ROMANYA’DAN GELDİM

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Görmediğim birkaç Avrupa ülkesinden biri de Romanya idi. 20 milyon nüfuslu (5 milyonu dışarıda) Romanya’nın bir ve iki numaralı şehri Bükreş ve Köstence’yi geçen hafta görme şansım oldu. 1978’de bağımsızlığını 1989’da kazanana kadar komünist sistemde yönetilen ve sona Başkan Çavuşesku’yu halen unutamamışlar. Çavuşesku’nun imar ettiği ülke o zamandan bu zamana pek değişmemiş.

Sakin ve güler yüzlü insanları, sakin sokakları, ucuz ve güvenli otelleri, tarihi binaları ile kısmen gelişen bir şehir Bükreş. Köstence bir sahil şehri çok sayıda tatar Müslümanların yaşadığı bu şehir geri kalmış. Çok sayıda burada yaşayan Türk iş adamları iyi işler yapıyor ve hayatlarından oldukça memnunlar.

Bir otomobil fabrikasının bulunduğu Romanya aslında bir tarım ülkesi. Tuna Nehrinin birçok kola ayrılarak suladığı ülkeye zamanla giden birçok Türk işletmeci başarılı tarımsal üretim yapmaktadır. Bunlardan biri de Konyalı bir tarım işletmecisi Hüseyin Bey. Daveti üzerine dostumun çalışmalarını görme şansım oldu. İyi ki de görmüşüm zira Romanya tarımı ve işletme sistemini analiz edebildim. 

Tarımcı olduğumuza göre buradaki tarımsal üretim uygulamalarını bir görelim. Burada tarım yıllardır savunuculuğunu yaptığım köy tipi büyük işletmelerde yapılmaktadır. İşletmelerin büyüklükleri 10 binlerce hektarı bulmaktadır. Doğrusu da budur. Komünizmden çıkışla beraber araziler özelleştirilmiş ve çiftçilere dağıtılmıştır. Ancak küçük ve parçalı arazilerde ekonomik tarım yapamayacağını bilen çiftçiler sahibi olduğu arazileri ya sattı ya da eski dönemin kolhoz yöneticilerine kiraya verdi. Bu anlayış bugünkü sistemin temellerini atmada yardımcı olmuştur.   

Sisteme dâhil olmak için köylüleri hiçbir güç zorlamamakta, ülkesel ve şahsi çıkarları nedeniyle bu sistemde yer almakta, böylece hem dekara 20 Euro kira geliri hem de işletmelerde çalışma şansları bulmaktadırlar. Çalışma şansı bulamayanlar başka ülkelere gitmektedir. Sistem tamamen gönüllülük esasına göre ekonomik işletme oluşumuna yol açmaktadır. Bizim de yapmamız gereken budur. Dekara 20 Euro destek verilen arazilerde 5 senede bir yeşil gübreleme yapılma zorunluluğu vardır. 

Her şey mükemmel değil elbette. En kötüsü köylerde de alkol tüketiminin çok olması ve kumar hastalığıdır. İşletmelerde işlerini en iyi şekilde yapan köylüler arasında enteresan olanları da var. Hüseyin Beyin işletmesinde çalışan aşçının para verilerek alınan sudan içmemesi, yine işletme bekçisi 67 yaşındaki Niko’nun işi bitince doğrudan evine gitmesi, içki içmemesi ve de dindar bir Ortodoks olduğu halde (kimsenin hakkını yemediği, yalan söylemediği ve dürüst olduğunu düşündüğü için) kiliseye gitme ihtiyacı duymaması ilginç geldi.

Romanya tarım potansiyeli yüksek bir ülke. Üretilen ürünler ülke içinde satılma şansı bulmaktadır. Fırsat bulunursa tarımı kolay, yağışı yeterli, sulama imkânı bol, verimi de yüksek bu ülkede üretim yapmak ülkemiz tarımcılarının hedefi olmalıdır. Gruplar halinde yapılacak tarla kiralamalı tarım bir Avrupa ülkesinde verimli, kaliteli ve dünyaya açılımlı tarım anlamına gelecektir. Oto tamircisi, fırın, lokanta gibi hizmetlerin ifası da bizim için fırsat konuları olabilir. 

Aşağıda Hüseyin Bey’in bir aile ferdi gibi çalışanları ile samimiyeti ve ilginç adam Niko’nun resmidir.           

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.