İngiltere’deki bombalı saldırı nasıl okunmalı?..
Yaygın gazetelerin manşetlerine baktığımda menfur olayı Güneş; “Ektiklerini Biçiyorlar”, Yeni Akit; “Rüzgâr Ekenler Fırtına Biçiyor” şeklinde başlıklarla manşetten verirken Yeni Söz; manşetine şu başlığı atmış: “Seçime beş kala İngiliz istihbaratından terör saldırısı”.
Gerçekten Büyük Britanya, Ortadoğu’da şimdiye kadar ektiğini mi biçiyor, yoksa Yeni Söz’ün manşetten ileri sürdüğü gibi “Seçime beş kala İngiltere’nin iç güvenliğinden sorumlu M16’mı bu saldırıyı düzenledi”?
Peki, çok iyi korunan konser salonundaki 22 kişinin ölüm emrini kim verdi?..
Yoksa geçenlerde ölen “007 James Bond” olmasın!..
İngiltere’de 8 Haziran’da seçimlerin yapılacak olması, “Ne yani bu saldırı, seçimleri etkilemek için yapılmış olamaz mı?” sorusunu da beraberinde getiriyor.
Ayrıca, İngiltere’deki bu terör olayının ABD Devlet Başkanı Trump’un yurtdışı gezisi sırasında ve Filistin Devlet Başkanı Abbas ile görüşürken gerçekleşmesi de tesadüf olamaz.
Planı kuran ona göre saatli bombasını da hazır ediyor…
***
İngiliz medyasını iki günden beri tarıyorum.
İngiliz medyası ısrarla “Irak Şam İslam devleti (IŞİD)” yerine “İslam Devleti” tabirini kullanıyor.
Algı operasyonu acayip şekilde çalışıyor, çalıştırılıyor.
Bu saldırıda 22 yaşında Libya kökenli İngiliz vatandaşı olan Salman Abedi adlı bir çocuğun kullanılması da düşündürücü…
İngiliz Birleşik Entelijansı hiç vakit kaybetmeden kolunu Libya ve Suriye’ye kadar uzattı. Washıngton Post’un haberine göre, Salman Abedi’nin kardeşi Hidayet Ramazan Abedi, geçtiğimiz Salı günü Trablus merkezli “Özel Caydırıcı Güçler” tarafından tutuklanmasının ardından Hidayet, iddiaya göre, kardeşiyle birlikte IŞİD (El-Bağdadî Hareketi)’in bir barçası olduklarını itiraf etmiş.
Böylesine bir olayı bir çocuğun tek başına gerçekleştirmesi elbette mümkün gözükmüyor. İngiliz güvenlik birimi yetkilileri de olayın son derece profesyonelce olduğu kanaatinde.
***
Saldırının, Dünya’da küresel bir istihbarat ağı ören M16, CIA, MOSAD tarafından kurulan kullanışlı DEAŞ tarafından üstlenilmiş olması ise, bunun profesyonelce hazırlanmış bir tuzak olma ihtimalini de kuvvetlendirmiyor değil.
İngiliz ve Batı medyası, her zamanki gibi bu olayda da faturayı Müslümanlara kesmekle meşgul.
İngiliz medyasında bazı yorumcular, müstear isim kullanarak olayı Müslümanlar üzerine yıkmak için büyük çaba sarfediyorlar. Haber ve makalelerin altındaki “vatandaş” yorumlarına şöyle bir göz attığınızda, İngilizlerin, o yorum ve haberlerin son derece etkisi altında kaldıkları müşahede ediliyor.
Meselâ Halder adlı bir okuyucu, “Birleşik Krallık, evinde yetiştirilen teröristler için Avrupa'nın lideri” ifadesini kullandıktan sonra şu yorumu yapıyor: “Müslümanları "mülteci krizi"nden önce buraya getirdi. Ve daha mizahi şey şu ki, Hıristiyan / Katolik Avrupalıları bu insanlardan daha fazla değiştirmek istiyorlar.”
***
Bu arada İngiltere’de yaşayan Müslümanlar ile Türk esnafların, bu olaydan son derece olumsuz etkilendikleri de bir gerçek. Ne yazık ki Avrupa’da yaşayan 30 milyon Müslümanın en büyük handikabı ise, teşkilâtlı hareket edememeleri ve bu yüzden gür bir ses çıkaramamaları.
***
Türk – İslâm Dünyası, Ramazan’da yeni küresel bir “terör” saldırısı ve dalgasıyla karşı karşıya.
Avrupa Birliği’nin çatırdama sesleri hem İngiltere’den hem de diğer Avrupa ülkelerinden oldukça işitilir oldu.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Amerika, 100 TIR’la PKK’ya silah desteği verirken NATO üyesi Türkiye’ye karşı hangi safta yer aldığını ve alacağını alenî bir şekilde ifade ediyor.
İngiltere, Lozan’daki kazanımları kaybetmek niyetinde değil. Almanya, şimdiye kadar en büyük desteğini bölücü örgütlere vermişti. Şimdi FETÖ’ye de yapıyor.
Bize gelinde kırk dereden su getiren NATO yetkilileri, İngiltere’nin yanında hareket edeceklerini açık ve net bir şekilde dünya kamuoyuna açıkladı.
Türkiye, postu deldirmeden üzerine atılan bu küresel ağı delmek ve bu puslu havadan sağ salip çıkmak zorunda.
Ya değilse…