SABIRLA KORUK HELVA OLUR

Meral Arslan

Geçtiğimiz haftaya, her ne kadar Konyaspor’umuz erken ve üzücü bir şekilde elenmiş olsa da,  kupa maçları heyecanıyla başladık. Ümraniyespor, Trabzonspor’u eleyerek uzun süreden sonra yarı finale yükselen 1. lig takımı oldu.  Hatayspor’un ise, avantajlı durumda olan Galatasaray’ı elemesine ramak kaldı. Çeyrek final karşılaşmaları sonucunda yarı final eşleşmeleri Ümraniyespor-Akhisar Belediyespor ve Galatasaray-Yeni Malatyaspor şeklinde gerçekleşti. Kupa sürecinde, alt lig takımlarının ortaya koyduğu mücadeleler takdir topladı, ama daha önemlisi Türk futbolu adına umut verici oldu. Takımlardaki bu inanmışlık, vazgeçmeyiş başta “büyük” takımlar olmak üzere tüm takımlara örnek olmalı. Bana kalırsa, en çok ders çıkarması gereken de TFF oldu. Farkında olduklarından emin değilim ama yaptıkları anlamsız seri başı sistemi çöktü. Seri başlarının nasıl belirlendiği bile belli olmayan-son kupa şampiyonu seri başı değil mesela- sistemin çeyrek finale kadar taşınması ayrıca anlayamadığımız konuydu. Umarız ki, TFF, büyük ihtimalle yayıncı kuruluşun da ısrarıyla yaptığı bu sistemi düzenleme yoluna gider.

Hafta içi kupada Yeni Malatyaspor’a elenen Göztepe ise hafta sonu misafirimiz oldu. Son dönemde kötü gidişatı durduramayan rakibimiz, hafta içi teknik direktör değişikliğine giderek eski hocası ile yeniden anlaşmıştı. Genelde bu tür durumlarda takımlar daha istekli ve hırslı olurlar ve iyi bir oyun ortaya koyarlar. Ancak, hemen belirteyim öyle çok abartılacak bir oyun oynayamadı rakibimiz. Özellikle ilk yarı oyunda ağırlıkları hiç yoktu diyebiliriz.

Takımımız açısından ise, teknik-taktik olarak konuşacak çok fazla bir şey yok. Ancak, Kayserispor maçına kıyasla daha derli toplu bir takım izlediğimiz bir gerçek. Aykut Hoca’nın gelmesiyle yavaş yavaş kaybolmaya başlayan takımın konsantrasyonun dağılması, dikkatin oyun üzerine odaklanamaması, özellikle golden sonra oyundan kopmalar bu oyunda ne yazık ki yeniden baş gösterdi. Bu sorun, hem gole neden oldu, hem de golden sonra toparlanmada zorluk çıkardı. Tabi takımımız şu haliyle, rakiplerimiz tarafından daha kolay analiz edilebilir, daha kolay önlem alınabilir bir görünümde. Bu durumdan kurtulmak için biraz sabır gerebilir. Aykut Hoca da durumun farkında ve o da sabır gerektiğinin altını çiziyor. Önümüzdeki iki haftada da, puan kayıpları yaşanabilir bununla beraber hem eksiklerin tamamlanması hem de hocamızın dokunuşlarıyla milli maç arasından sonra daha toparlanmış bir takım görmeyi ümit ediyorum. Her şeyden önce, evimizde yaşadığımız 5 puan kayba rağmen haftayı 35 puanla 5. sırada tamamladığımızın farkında olmamız gerekir, tabi ki bizi yakından takip eden rakiplerimizi unutmadan.

Seyircimizi, taraftar guruplarımızı çok seviyorum. Açıkçası statta bu kadar pozitif bir ortam oluşturmasalardı, ben bu kadar futbolun içinde olur muydum emin değilim. Bu hafta da kuzey tribünün duyarlı koreografisinden ve güney tribünün 42. dakika şovundan çok memnum kaldım, buradan teşekkür ediyorum. Ancak, bazen bilinçsiz bir şekilde davrandığımızı düşünüyorum. Maç esnasında, seyircilere sorulsa, Göztepe küme mi düşsün Konyaspor şampiyon olsun diye Göztepe küme düşsün diyecek taraftarlar var gibi geldi bana. Her şeyden önce, hem galip durumdayken hem de rakibin hiçbir umudu kalmamışken, rakip aleyhine tezahürat neden yapılır ki?  Rakibi hırslandırmaktan başka bir şeye yaramadı. Misillemeler düşmanlık yarattığı/körüklediği için karşıyım, bununla beraber illa ki yapılacaksa maç sonu beklenebilirdi.

Bu hafta dünya futbolunda da derbiler/büyük maçlar haftasıydı. Barcelona-Real Madrid hafta içi kupada, hafta sonu ligde karşılaştı. İtalya’da Lazio-Roma derbisiyle Napoli-Juventus maçı gündemdeydi. Kuzey Londra derbisinde, Tottenham-Arsenal berabere kalırken, Liverpool’da ise, Everton-Liverpool ile berabere kalarak Liverpool’un Premier Lig liderliğinden etti. Bu maçlardan Türkiye’ye yansıyan ise yaşanan bir pozisyonun çok benzerinin Fenerbahçe-Rizespor maçında da yaşanması nedeniyle Tottenham-Arsenal maçı oldu. Her iki maçta da, ofsayt pozisyonunda olan oyuncuya faul yapılmasıyla penaltı kararı verildi. Pozisyon üzerine epeyce tartışıldı, ancak beni sevindiren IFAB kurallarının okunması yorumlanması, bilmeyenlerin kuralı öğrenmesi oldu. Boş tartışmalar yerine, bilgilendirici tartışmalar ümit verici oluyor açıkçası. Tabi ki böyle kural varsa bile ben tanımıyorum diyen yorumcuları saymazsak.

Ümit verici gelişme ise üzücü bir olayın akabinde gerçekleşti. Deplasmandan dönen Ankaragücü taraftarları trafik kazası geçirdi ve iki gencimizi kaybettik. Bu olay farklı takım taraftarları arasında birlik yarattı. Ankaragücü de bu destekten duyduğu memnuniyeti belirtti ve birlik, beraberlik, dostluk çağrısında bulundu. Spor dostluktur, kardeşliktir. Hiç kimse, kimsenin düşmanı değil ve olmamalı. Bunu hatırlamak için de kötü günleri beklemeyelim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.