Ülkemiz ve dünya yine hareketli günler yaşıyor. Hükümet düşmanları da fırsat bulduğu anda dört koldan iktidara saldırıyor. Bazı muhalif siyasetçiler, gazeteciler, sivil toplum örgütleri ve paralel yapılanma bu anlayışla saldırmaya devam ediyor.
Dört bakanın yüce divanda yargılanmaması ile ilgili muhalefet liderini ardından da Bahçeli’yi dinledim.Her iki liderin siyasi anlayışlarını, görüşlerini yargılayacak değilim.
Elbette her siyasetçi iktidar olmak için gayret eder, projeler ortaya koyar, sonuçta vatandaş onların tavrına onay verir ya da vermez.Bizde nedense demokratik ülkelerde olduğu gibi muhalefet düzgün bir üslupla görüşlerini açıklamaz, bir gün kendilerine de iktidar verileceğini düşünerek üslup tezhibi yapmazlar. Demek ki iktidar olacaklarına inanmazlar.
Kılıçdaroğlu’nun 4 bakan hakkındaki AK Partili komisyon üyeleri hakkında ithamlarını hiçbir vicdan, izan, edep, hayâ sahibi insanın kabul edeceği bir üslup değildir.
Komisyonun AK Partili üyeleri için sarfedilen siyasi eleştirilere denecek bir şey olmayabilir, ancak eşleri ve çocuklarını kendi kısır siyasetine alet ederek laf atması ve onları konunun içine çekmesi kabul edilir değildir. Kılıçdaroğlu iktidar olma hırsı ileve hışımla, hesapsızca iktidara saldırıyor ama “SİVRİSİNEKTEN YAĞ ÇIKMAZ”, demiş büyüklerimiz.
Öte yandan bu 9 vekilin çocuklarının toplum içinde bazı densizlerce yerlerinin sorgulanması söz konusu olabilir. Birileri bu çocuklara sizin tabirinizle “HIRSIZLARLA ORTAKLIK” yapan vekillerin çocukları dese bunun sorumlusu kim olur acaba. Bundan bir ay kadar önce Konyalı 16 yaşındaki lise öğrencisiMAE’debu tür kışkırtmaların etkisiyle, Cumhurbaşkanımıza hakaretten gözaltına alınmadı mı?Bu gençler için de ileride olacaklarında suçlusu sizin “ALIŞILMIŞ ve ÇALIŞILMIŞ”sözlerinizdir.
*****
Hele de dumanı ta batıdan çıkan bir de Ekrem var, şaşkın ördek gibi kendi ülkesini şikâyet ediyor. Ne yazık ki, ağa babalarından yardım isteme adıyla Türkiye düşmanlarına alet oluyor. Efendi, bu ülkeye senin de ağa babalarının da gücü yetmez. Sayenizde ikiyüzlülüğünüz açığa çıktı, yani TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ. Partiniz de var artık, sıradaki sizseniz gelin iktidarla boy ölçüşün.
*****
Cumhurbaşkanımız Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Kampüsü-Yerleşkesi temel atma törenine katıldı ve “kampüs yerine külliye isminin kullanılmasının kültürümüze daha uygun” olduğunu ifade ettiler. Bundan sonra tepkilere bakalım, nereye kadar gidecek. Geçmiş özlemcileri, Osmanlı hayranı, gericilik, Cumhuriyet’in kazanımlarının yok edilmesi; neler, neler, kampüs bize ait bir şeymiş gibi! İyi ki medrese demedi, profesör için müderrisi ya da muallimi kullanın demedi.
Mesela Cumhurbaşkanı yerine Reis-i Cumhur desek nasıl olur? Mustafa Kemal de Reis-i Cumhur olarak anılmıyor mu idi?Cumhurbaşkanındaki Cumhur bize, başkan bize ait değil. Hem yarı batı, yarı doğu olur mu? Ya tam batı, ya da tam doğu olsun. Hakikaten bu konuda görüşünüzü öğrenmek isterim. Bence Reis-i Cumhur diyelim ki, bu sıfata şimdiden alışın ve hazırlanın da.
Nasıl olsa Han, Hakan, Sultan diyecek haliniz yok ya. Padişah ve İmparator sıfatlarını çoktan yadırgadınız. Hem Reis-i Cumhur da yakışıyor Koca Reis’e. Buna ne dersiniz?
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.