Sabit!

Erol Sunat

Sabit; yer değiştirmeyen, hep aynı kalan, aynı yerde duran, durağan, gerçek olduğu kesinleşmiş olan demek! Sonra sabit, sebat eden demek, yani sabreden…Sabit olmaya, sabit durmaya, sabit kalmaya belki de ihtiyacımız var!

Çünkü çok gel-git yaşadık! İnişli-çıkışlı günler geçirdik.

Birçok mevzu tavan yaptı, ondan kat kat fazlası dibe vurdu!

Normali kaybettik. Sabit kalmayı, sabit durmayı tabiri caizse dengeyi halen arıyoruz!

Sebat etmedik değil! Sabit kalmak için çok zorlandığımızda sır değil!

Lakin, onca sabır ve sebatın karşılığını yalnız bırakılmak, elinden tutulmamak, destek verilmemek olarak alınca ne mi oldu?

Sabır taşı çatladı! Bazı yerde ortasından yarıldı! Dağıldı, parçalandı…

Sabit kavramı, ekonomi ve enflasyon açısından hayal kırıklığına uğradı.

Dolar çarptı, altın çarptı, enflasyon çarptı, virüs çarptı, yetmedi varyantları çarptı, zamlar çarptı, doğalgaz çarptı, elektrik öyle bir çarptı ki, çarpma zirve yaptı.

Ne yapsın garibim sabit!

Sustu, sebat etti! Adım sabit dedi! Namım sabit dedi!

Sonra rahmetli Mehmet Akif’ten bir örnek verdi, “Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum /

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum”

*****

Dün, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararını açıkladı. Kurul, politika faizini değiştirmeyerek yüzde 14'te sabit bıraktı.

Bu sabit kalmak vatandaş cephesi açısından ne ifade ediyor?

En önemli soru bu?

Bir zamanların hava tahmin raporlarında olduğu gibi, işin içinden çıkılmaz bir hale getirilip, herkes ne anladıysa o olmasa gerek!

Bu sabit durumun insanımıza ne getirip getirmeyeceği net olarak ortaya konulmalı!

Mesela kredi faiz oranları düşecek mi?

Konut faizi gibi, bireysel kredi faizi gibi, araç alım faizi gibi krediler makul ve ödeme kolaylığı sağlamaya uygun bir hale getirilecek mi?

Doların dalga boyu bendini ve kendini aşmayacak, yukarılara taşmayacak şekle dönüşecek mi?

Altın nerelerde olacak?

Fiyatlar yükselişlerini rölantiye alabilecekleri mi?

Bu kadar çok zammın arasında, zam deryasında, durulmalar, kırılmalar olabilecek mi?

*****

Yüzde 14 seviyesinde sabit bırakılmak ne mesela?

Özelliği ne?

Bizlere sağlayacağı güzellikler hangi boyutlarda?

Cebimizdeki paranın alım gücü kaçıncı boyuta erişecek?

Cebindeki para markete yetmez, pazarda dolaştığına değmez denmeyeceği günler yakın mı?

Fiyatların başı göğe ermeye devam edecek mi?

Rakamların dili deniyor hani…

Rakamların diliyle aramız açık!

Selami Şahin’in, “Seninle başım dertte/ Ne yapsam bilmiyorum” dediği havalardayız!

Rakamlar kaçak güreşiyor!

Bize bakarken gözlerini kaçırıyor!

Değişimi sevdi!

İndirimle arası iyi değil!

İndirimi zafiyet olarak, itibar kaybı olarak görüyor.

*****

Rakamların sabitliği bir yerde hayal! Rakamlar o bildiğiniz rakamlar değil! O yüzümüze gülen, o halden anlayan, o halimizden anlamaktan memnun rakamlardan eser yok!

İndikleri an, çıkmanın yükselmenin çarelerini aramaları rakamlarla aramızı soğuttu!

Dokunuşlar oldu mu, keyfi yerine gelen onlar!

Neşelenenler, gözlerinin içi gülen, ağızları kulaklarına varan yine onlar!

Bülbül gibi şakıyanlar da onlar!

Övünenler de!

Yalan söyleyen rakam utansın laflarından ise rahatsızlarmış!

Kulaklarını tıkıyorlarmış, kendilerini ilgilendirmeyen serzenişlere!

Avrupa’da da öyle, Amerika’da aynen böyle dendiğinde ise yüzlerinde güller açıyor!

Bir zamanlar dostumuz olan, sırdaşımız olan rakamlar, şimdilerde ağzınızda bakla ıslanmıyor diye bizim yanımızda hiçbir şey konuşmuyorlar artık! Sonrası sürpriz üstüne sürpriz!

*****

Rakamlar değil yüz güldürmek, gerçekleri saklamak için kırk dereden su getiriyor!

Yalan şarkıları, yalan türküleri dillerde…

Yalancı, yalancı, yalancı yârim / Sevmiş bulundum seni, sevmez olaydım diye başlayıp biten, “Yalancı yârim” şarkısını bilirsiniz.

Vaziyet aynen öyle bir şey…

Sevmez olaydım diye başlayan cümleler rakamlara, zamlara, durmadan fiyatlara dokunuş yapanlara, sebep olanlara, engel olmayanlara…

Fiyatlar sabit değil çünkü. Aldığımız, maaş ve ücretlerin önünde Şubat ayında gelecek olan faturalar var. O faturaların daha şimdiden vuran oldukça soğuk esen yeli ise içimizi titretiyor..

Merkez Bankası fren yaptı amma, biz öyle bir frene bastık ki, buz üstünde fren yapanlara döndük, ters kepçe geldik, doğrulamıyoruz!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.