teminatı olarak bankalara bu senetleri veriyordu. Şimdi müşteri senetlerini bankalar kredi teminatı olarak kabul etmediği için bu sektörler kredi alamıyor ve ilerleyemiyor.
Günümüzde senedin tahsilatı da ayrı bir işkenceye dönüşmüştür: Tahsil için bankaya verilen senetlerin aslını bankalar, borçlunun bulunduğu şehirdeki banka şubesine postalıyor. Orada borçluya ihbarname yazılıp, borçlunun adresine gönderiliyor. İhbarname borçlunun eline ulaşmazsa borcunu hangi bankaya ödeyeceğini bilemiyor ve senet protesto oluyor. Bu yüzden borçlunun ticari itibarı zedeleniyor ve kredi alamıyor. Bundan sonra borcunu ödemek, itibarını kurtarmak ve protestoyu kaldırmak içinse başkaca zorluklar yaşıyor.
Borçlu borcunu ödemezse, senedin aslı alacaklıya geri gelinceye kadar, bazen 30-40 gün yasal işlem başlatılamıyor. Özellikle acilen ihtiyat haczi gerektiren durumlarda, bu gecikmeden dolayı iş işten geçmiş oluyor. Senet tahsilinde buna benzer daha birçok zorluklar yaşanıyor. Senet, hem pratikteki kullanımı, hem de yasası bakımından üzerinde çalışma yapılarak yeni bir şekle getirilmezse, ülke ticaretini geriletmeye, millete de çile çektirmeye devam edecektir. Bu günkü haliyle senet artık devrini tamamlamıştır.
Acilen “(E) Senet” devrini de başlatmalıyız. İsteyen firmalar, bankadan senet kare kodu aldığında, düzenlenen kare kodlu senetler de elektronik ortama alınmış olacaktır. Senetler için de bir takas merkezi kurulmalıdır. Bunlar yasalarla da desteklendiğinde vatandaş istediği bankaya senedini ödeyebilecektir. Müşteri senetleri de müşteri çeki gibi bankalar tarafından kredi teminatı olarak kabul edilinceye kadar, ilgili kuruluşlar senet üzerinde çalışmalıdır. “E Senet” döneminin başlaması, milli ekonomimize daha büyük bir canlılık getirecektir inşallah. Allah’a emanet olunuz.