Proje finansmanı, yatırım projelerinde kullanılacak dış finansmanın geri ödemesinde, sponsor şirketin varlıklarının değil bahse konu projenin yaratacağı nakit akımının dikkate alınmasıdır.
Proje finansmanı, proje odaklıdır ve şirketin değil projenin kredi ihtiyacına yöneliktir.
Şirketler, yatırım projelerini hayata geçirebilmek için, kendi bilanço yapılarını bozmadan, uygun risk yönetimi yaklaşımlarıyla risklerini en aza indirerek farklı ve çeşitli finansman kaynaklarını kullanarak proje finansman sürecine dahil olurlar.
İş adamlığının işi hayal etme, iş yerini kurma ve piyasa diliyle “işi oturma” aşamalarından oluşan üç evresini saymadan dördüncü evreye geçmeleri isteniyor, bu evrede proje finansmanıdır.
Aslında işletme sermayelerinin hızla eridiği bir krizin ortasında, daha eriyen sermayeye çözüm bulamayan iş adamından, sadece geleceğe dönük projeler geliştirilmesi ve finansman bulması mı isteniyor? diyor ABD Merkez Bankası Başkanı, krizden çıkmak için kapısını çalan iş dünyasına da bunu tavsiye etti. Yani ağlaşmayı bırakmalarını, işadamı olmanın onsuz olmazı olan ilk üç aşamaya dayanarak kendisinden vefa beklememelerini istedi.
Kapitalizm filosunun amiral gemisinde bunlar oluyor. Gemisi su alan ve amiral gemisine yanaşan emektar denizcilere önerdiği, ne gemiyi yüzdürmeye çalışmaları ne de kendisinden filika istemeleri. “Kolunuza güvenin, sahile kadar kulaç atın...” tavsiye bu kadar.
Öyle firmalar var ki ülkemizde bulundukları kentin nüfusunun üçte ikisine 3 kuşaktır istihdam sağlıyor. Hani batsa firma, kent haritadan silinecek. Ama tavsiye değişmiyor. Somut önerisi, İnovasyon yapmaları ve artık gelecek için projeler geliştirmeleri. Yani sahile ulaşmanın tek yolu artık fizik gücü ve motivasyonu artıracak hamleler. Yani projeler.
Baş döndürücü fikirler, yeni nesil şirketler, yapılamaz denilen onlarca yenilik ve nihayet ülkemizin dünya pazarlarında yükselişi. Aslında yeni bir doğmaya dönüştü bu. “İnovasyon varsa firma batmaz!” Bir de bunu ayakta tutmaya çalışan onlarca hibe ve kredi sistemi var. Eğer KOBİ kelimesini duyuyorsanız, inovasyonu; inovasyonu duyuyorsanız havada uçuşan hibe ve kredi başvuru formları görürsünüz. Yıllardır proje ve finansman alanında çalışan bir arkadaşınız olarak şunu söyleyebilirim: İnanın, fon kaynaklarının neredeyse yarısını iş adamlarından duyuyorum. O kadar iyi takip ediyorlar.
İşletmelerimiz için daha fazla proje ile daha fazla fon kaynağının kapısını aşındıracağız. Ama sorunumuz şu: Projeli düşünme kültürü geliştirilmeden, proje üretmek imkânsız…
Bunu ne yazık ki yabancılar da biz de göz ardı ediyoruz. Aslında çoğu aile şirketi deyip geçiştirdiğimiz firmalarımızın çoğu daha ergenlik döneminde. Birinci kuşak kabul ediyor. İnovasyon ve proje gerekli. Ama işi sürdürecek ikinci kuşak, yukarıda bahsettiğim ve artık açıkçası yadsınan ilk üç aşamayı dikkate almıyor. Daha pragmatist, daha aceleci ve daha uçuk hedefler, araçlar ve pazarlar, inovasyon ve proje olarak algılanmaya başlandı. Özellikle genç kuşaklara sözüm: İnovasyonu fazla abartmayın. Unutmayın ki babanızın kurduğu yapı, kendi zamanı için inovatifti. Yani ailenizde, firmanızda inovasyon konusunda tecrübeli biri zaten var. Siz sadece, aklınızdaki fikri gerçekleştirdiğinizde ne olacak? Ona karar verin. Sürdürülebilir bir inovasyon, başarılı bir inovasyondur. Projeli düşünme kültürünün yerleşmediği hiç bir firma ve girişimci, reel ve bilimsel anlamda sürdürülebilir bir inovasyon projesi çıkaramaz.