Bir telaş bir düşüncedir alır gider bizleri. Günler öncesinden hazırlıklar başlar. Evlerde erişteler kesilir, alışverişler yapılır, buzdolapları doldurulur ağzına kadar tıka basa.
Öyle ya, ramazan geliyor, sanki kıtlık ayı geliyor mübarek. Aman hiçbir şey eksik olmasın, Ayşe gelecek iftara, bir eksik görmesin, Fatma gelecek şunu çok sever aman olmazsa olmaz onu da alalım. Nede olsa gün boyunca aç kalacağız, iftarda ve sonrasın da aksırıncaya kadar tıksırıncaya kadar yiyelim, yarın yine oruç tutacağız.
Hiç düşünüyor muyuz, ramazan hoş gelirken mutfağımıza veya buzdolabımıza mı bakıyor? Yoksa asıl önemli olan ruh âlemimizin doluluğu yâda boşluğuna mı bakıyor.
Ne dersiniz? Ruh âleminizde ramazanı karşılamak için ne gibi bir hazırlık var? Onun gelişi, ruh âleminiz de ne gibi etkiler uyandırıyor? Orayı da tıka basa doldurdunuz mu?
Ondan beklediğiniz var, onunda sizden beklentisi.
Bir beklentidir ramazan!..
Herkesin farklı beklentiler içine büründüğü manevi bir iklim.
Kimi insanlığını hatırlamak, kulluğunu idrak etmek için ruhunu dinlendirmek, Yaratanına daha bir yaklaşma, O’nun verdiği emir ve yasaklara daha sarılma adına bekler.
Kimi, hatırlanışların ve sosyal yardımların kendilerine sadece bu mübarek iklimde ulaştığı için bekler. Fakirlikten mideleri yapışmış, dudakları çatlamış, bir kuytu köşede yiyeceği bir lokma ekmeği olmayan, aczini anlatmaktan hayâ eden yetim çocuklar, bir şefkatli kolların kendini sarmasını, acılarını dindirmeseler bile başlarının okşamasını özlem ve hasretle bekliyorlar.
Her kesim onu misafir etmek için günler öncesinden bekler. Bu beklentide aşk vardır, heyecan vardır, sabır vardır. Daha önemlisi “sevdiklerinizden infak etmedikçe kâmil iman sahibi olamazsınız” uyarısının hatırlanıp, isteklerinden, uykundan ve malından infak vardır.
Ama hiç düşündünüz mü? O’mu bize misafir olarak geliyor, biz mi o’na misafir oluyoruz?
Kim kimi ne kadar ağırlıyor, kim kime neler ikram ediyor?
Oruç tutacağız, Rabbimizin bize bahşettiği helal dairesinde olanlara bile el sürmeden geçirdiğimiz zaman diliminde, açlığımız ve susuzluğumuz eğer bize susuz ve aç kalanları hatırlatmıyorsa, tuttuğumuz oruç, sadece açlık ve susuzluk olarak kalıyor, bize misafir olan ramazanı ağırlayamıyor, bize getirdiği bereketten nasiplenemiyoruz demektir.
İşte o, bize misafir olduğu zaman bizi hoş bulmuyor. Bizi şereflendirirken, biz o şereften nasibimizi alamıyoruz. Yücelerden bize getirdiği rahmet, mağfiret ve cehennem ateşinden kurtuluştan uzak kalıyor, ramazanın geldiği gibi gittiğine şahit oluyoruz.
O bizi ne kadar misafir etse de, haydi biz Onu misafir etmek için seferber olalım.
Zengin misin, halin yerinde mi? Senin için bir fırsattır ramazan!.. Onu ağırlamaya ve nefsin esaretinden kurtulmaya. Kirinden arınmak, açı doyurmak, garibi sevindirmek ve sonucunda Rabbin katında sevilenlerden olmak için bir fırsattır.
Kendi nefsine ağır gelen yardım etme duygunu harekete geçirip ruhen rahatlamayı denemelisin ki, ağırladığın misafirin ev sahipliğinden memnun kalsın.
Malından infak et. Malından infak edecek derecede zengin değil misin? Sevginden infak et.
Rabbin rahmeti ve merhameti sana nasıl nasip ettiyse, sende yaratılmışlara karşı onlardan infak et. Gülümse, bir yetim başı okşa, gücün nispetinde doyur ve sadaka ver.
İşte O geldi, sosyal yardımlaşmayı hatırlatıp kendi nefslerimize yardıma GELDİ.
Onun misafirliğinde, insan olmanın gereklerini, verdiği dersleri tekrar hatırlamamız için, Karunluktan, sapkınlıktan ve itaatsizlikten kurtulmamıza vesile olmak için GELDİ.
Kadrini kıymetini bilerek ağırlamaktır bize düşen. Bize düşen, onun manevi atmosferini yaşayarak, sonunda Rabbin bize vereceği ödüle mazhar olmak için GELDİ.
Ölmeden önce ölmeyi yaşattığı için hamd etmemizi sağlamaya GELDİ.
Ramazan sen senin değilsin, iyi anla senin olduğunu zannettiklerin bile senin değil demeye GELDİ.
Ramazan insanın yaratılışındaki fıtrat ayarlarına dönüşü, yani Allah’a(cc) dönüşü ve O’na yükselmemiz gerektiğini hatırlatmak için GELDİ.
Rabbim, inşallah o fıtrat ayalarına dönen kullarından eylesin.
Özlemle beklediğim oruç, hoş geldin bedenime ve her şeyden daha fazla hoş geldin ruhuma.
Ben senden memnunum inşallah giderken sende benden memnun olursun.