Geçen hafta Cumartesi günü İl Halk Kütüphanesinde, TYB Konya Şubesi’nin kıymetli hanım üyelerinden Hüzeyme Yeşim Koçak’ın düzenlediği bu sezonun belki de en güzel kültürel etkinliği ve konuşması diyebileceğim bir sohbeti dinledik.
Konuşmacı ise, 13 yaşında hafız olan Hattat Hüseyin Öksüz’ün damadı Devlet Korosu Sanatçısı Ahmet Çalışır idi.
***
“Türk-İslâm Medeniyetinde estetik anlayış Kur’an tilavetiyle başlar. Bizim medeniyetimiz Kur’an medeniyetidir.” şeklinde tezini açıklayarak konuşmasına başlayan hafız sanatçılarımızdan Ahmet Çalışır, dünyada ‘Roma medeniyeti, Pagan medeniyeti, İslâm medeniyeti’nden başka bir medeniyet olmadığını belirterek Kur’an medeniyetinin etrafında bir sanat halesi oluşturduğunu söyledi. Peygamber Efendimiz döneminde belâgat sanatının önde olduğuna dikkati çeken sanatçı Ahmet Çalışır, Mûsıkîmizin İrfan Boyutu’nu ele alırken Kur’an’la başladı Ezân-ı Muhammediyye ile son noktayı koydu.
Kur’an’ı Kerim’in doğru, düzgün ve güzel bir şekilde okunması gerektiği üzerinde de duran Çalışır, Müslümanların seslerini Kur’an’la süslemeleri gerektiğini ve Kur’an okuyan insanda aranması gereken vasıfların başında bunların gelmesi gerektiğini de dile getirerek buradan mûsıkîye bir girizgâh yaptı. Hemen ‘edeb’ten neşet eden edebiyat üzerinde durarak “Edebiyatsız bir mûsıkî asla düşünülemez” dedi. Edebiyatı da en iyi anlatan müessese olarak tasavvuf kurumunu işaret eden Çalışır, edebiyatın görünmeyen kısmında zuhur eden güfteler ile sözlerde görünür kılan müesseseyi bu şekilde açıkladıktan sonra bunun bir yaşam biçimi olarak algılanması gerektiği üzerinde durdu. Yâni mûsıkînin irfan boyutunun Kur’an tilavetiyle başladığını kaydetti.
MÜZİK YERLERDE SÜRÜNÜYOR…
Hadisenin dini, teknik boyutundan ziyade irfan boyutuna dikkat çeken Çalışır, günümüzde müziğin, yüzeysel boyutuyla ele alındığında yerlerde süründüğünü ve “popüler kültür” haline geldiğini belirterek mevzunun ilm-i cemâl ve edebiyat boyutuyla ele alınması gerektiği üzerinde durdu.
Âşık olan bir insan aşktan size nasıl haber versin ki…
‘Bedenî aşk’ ile ‘ruhânî aşk’ arasındaki farkı “nikâh”la çözmeye çalışan Çalışır, bedenî aşka nikâh mührü vurulmadığında şeytanın aldatmacasına kapı aralandığına dikkati çekerek ruhânî aşkın, başka bir boyutta olduğunu ifade ederken de; “Mûsıkîdeki irfan boyutu da böyledir” diyordu.
“ELES BEZM’NİN ÂVÂZESİ”
“İnsanın hamurunda muhabbet ve sâdâ vardır.
Hz. Pîr (Mevlânâ Muhammed Celâleddîn Rûmî), mûsıkîyi tarif ederken “Eles Bezm’nin Âvâzesi” diye tarif eder. Nedir o Eles Bezm’nin âvâzesi?
Cenab-ı Hakk ruhlar âlemini yarattığında; dedi ki “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”
Cenab-ı Hakk mükemmel bir varlık. Sesi de güzel o zaman. Rabbimiz bizimle birebir muhatap olduysa, O’nun sesini biz duyduk. O güzel ses karşısında ruhlar âlemi lal kesildiler. Daha sonra belâ evet sen bizim Rabbimizsin diyebildiler. Bu sebeple mûsıkîye karşı insandaki temayül hali buradan geliyor.
Doğar doğmaz kulağımıza ezân ve kâmet okunur. İsmimiz konulur. Mûsıkîyle ilgi ve alâka oradan başlar.”
Bezm-i Eles’teki bu antlaşmanın ruhlar ile Rab arasında yapılan bir “kulluk antlaşması” olduğunu kaydeden Çalışır, kulağa okunan ezan ve kâmetin de o antlaşmanın dünyadaki hükümleri olarak tekrar hatırlatıldığını dile getirmesi açısından yerinde ve güzeldi.
İslâm medeniyetinin taşıyıcı kolonları arasında nasıl ki mimari varsa ve mimarlar geliyorsa; mûsıkîmizin ana kolonlarının taşıyıcılarının da; “Meragi’den tutun Hafız Post, Itrî, Hamamizâde İsmail Dede Efendi, Zekâi Dede Efendi, Ahmet Avnî Konuk, Sadettin Kaynak, Kâni Karaca, Bekir Sıtkı Sezgin” gibi hafız-ı kelâmların olmasının bir tesadüf olmadığını, hafızların, Kur’an-ı Kerim’in hem muhafızları hem de medeniyet taşıyıcıları olduğu gerçeğini de dile getirdi.
Konunun önemine binaen kaldığımız yerden devam ederiz inşaâllah.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Mûsıkîmizin İrfan boyutunu anlatmaya çalışan hafız ve sanatçı Ahmet Çalışır’ın sohbeti, tanburla Türk müziğinden örnekler vererek türkülerimizde ve şarkılarımızda da irfan boyutunu gözler önüne sermesi açısından; ruhsuz Batı müziğinde irfan arayanlara da yerinde ve güzel bir cevap niteliğini taşıyordu.
TYB Konya Şubesi’nde şimdiye kadar zevk alarak ve keyifle dinlediğim en güzel sohbetti. Düzenleyenlere teşekkür ediyorum.