Görünen köy kılavuz istermiymiş, istermiş.
Uzmanlık alanı anketçilik olan şirketler de yanıldılar mı, yanıldılar.
Referandum sonucu herkesi şoke etti mi, etti.
Kabul edelim ki; kimse bu sonucu beklemiyordu.
CHP’nin her yenilgi sonrasında çamura yattığı gibi, bu defa da çamura yatacağını bekliyorduk. Onlar da zaten çamura yatmanın sinyallerini referandum öncesinden veriyorlardı.
Evet oylarının en az yüzde 55-60 arasında çıkacağı tahmin edilirken, kimsenin beklemediği bir şey oldu ve hayır oyları evet oylarına çok yakın çıktı. Bu sonuç herkesi şaşkına çevirdi ama, en çok da CHP şaşırdı. Zaten “Mal bulmuş mağribi” gibi sağa-sola saldırması da bundan. “Acaba bir koyundan iki post çıkarabilir miyim” hülyasına daldı. Şaşırdığından şalvar yamar gibi AYM’ye, Danıştay’a neden gitti sanıyorsunuz? Bu iki mahkemeden de istediğini alamayınca bu defa her zaman yaptığını yaptı. AİHM’nin kapısını çalıyor.
Şimdilerde ise yüzde 49’a sarılıp sahiplenme derdinde. Kerameti kendinden menkul sanıyor garibim. Oysa rüyasında görse hayra yormazdı.
Yüzde 49 CHP’nin başarısı mı? Yoksa AK Parti’nin başarısızlığı mı? Ya da seçmenin kafa karışıklığı mı? Bütün bunlara referandumu yönlendirmeye çalışan “yedi düvel”i de eklersek tahlili daha kolay yapabiliriz sanıyorum.
Yüzde 49 mutluluğu kısa sürdü. CHP’de beklenen “İç hesaplaşma” başladı. Kolay-kolay da sular durulacak gibi görülmüyor. Yüzde 49’un arkasına takılarak “Hak arama şovlarıyla” koltuğu sağlama alacaklarını sandılar ama, parti içi muhalefet dört nala saldırıyor. Dışarısıyla kavga edip iç dinamikleri birleştirme düşüncesi de tutmadı. Ok yaydan çıktı bir kere.
“Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz” derler ya. “Tek adam, diktatör” diye-diye kendisi dedikleri ile anılmaya başlandı.
“Problem çıkaranı kapının önüne koyarım” diyen Genel Başkana şimdi parti içi muhalefet “Tek adam” diyor, “Diktatör” demeye getiriyor.
Son söz olarak demek isterim ki;
Bizim siyasilerimiz milletimizin ferasetinden korkmalılar.
Öyle bir oy kullandı ki, bir taraftan üzeri ölü toprağı ile kaplı olan Ana Muhalefete hareket getirdi. Bir taraftan iktidara “Kendine gel” mesajı verdi. Üzerine vazife değilken iç işlerimize karışan yedi düvele de “Sen işine bak. Senden emir alacak değilim. Otur oturduğun yerde” dedi.
Milletin sözünün üstüne söz olur mu?