Torku Konyaspor’un 2014-2015 sezonunun Konya’da oynanan son maçındaki rakibi Çaykur Rizespor idi. Çaykur Rizespor’un enteresan bir özelliği vardı iç saha maçlarında 16 maçta 13 puan toplayabilen Çaykur Rizespor deplasman maçlarında ise ligin en başarılı 5.takımıydı ve dış sahalarda topladığı 21 puanla ligde kalışını Süper ligin 32.haftasında ilan etmiş olduğundan son deplasmanı olan Konyaspor’la oynayacağı maça 1 puan alırsak yeter 3 puan ise fevkalade olur mantığı ile gelmişti.
Müsabakanın saati 17.00 ve tatil günü Cumartesi olmasına rağmen 12 bin kadar bir kemik Konyaspor taraftarı vardı. Bu sezon maçlarımızı Büyükşehir Belediyesi Torku Arena Stadında oynamamıza ve yayıncı kuruluşta Konyaspor taraftarı Oscarlık’tı denilmesine rağmen üç büyüklerin maçlarında ve Beşiktaş’ın ev sahibi olduğu Beşiktaş-Trabzonspor maçında stadın tıklım tıklım dolmasına rağmen ve Trabzonspor maçında 30700 taraftar ile nispeten stadı doldurabildik. Diğer maçlarda 20 binin üzerine çıktığımız pek bir maç olmadı. Bu da gösteriyor ki benim gibi hasta Konyaspor taraftarı harici her maça itibar göstermiyor ve takım seçiyordu. Maça dönecek olursak Konyasporumuz maça arzulu, hızlı ve son oynadığı ve puanları topladığı maçların aksine topa daha çok sahip olma isteğiyle maça başladı. Ancak Konyaspor’da bu sezon sadece bu maçta değil her oynadığı maçta görülen kaleye isabetli şut atmama hastalığı Çaykur Rizespor maçında da devam etti. Koca maçta istatistiklerde görüldüğü gibi 18 şut çeken Konyasporumuz sadece 2 tanesinde isabet kaydetmişti.Galatasaray-Beşiktaş maçında Wesley Sneijder’in attığı 2.goldeki düzgün ve sert şuttan attığı goldeki isabeti ve şutun güzelliğini Konyasporumuzun maçlarında göremedik. 20.dakikada Çaykur Rizespor bir kez Kaya Tarakçı’nın kurtardığı ikincisinde defansımızdan dönen topta üçüncüde Leonard Kweuke’nin çektiği şutun Ali Çamdalı’ya çarpmasıyla kalemizde gol oluyor ve Rizespor 1-0 öne geçiyordu. Golden sonra da Çaykur Rizespor’un ilk yarıda atakları vardı. Bu maçın 40.dakikasına kadar sürdü, daha sonra sağdan soldan hele Mehmet Uslu’nun olduğu sol kanattan toplam maç sonuna kadar 47 orta gelmesine rağmen bunlardan sadece 6’sında ortalar isabet kaydedebiliyordu. Konyasporumuz maçın ikinci yarısında tek kale oyun oynamıştı ancak maç sonunda Rizespor’un hocası Hikmet Karaman’ın söylediği gibi attığı tehlikeli şut yoktu. Konyasporumuzun hücum girişimi maçın 90+2 dakikasında attığımız gol ile son buldu. Gabriel Torje’nin verdiği pasa set olan Ousmane Viera’nın sektirdiği topu önünde bulan 70.dakikada oyuna girmiş olan son haftaların golcüsü Dimitar Rangelov topu göğsü ile düzeltip sol çaprazdan topun gelişine şutunu çekmiş ve maça beraberlik getirmişti, bu tüm sezonda mağlubiyetten kurtulup puan aldığımız 4.maç olmuştu. Daha önce de ilk yarıdaki Çaykur Rizespor maçında 1-0’lık yenilgiden 1-1 beraberlik, 2.yarıdaki Kasımpaşa ve Akhisar Belediyespor maçlarından da 1-0’lık yenilgiden 2-1 galip gelmiştik. Maçta sonuçta 14 sezonluk Süper lig maceramızda 47 puana ulaşıp rekor kırma ümidimiz ile başladığımız maçta rekor kırma ümidimizi gerçekleştiremiyorduk ve rekor ümidimizi son hafta oynayacağımız Bursaspor maçımıza bırakıyorduk.
Bu maç sonunda Eskişehirspor’un da Gaziantepspor’a 3-2 yenilmesi ile ligde 8. olmamız garanti olmuş oluyor 7.olabilmemiz için son hafta Mersin İdmanyurdu’nun sahasında İstanbul Başakşehirspor’la en fazla berabere kalması Konyasporumuzun da Bursaspor’a deplasmanda galip gelmesi ile ancak 7.olabiliyoruz. 7.veya 8.olmanın pek bir farkı yok, ligde ilk 8 sırada yer alan takımlar Ziraat Türkiye Kupasına 2015-2016 sezonunda gruplardan başlayacağı için Konyasporumuz bu hakkı elde ediyordu. Başka bir gelişme de Konyasporumuz’a bu 8.cilik İstanbul Başakşehirspor’un ve Bursaspor’un ceza alma durumları olması Mersin İdmanyurdu’nun da UEFA lisansı alamamış olmasından dolayı Konyaspor’a UEFA Avrupa liginde üç ön eleme maçı oynama şansını da getirme ihtimali bulunuyordu. Maç sonunda Aykut Kocaman hocamızın söylediği gibi peki biz buna hazır mıyız? Çünkü üç ön eleme turu oynamak demek, maçların 31 Mayıs’ta biteceği göz önüne alınırsa sadece 10-15 gün sonra sezon açılıp Temmuz ayının başlarında oynanacak maçlara hazır olmak demektir. Bunun da futbolcularımızı yarış atı gibi koşturması anlamına gelmekte ve transfer sezonundaki yapacağımız transfer atılımlarını aceleye getirmemiz olmayacak mıdır? Ayrıca futbolcularımıza koca bir sezonun yorgunluğunu çıkarmak olan tatil imkanını bile ortadan kaldırmayacak mıdır?