18 Ekim Salı günü saat 12.30’da TBMM Dikmen yolu üzerindeki araç park yerine gittim.
Park yerinden, TBMM’nin Atatürk Bulvarındaki kapısına yönlendirdim. Oraya gittiğimde polis ara sokaklara aracımı park etmemi söyledi. Ara sokaklarda ve TBMM etrafında 30 dakika dolaştım ve yer bulamadım.
Saat 13.00’da TBMM ziyaretçi kapısında kuyruk 100 metreden fazlaydı anında arkamda da bir o kadar sıra daha oluştu.
Milletin Meclisine tam bir buçuk saat sonra girebildim.
Kapıda yaşlılar, bayanlar, hepsi bizim gibi saatlerce bekledi ve büyük sıkıntı içinde içeri girdi.
15 Temmuz’da ziyaretçi giriş binası hasar aldığı için girişe bir tane X-Ray cihazı kurulmuş ve 6-8 metrekarelik yerde üst-baş ve çanta aramaları aynı anda aynı yerde yapılınca kuyruk tabi ki uzadıkça uzuyordu.
Ama dedim ya Milletin Meclisine aracınızı park yerine park edemezsiniz öyle elini kolunu sallayarak, hele de içeriden davetiniz yoksa hiç giremezsiniz. Yeri gelince de adı Milletin Meclisi oluyor onu da anlamış değilim.
Milletin kendi Meclisine eziyet çekerek girdiğini bugün fazlası ile gördüm. Tedbir alınmasın mı? Tabi ki alınsın ama millete eziyet çektirmeden alınsın.
14.30 gibi içeri girdiğimde Karaman Milletvekili Sayın Recep Konuk Bey’in TBMM’de 5. kattaki odasına çıktım.
Sayın vekil misafirini uğurlamak için dışarı kadar çıktığında ceketinin önünü iliklemiş, misafiri odasından dış kapıya kadar uğurlaması ve öncesi sekreterinin önünde beklerken göz göze geldiğimizde tebessümle hoş geldiniz demesi daha ilk gördüğüm anki intiba, işte milletini temsil eden vekil dedim. Milleti temsil eden vekil milletine saygı gösterendir. Recep Bey de konuklarına tam bir ev sahipliği yapıyor olması temsilcilerine gösterdiği saygının bir parçasıydı.
Recep Konuk Bey, öğlen yemeği yememiş ve danışmanlardan bir tanesi saat 15.00’da vekilimiz genel kurula yetişecek sizi bekliyor ve yemek yerken görüşme sağlanacak kusura bakmayın tarzda benzer cümleler kullandı.
Ben de “rica ederim, rahat yesin” diyeceğim ama süre çok kısa, o yüzden hemen konumu arz edip çıkmam gerekiyordu. Sayın vekilin odasına davet üzerine vakit geçirmeden girdim.
Yine odasında vekilin güler yüz ile tokalaşarak ayakta karşılaması, hal-hatır sorması, karşılıklı övgüler ve yaşam ile ilgili konuşmalarımız da gözlerindeki ışıltıyı, enerjiyi inanın tarif edemiyorum.
İletmem gereken bir not vardı, kendilerine ilettim, hemen ilgili yeri aradı, adımı verdi, sekreterine takibini söyledi, bunlar saniyeler içinde o kadar programlı ve somut oldu ki, işte başarı bu dedim.
Sayın Recep Konuk bu kısa zamanda maalesef yine yemeğini yemedi ve saat 15.00’da yoklama yapılan genel kurula acil çıkmak zorunda kaldı.
Çıkarken sekreterine, “Oktay Bey’i misafir edin, çay-kahve ikramlarımızı yapın, ben işim bitince geleceğim, zamanınız var ise bekleyin geleyim” demesi bile samimiyeti ve gerçekçiliğini gösteriyordu.
Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz?
Ben aslen Konyalıyım, yaklaşık da 50 yaşındayım ve 37 yıldır da Ankara’da yaşıyorum. Yıllardır TBMM’ye giderim. Her dönem çok değişik illerden de tanıdığım vekiller olmuştur. Recep Konuk Bey’deki samimiyeti, içtenliği, iş görme hızı ve pratikliğini belli bölgedeki vekillerde görüyordum, Recep Konuk Bey de aynı görüntüyü görünce çok hoşuma gitti.
Hani her seçim dönemi vekil adaylarımıza seçilince bizi unutmayın,
Hani defalarca ararız randevu alamayız telefonlarımıza çıkmazlar ya da dönmezler,
Ya seçtik bir kere yüzünü görmedik, görüşmek içinde ulaşamıyoruz, ulaşsak da dinlenmedi bile deriz ya.
RECEP KONUK Bey hemşerilerini unutmamış onu gördüm. İlgisini, samimiyetini, sıcakkanlı Anadolu konukseverliğini gördüm çok mutlu oldum bunu da sizlerle paylaşmak istedim.
Artık biz de ulaşılmayanları, bizi temsil etmeyenleri, halka kulak vermeyenleri istemiyoruz diyebilmeliyiz.