Ramazan’da Büyük İmtihan

Mustafa Balkan

Bu seneki Ramazan-ı Şerif’i, Ramazan’ın da anlamına denk gelecek şekilde tam bir rahmet ayı olarak geçirdik.

Yüce Mevlâ “Rahman” sıfatıyla öyle bir tecelli etti ki, gökyüzünden yeryüzüne sağnak sağnak indirdiği rahmet yağmurlarıyla birlikte bu Ramazan’ı çok güzel ve rahat bir şekilde yaşadık.

Elhamdülillâh.

Hilâlin görünmesiyle başlayan Ramazan’da Cenab-ı Hakk, biz kullarını büyük bir imtihana tabi tuttu. Oruç tutan da tutmayan da bu sınavdan geçtiler.

Âdemoğlunun “elest bezminde” verdiği söze şahidlik eden oruçlarımızla yelken açtığımız Ramazan deryâsında yüzerken zekât vermek, dostlara armağanlar sunmak, hasedden vazgeçmenin içteki ezel sırrına şâhidlik olduğunu; misafir dâvet edip doyurmak, iyilik ve ihsânlarda bulunmak, Allah'a verdiğimiz sözde durmak demek olduğunu da Hz. Pîr’in Mesnevî’sinden öğrendik.

 

***

Mevlânâ'ya göre oruç, hâl diliyle şâhidlik edip der ki: Şu kişi, helal lokmayı bile senin emrine uyarak yemedi, su içmedi. Nasıl olur da harama el uzatabilir?

Elhamdülillah uzatmadık da…

Mevlânâ'nın gözünde oruç, gökler ötesinden gelen mânevî bir azıktır, bir semâvî sofradır. İnsan, oruç tutmak suretiyle o sofraya oturarak günahlardan temizlenir, hafifler ve çok iyi hâle gelir.

 

***

Ama edeb ve ahlâktan nasipsiz bazı kişiler cadde, sokak ve parklarda alenî olarak oruç yiyenlere; İplikçi Camisi minaresini gölgesinde etli ekmekleri ailesiyle birlikte bir öğle vakti midesine indiren hâya yoksunlarına ya ne demeli…

“Hayâ imandandır.”

“Her dinin bir ahlâkı vardır; İslam’ın ahlakı da hayâdır.”

Hayânız yoksa imanınızda bir araz var demektir.

Tövbe Yâ Rabbi!

 

***

Hazret-i Mevlâna, “Açlık ilaçların pâdişâhıdır. Bütün hastalıklar onunla iyileşir. Bütün yemekler açlıkla güzelleşir. Tok iken ağlamak bile zordur.

Boş karın şeytanın zindanıdır. Çünkü karnı aç adamın ekmek derdi, yemek sevdâsı; hile yapmasına, kötülük işlemesine engel olur. Boş iken şeytana zindan olan karın, yemekle dolunca içinde şeytanların kaynaştığı bir pazar oluverir.” diyor.

 

***

Yağlıbayat Köyünde, bu Ramazan’da yağan dolu bazı çiftçilerimizin ekinlerini mahvetti.

Bir hafta sonra biçerdöverin gireceği 150 dönümlük ekinini dolu vuran köylüm Vahap Burunduk, Ramazan’da büyük bir imtihandan geçti.

Vahap akayım diyor ki:

“O verdi, O aldı.”

Er-Rızk-ı Alallah.

Mevlâ’ya güvenmek işte bu.

Allah'a güvenin insana verdiği pozitif enerji, insanın hayata bakışını değiştirecek güçtedir. Ayrıca böyle bir tevekkül duygusuyla elde edilen mânevî güç, insanın hayatın zorlukları ve yokluklarına tahammül gücünü artıracağı gibi, hazz ve zevkini de artırır.

 

***

Duyduğuma göre bu dolu civar köylerdeki bazı çiftçilerin tarlalarını da vurmuş. O köylülerden bazıları bu durum karşısında sabır ve tevekkül göstermeyerek ve kendilerini yerden yere vurarak hastanelere yatırmışlar.

Vahap ağabeyime sabr-ı cemil dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor.

Sabr-ı Cemil ise, bir felâket geldiği zaman o an gösterilen sabırdır. Sonrasında verilen tepki ise riyaya giriyor.

Çiftçilerimize geçmiş olsun diyor, devletimizin bu zararı karşılaması noktasında babalık görevini yapması, bu çiftçilerimize müşfik elini uzatması gerektiğine inanıyoruz.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Ramazan Bayramınızı en içten duygularımla kutlar, bayramın Türk-İslâm âlemi ile İslâm ümmetinin kurtuluşuna ve esenliğe çıkmasına vesile olmasını Rabbimden dilerim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.