TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, Ak Parti döneminde çok kazanmanın sarhoşluğu ile yine hükümete verdi veriştirdi.
Güvenlik güçlerimizin Ermeni PKK’ya verdirdiği zayiat pek bir zorlarına gitmiş. Özetle şu konulara değinmiş Symes hanımefendiler:
“Yargıya güven yeterli değil.
Hukukun öngörülebilir olmadığı bir ülkede...
Böyle bir ülkede ekonomik başarılar sürdürülemez.
Yoksa, ekonomik istikrar ve eylem planının etkili uygulanması anlamını yitirir.
Demokrasinin temel dinamiği olan ifade özgürlüğüne yönelik yaygın tahammülsüzlüğü süratle aşmalıyız.
Yoksa bu tahammülsüzlük toplumu ve geleceğimizi köreltir.
Şiddete çağrı olmadıkça çok seslilikten korkmamalıyız.
Bir düşünün, çok sesli olmayan bir toplumda, yeni anayasa nasıl tartışılabilir, AB uyumu nasıl müzakere edilebilir, bölgesel kalkınma nasıl tartışılacak, sormak isterim...” ve saire, ve saire.
Öncelikle belirtmek gerekir ki yargıdan rahatsızlığı olan FETÖ, Aydın Doğan, PKK-KCK-HDP, DHKP-C, MLKP, Cumhuriyet Gazetesi, Darbeciler, onların avukatı CHP ve bir de bu şer odaklarının arkasında dağ gibi duran TÜSİAD.
“Hukukun öngörülebilir olmadığı bir ülkede” yatırımlar inkıtaa uğramıyor. Her bir darbenin maliyeti 100 ile 150 milyar dolar iken 13 yılda on darbe yemiş iktidar, tüm kirli odaklara rağmen ekonomide müthiş başarılı bir şekilde yol alıyor.
Hem memlekette iddia ettiğiniz gibi “ifade özgürlüğünü de tartışan” yok. TÜSİAD’ın hamiliğini yaptığı gruplar milletin dinine, değerlerine, namusuna, vatanına, bayrağına tecavüz etmek istiyor. Milletin seçtiği iktidarda onlara geçit vermiyor. Hepsi bu!
“Şiddete çağrı olmadıkça çok seslilikten korkamamalıymışız.” İyi de sorarlar adama; başörtülü, eli tesbihli, başı takkeli, çember sakallılar neyin şiddetine başvurmuştu ki onlarca yıldır kan kusturdunuz. Neredeydi sizin o çok sesliliğiniz. Harbi sizin dilinizden düşmeyen irtica paranoyanıza ne oldu bu aralar. Yoksa şeytanlarınız vitesi münafığa mı taktı?
“Çok sesli olmayan bir ortamda anayasa ve AB nasıl konuşulurmuş.” Allah aşkına TÜSİAD! Kör müsün yoksa sağır mı?
Kılıçdaroğlu’nun PYD ile PKK’yı savunduğu, CHP ve medyasının PKK sözcülüğüne soyunduğu, HDP’nin Hendekçilere dua istediği bir ortamda hangi tek seslilikten söz edilebilir ki…
Adam devletin en güçlü bankaları Halk ve Ziraat’e operasyon çektiriyor. Öbürü MİT tırlarını durduruyor. Diğeri Türkiye’yi teröre destek veren ülke diye dünyaya pazarlıyor. Bir diğeri kalkmış Cumhurbaşkanı ve dört bakanı içeri atmaktan söz ediyor. Ve siz hala bu ülkede özgürlük yok diyorsunuz öyle mi?
“Özgürlükçü laik anlayış ile toplum bireyselleşip, bilimsel düşünce, sorgulama ve araştırma olguları yükseliyormuş.”
85 yıldır fikre darbe indirilirken neredeydiniz?
Allah nazar değdirmesin! Laik ortamda yetiştirdiğiniz yerli(!) zenginler ve bilim adamları ülkenin her tarafını fabrikalarla doldurmuş, patent almaktan diğer ülkelere sıra gelmez olmuş, bölgenizde bileğinizi büken babayiğit kalmamış.
Bakınsanıza dünyanın süper güçleri laik sisteminiz önünde boyun eğiyor, ürettiğiniz yerli silahların korkusundan bize yan bakmaya dahi cesaret edemiyorlar.
Bu millet, sizin “Özgürlükçü, laik, bireyselleşmiş, sorgulayıcı, araştırmacı, bilimsel düşünen elamanlarınızı” Taksim gezi parkında; doğu’da hendeklerin başında yeterince gördü. Devlet yıkmanın, toplumu ateşe vermenin, bomba yapmanın, Molotof atmanın envai çeşidini hep birlikte merakla izliyoruz.
Dua edin ki paranız varda adam yerine konuluyorsunuz. Yoksa o aşağıladığınız dağdaki çoban bile sizden bin kat daha hayırlı bu ülkeye, bilesiniz.